İdlib krizine ilişkin Moskova’da gerçekleşen Erdoğan-Putin zirvesinden kırılgan bir ateşkes kararı çıktı. İki lider çözüme ilişkin protokol imzalarken, görüşme bölgede nihai bir çözüm sunmuyor

Ateşkes kırılgan nihai çözüm zor

Politika Servisi

9 yıldır devam eden Suriye’deki savaşın seyrini belirleyecek İdlib’de belirsizlik sürüyor. Sahada gerilimin sürdüğü saatlerde, kördüğüme dönen meseleye ilişkin AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin Moskova’daki ikili zirvede bir araya geldi. Yaklaşık 6 saati bulan görüşmeden kırılgan ve süresi belirsiz bir ateşkes anlaşması çıktı. Görüşmenin ardından açıklama yapan iki lider, Suriye’de çözüme ilişkin protokol imzaladıklarını duyurdu.

Buna göre İdlib'de ateşkes bu gece 00.00’dan itibaren yürürlüğe girerken, Türkiye kendini savunma hakkını saklı tutacak. M4 karayolunun kuzeyinde ve güneyinde 6 km derinliğinde bir güvenli koridor tesis edilecek. Türk-Rus ortak devriyeleri, 15 Mart 2020 tarihinde M4 karayolunun Trumba’dan Ain-Al-Havr’a kadar olan kesimi boyunca başlatılacak.

Ancak görüşmelerden Türkiye’nin Suriye ordusunun kontrolünde bulunan gözlem noktalarının âkıbetinin ne olacağı, Şam Yönetimi’nin ilerlediği alanlardan geri çekilip çekilmeyeceği gibi birçok konu belirsizliğini koruyor. Sahadaki tansiyonu şimdilik düşüren anlaşmanın, bölgede nihai bir çözüm ortaya çıkarması ise mümkün görünmüyor.

‘Cevap verme hakkımız saklı’

“Bölgemizde kritik gelişmelerin cereyan ettiği dönemde Sayın Putin ile yeniden bir araya gelmekten memnuniyet duyuyorum” diyen Erdoğan, “Soçi mutabakatına göre İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi muhafıza edilecek ve statükonun korunması için gerekli tedbirler alınacaktır. Rejimin doğrudan sivilleri hedef alan saldırıları, İdlib'de tesis ettiğimiz sükuneti bozmuştur. 1. dereceden sorumlu, bölgedeki istikrarı hedef alan rejimdir. Bu bölgede yaşayan 4 milyon insanın terörist olarak ilan edilip bombardımana maruz bırakılmasını kabul etmemiz mümkün değildir” ifadelerini kullandı.

“Gözlem noktaları sahadaki durumu kontrol etmek ve ateşkesi kontrol etmekle yükümlüdür” diyen Erdoğan, “Bu gece itibariyle ateşkes yürürlüğe girecektir. Ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için gereken çalışmalar hızla ve etkin bir şekilde yürütülecektir. İhtiyaç sahibi tüm Suriyelilere ön şartsız ve ayrım gözetilmeksizin yardım sağlanması için birlikte çalışacağız. Türkiye bu süreçte rejimin yapabileceği her saldırıya cevap verme hakkını saklı tutacaktır” şeklinde konuştu.

Ortak belge hazırlandı

Rus lider Putin'in ise, “Yılbaşından itibaren orada faaliyet gösteren terör unsurları faaliyetlerini artırmışlardır. Yılbaşından itibaren Hmeymim üssüne yönelik saldırı sayısı 15 olarak kaydedildi ve her seferinde Türk meslektaşlarımıza bilgi vermekten kaçınmadık. Görüş ayrılıkları oluyor ama bugün de uzlaşabildik. Görüşme sonunda ortak bir belge hazırlandı” ifadelerini kullandı.

Detaylar 7 gün içinde kararlaştırılacak

Açıklamaların ardından dışişleri bakanları Mevlüt Çavuşoğlu ve Sergey Lavrov ateşkes kararının detaylarını paylaştı.

