Şair Ataol Behramoğlu ikinci 40 yaşını iki yeni kitapla kutluyor. Behramoğlu, “İsyanım adaletsizliğe, yalana, sömürüye, yurt ve insan sevgisizliğine, genel olarak da yaşam düşmanlığınadır” ifadelerini kullanıyor.

Ataol Behramoğlu: İsyanım yaşam düşmanlığına

Işıl ÇALIŞKAN

Toplumcu şairler kuşağının manifestosu niteliğindeki şiirlerin ustası; şair, yazar, düşünür Ataol Behramoğlu, ikinci kırk yaşını iki yeni kitapla kutluyor. Şairin Tekin Yayınevi etiketiyle yayımlanan yeni şiirlerinin yer aldığı ‘Suçlusunuz’ ve kesintisiz 60 yıldır tuttuğu güncelerden oluşan ‘Cezaevi Güncesi’ şairin ikinci kırk yaş etkinliğinde tanıtılacak. Etkinlik yarın (15 Mayıs Pazar günü), saat 17.00’de basın tanıtımı ve kokteyl ile başlayacak, saat 19.00’da sanatçı, yazar ve siyasetçi birçok dostunun sahnede buluşacağı, şiirleri ve cezaevi güncelerinin okunacağı programla Fulya Süleyman Seba Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Behramoğlu ile Beşiktaş Belediyesi’nin ve Tekin Yayınevi’nin ev sahipliğinde yapılacak etkinliği, kitaplarını ve ikinci 40 yaşını konuştuk. Hazırsanız başlayalım…

İkinci kırk yaşınız kutlu olsun öncelikle. Nice kırklara… İkinci kırk demenizin özel bir nedeni var mıdır?

Böylesini yaşam enerjime daha çok yakıştırıyorum.

Geriye dönüp baktığınızda ne görüyorsunuz?

Eksiklerine ve kuşkusuz hatalarına karşın, doğru yaşanmış bir hayat.

İkinci kırk yaşınızı yine üretimlerinizle kutluyorsunuz. İki yeni kitapla… Şiir hiç olmasaydı Ataol Behramoğlu nasıl biri olurdu?

Şiirsiz bir yaşam düşünemiyorum. Şiir olmasaydı, onu yaratırdım diye düşünüyorum.

‘Cezaevi Güncesi’ adeta iç sesiniz gibi. İçinde döneme dair toplumsal detaylardan kişisel bilgilerinize birçok anektod var. Bunları okurla buluşturmak size ne hissettiriyor?

‘İç ses’ deyiminiz çok yerinde. Şimdi, kırk yıl sonra okuduğumda, onların kendimle konuşmalar olduğunu görüyorum… İyi ki yazmışım. Sanki yeniden yaşıyorum o günleri, o zamanı, o anları. Yazarken, bir gün yayınlanacakları aklımın ucundan bile geçmezdi. Şimdi onları okurla buluştururken, okur karşısına nasılsam öyle çıkmış olduğumu hissediyorum. Okurla söyleşiyorum. O yazılardaki kişiyi, doğrusuyla eksiğiyle, varsa yanlışıyla değerli, içten, yalansız dolansız buluyorum. Çalışkanlığını, kendiyle hesaplaşmalarını da beğeniyorum, örnek olmalı diye düşünüyorum…

Cezaevine hiç girmemiş olsaydınız şiiriniz nasıl etkilenirdi?

Yaşanan yaşanmıştır. Fakat cezaevine girmemiş olmayı ve elbette ülkemizin 12 Eylül 1980’i yaşamamış olmasını isterdim. O günler yaşanmamış olsa şiirim nasıl bir yönde devam ederdi, bunu tam olarak bilemem. Fakat cezaevi ve sonrasındaki süreçlerin -bir süre kaçak yaşam, ardından yurtdışı sürgünü- öncesindeki şiirlerimi -“Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var”, “Türkiye, Üzgün Yurdum, Güzel Yurdum”- düşündüğümde, sanırım bu izlekler devam ederdi. Üzerinde düşünülmesi, bir çırpıda kestirip atılmaması gereken bir konu…

Türkiye’nin son 20 yılına damgasını vuran AKP iktidarının yarattığı yıkıntının üzerine inşa ettiğiniz ‘Suçlusunuz’ kitabınızda doğa talanına, kültürel yozlaşmaya karşı haykırıyorsunuz. Suçlusunuz şiirli bir direniş şekli olarak kabul edilebilir mi?

Ta kendisidir…. Çok doğru bir tanım.

İsyanınız en çok neye?

İsyanım adaletsizliğe, yalana, sömürüye, yurt ve insan sevgisizliğine, genel olarak da yaşam düşmanlığınadır.

Bu ülkede düşüncelerini dile getiren bir sanatçı olmanın bedeli nedir?

Cezaevi, baskı, sürgün, yasak, işsiz kalma, öldürülme… Daha ne olsun…

Pazar günü gerçekleştirilecek etkinlikte katılımcıları nasıl sürprizler bekliyor?

Harika sürprizler… Zaten öncelikle o iki kitap… Sevgili Işıl, ben bu buluşmanın kendim için değil, cezaevi güncesinin tutulduğu 1980’lerden günümüze ülkemizin geçtiği süreçlerle yüzleşme, hesaplaşma için gerçekleşecek bir etkinlik olacağını, öyle olması gerektiğini düşünüyorum… Kırk yılda ne değişti? Yanıtı ürpertici bir soru. Bu yanıt, aynı zamanda, ‘Suçlusunuz’daki şiirlerdedir… Bu söyleşi fırsatı ile, pazar günü buluşmak üzere, etkinliğe ev sahipliği yapacak Beşiktaş Belediyesi’ne, yayınevime, tıpkı birkaç yıl önceki ‘Ne Çok Hain’ buluşmasında olduğu gibi bu buluşmaya da emekleriyle destek olacak sevgili sanatçı dostlarıma, arkadaşlarıma ve değerli BirGün’e çok teşekkür ediyorum.