“Türkiye, Avrupa Birliği’nin stratejik bir partneridir.”

16 Nisan referandumu sonrası İsveç’in en resmi ağızlarından çıkan koşul cümlesi, bu oldu.

Türkiye, “Ey Avrupa’dan”, Avrupa Birliği kendinden vazgeçmek üzereyken İsveç, Türkiye’den vazgeçemiyor.

İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström, Türkiye’deki referandumun sonuçları üzerine ne İsveçli ne de ülkedeki yabancı gazetecilere bu zamana kadar bir röportaj vermedi veya sözlü olarak bir görüş bildirmedi. Bakan Wallström, İsveç Devlet Haber Ajansı TT ile de söyleşi yapmayı kabul etmedi. Tüm bunların yerine Margot Wallström, 16 Nisan’ı takip eden gün, yazılı bir açıklama yaptı. Bakan, Türkiye’deki halk oylamasının sonuçlarına, uluslararası gözlemcilerin sunduğu ön raporlara dayanarak endişeyle baktığını bildirdi. Wallström, aynı zamanda Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin stratejik bir partneri olduğunun da altını çizdi. Sadece küçük bir çoğunlukla Türkiye’deki seçmenlerin anayasa değişikliğine “Evet” demiş olması Wallström’e göre Avrupa Konseyi’nde ülkenin AB ile ilişkileri konusunda tartışmalara sebep olacak. Birlik, geleceği açısından şu sıralar Fransa’daki Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarına kilitlenmiş olsa da Türkiye’deki referandum sonuçlarına bir ara geri dönülecek.

İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström, Türkiye’de şimdi zayıf bir destekle yapılması hedeflenen yapısal değişikliklerle parlamenter sistemin ve yargının zayıflatıldığını düşünüyor.

Şimdi bütün Avrupa, Fransa’daki Cumhurbaşkanlığı için 7 Mayıs’ta yapılacak ikinci tur oylaması için nefesini tutmuş beklerken Margot’a göre Türkiye’deki oylamayla ilgili olarak Avrupa Konseyi son sözünü söylemedi. Fransa’da birliğe nefes aldıracak bir seçim sonucu çıkmazsa dönüp Türkiye’de neler oldu diye odaklanmaya vakit kalmayacak.

Buna rağmen İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström’e göre Avrupa Konseyi’nden esas itiraz, Türkiye’de yapılmaya hazırlanan tek bir makama sunulacak çok yüksek bir iktidar gücü üzerine olacak. Fransa’daki seçim sonuçlarından sonra yorumlarını çok daha sık duyacağımız Margot Wallström, bugüne kadar Türkiye’deki referandumla ilgili olarak yaptığı tek açıklamada, Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı’nın seçim gözlemcilerinin ön açıklamalarını endişeyle karşıladığını vurguladı. Dışişleri Bakanı Wallström, “evet” ve karşısındaki “hayır” tarafının kampanya yaparken eşit olmayan koşullarla çalışmak zorunda kaldığının ve Türkiye’deki olağan üstü halin, temel özgürlükleri sınırlamada kullanıldığının rapor edilmiş olmasının endişe verici olduğunu belirtti.

Dışişleri Bakanı, Türkiye hükümetinin bütün toplumu kapsayacak şekilde iş birliklerine girip hukuk devleti temellerinde ve insan haklarına saygılı olmaya çağırdı. Türkiye’yle devam edecekleri ikili ilişkilerin kendileri için çok önemli olduğunu açıklamasında tekrarlayan Margot Wallström, İsveç’in Türkiye ile her alanda yürütülen ortaklıkları sürdüreceklerini ve bu karşılıklı diyaloğa katkı yapmak için İsveç tarafının hazır olduğunu hatırlattı.

İsveç’in referandum sonrası resmi duruşu böyle şekillenirken İsveç basını sonuçları uzmanlara da yorumlattı. Referandum sonrası İsveç basının görüşlerine başvurduğu Stockholm Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Şefi Paul Levin, sonucun ülkedeki kutuplaşmayı arttıracağını söyledi. Levin, referandumu takip eden haftada Svenska Dagbladet gazetesine, net olmayan halk desteğiyle bu kadar büyük değişikliklere girişmenin ve bunları sürdürmenin sorun olacağını beyan etti. “Sürecin dürüstlüğü konusunda birçok soru işareti olması, meşruluk sorunları olacağı anlamına geliyor” dedi ve muhalefetin itirazlarının sonuç vermesini de beklemediğini açıkladı.

Fransa olur da Avrupa Birliği’nden ayrılırsa iç politika oyunlarından kimsenin dönüp Türkiye’de neler oluyor diye bakacak vakti olmaz. Aksi durumda o atin Üsküdar’ın ötesine hiç gelmediği alenen biliniyor.