Lavrov'un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Politik bir süreç sonrasına bu sürecin nihayete ereceğini ifade etmekteyiz. Bu şekilde düşünerek insani durumun kötüleşmesinin engellenmesi gerekmekte, insanların desteklenmesi gerek. İnsanların Suriye'ye dönmesinin kolaylaştırılması lazım. M4 karayolunun kuzeyi ve güneyinde 6 kilometrelik bir güvenlik koridoru tesis edilecektir. Detaylar 7 gün içinde kararlaştırılacak."

Çavuşoğlu ise şunları ifade etti: "Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu, Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliği, bağımsızlığına olan kuvvetli taahhütlerini yineleyerek BM Güvenlik Konseyi tarafından terörist olarak tanımlanan grupları ortadan kaldırmaya yönelik kararlarını yineleyerek Suriye ihtilafının askeri çözümü olamayacağını belirtecek. Ayrıca insani krizin daha da kötüleşmesinin önlenmesinin, ihtiyaç sahibi tüm Suriyelilere koruma ve insani yardım sağlanmasının, ülke içinde yerinden edilmelerin önlenmesiyle, mültecilerin ve yerinden edilen kişilerin Suriye'deki yerlerine döndürülmesine karar verildi.”

NATO’dan destek

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İttifak’ın Türkiye’ye halihazırda destek sunduğunun altını çizdi.

Zagreb’de basın mensuplarıyla bir araya gelen Stoltenberg, İdlib’deki durum bağlamında Türkiye’ye sunulacak desteğe ilişkin olarak, “NATO halihazırda Türkiye’ye destek sunuyor. Ancak Türkiye, Irak ve Suriye’nin komşusu ve hiçbir partnerimiz terörden bu kadar zarar görmüyor. Bu nedenle, mevcut duruma ve halihazırda Türkiye’ye sunduğumuz destek konusunda odaklanacağımızı düşünüyorum” dedi. İspanya’dan Türkiye’nin güneyine Patriot bataryası konuşlandırıldığını, AWACS uçaklarının devriye gezdiğini ve üslere yapılan ziyaretlerin sıklaştığını söyleyen Stoltenberg, “Türkiye’ye özel güvence verici tedbirlere sahibiz. Dolayısıyla NATO’nun Türkiye’de artan bir varlığı söz konusu” diye ekledi. Stoltenberg, Ankara’nın talebi üzerine İdlib’de uçuşa yasak bölge kurulması konusundaki görüşlerini de paylaştı. Bu konuda çok fazla spekülasyon yapılmaması gerektiğini kaydeden Stoltenberg, “Her şeyden önce siyasi bir çözüm ve ilerleme kaydedilmesini sağlayacak siyasi taahhütlere ihtiyaç var. Eğer spekülasyonda bulunmaya başlarsam belirsizliğe daha da katkıda bulunurum, ancak ihtiyacımız olan bu değil” ifadelerini kullandı.

Moskova’ya kalabalık ziyaret

Moskova ziyaretini kalabalık bir ekiple gerçekleştiren Erdoğan’a Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, MİT Başkanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, AKP Sözcüsü Ömer Çelik ve Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal eşlik etti. Erdoğan, önceki ziyaretlerinin aksine bu kez havalimanında açıklama yapmazken, uçağa binişte 2 evrak çantası ile bir büyük çanta dikkat çekti.

BM liderliğinde çözüm istiyoruz

İletişim Başkanlığı tarafından Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde “Uluslararası İdlib Konferansı” düzenlendi. Konferansta konuşan ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, “İdlib’de Türkiye gibi ABD’nin, Arap dünyasının, AB ve NATO’nun da sorumlulukları var. Biz bütün bu ülkelerin sorumluluklarına dahil olmasını istiyoruz. BM liderliğinde siyasi bir çözüm olmasını istiyoruz. Bir
askeri çözüm kabul
etmiyoruz” dedi.