Google Play Store
App Store

Gazeteci Kutlu Adalı cinayetine ilişkin soruşturma kapsamında suç örgütü elebaşı Sedat Peker'in kardeşi Atilla Peker'in "şüpheli" sıfatıyla savcılıkta verdiği ifadesinin ayrıntıları belli oldu.

Atilla Peker'in ifadesi ortaya çıktı

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca Atilla Peker'in gazeteci Kutlu Adalı'nın Kuzey Kıbrıs'ta öldürülmesine ilişkin iddiaları üzerine başlatılan soruşturma sürüyor.

Soruşturma kapsamında "taksirle öldürme" suçundan "şüpheli" sıfatıyla ifadesi alınan ve sevk edildiği Sulh Ceza Hakimliğince adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Atilla Peker'in ifadesinin detayları ortaya çıktı.

AA'nın haberine göre ifadesinde, yaklaşık 10 ay önce aile toplantısına giderken iki defa çok ciddi takip edildiğini ve öldürülebileceğini düşündüğünü öne süren Atilla Peker, "Bu takip işlemlerini de Mehmet Ağar ve ekibinin, kardeşim Sedat Peker ile olan husumetinden dolayı yaptırmış olabileceğini düşündüm ve hatta bu hususta emin olduğum için bu konuyu açıklama gereği duydum. Mehmet Ağar ve ekibinin, kardeşim Sedat Peker ile olan husumetinden kaynaklı beni devre dışı bırakmak amacıyla öldürebilecekleri hususunda ciddi düşüncelerim olduğu için ve takiplerin de bu şekilde bunlar tarafından yaptırılmış olduğunu düşündüğümden bu hususu açıklama gereği duydum." ifadelerini kullandı.

Atilla Peker, 1996 yılında kardeşi Sedat Peker'in telefon ile arayarak Ankara'ya gelmesi istemesi üzerine İstanbul'dan Ankara'ya gittiğini anlattı.

Sedat Peker ve Korkut Eken'le Ankara'daki otelde buluştuklarını dile getiren Atilla Peker, şunları kaydetti:

"Burada konuşurken Korkut Eken bize KKTC'de, Türkiye aleyhine ve KKTC'nin Rum kesimine bağlanmasına yönelik ciddi çalışmalar yapan insanların olduğunu, bunların polis ve askerlerimizi şehit ettiğini, bu nedenle bunların öldürülmesi gerektiğini söyledi. Ancak Korkut Eken bu genel açıklamayı yaptıktan sonra öldürülecek kişilere yönelik herhangi bir isim telaffuz etmedi."

Atilla Peker, bunun üzerine ertesi gün uçak biletlerini alarak Korkut Eken ile Ankara Esenboğa Havaalanı'ndan KKTC'ye gittiklerini aktararak, "Uçuş sırasında ben kendi kimliğimi kullandım. Korkut Eken ise cebinden çıkardığı birkaç kimlikten Mustafa isimli kimliği kullandı ve resmi işlemleri bu kimlik üzerinden yaptı. Havaalanı VIP salonundan uçağa bindik. KKTC Lefkoşa Havalimanı'na indik. Korkut Eken'in yanında James Bond tipi ağır çanta vardı. Lefkoşa'da bir otele yerleştik." ifadelerini kullandı.

"EVİ GÖZETLEDİK"

Oteldeki yerleşim işlemlerini tamamladıktan sonra yine Korkut Eken ile Lefkoşa'daki Sivil Savunma Daire Başkanlığı'na gittiklerini kaydeden Atilla Peker, şunları anlattı:

"O dönem burada Albay rütbesi ile bulunan Galip Mendi ve yardımcısı Yarbay Enver Topuz ile tanıştık. Ben bu iki şahsı ilk defa orada tanıdım. Korkut Eken, beni kendileri ile tanıştırdı. Burada sohbet ve ikramlardan sonra Korkut Eken bana yanda bulunan boş odaya geçmemi söyledi. Ben de bu odaya geçtim. Korkut Eken bana Ankara'da iken Jeriko marka silah vermişti. Bu silah üzerimdeydi. Yan odada ise ikinci bir Uzi marka silah verdi. Bu silaha susturucuyu nasıl ve ne şekilde takacağımı öğretti. Ben de uygulamasını yaptım. Daha sonra akşam saatlerinde Korkut Eken ile Lefkoşa'da dışarıya çıktık. Bir evin etrafında gözlemleme amaçlı evin içini ve bahçesini gözetledik. Evin içinde kalabalık kişi ve sesler vardı. Evin ışıkları yanıyordu. Buradan ayrılarak otele geri döndük ve geceyi otelde geçirdik. Ertesi günü öğle saatlerinde tekrar aynı evin etrafını gözetleme amaçlı olarak turladık. Daha sonra akşam saatlerinde tekrar bir daha aynı evin etrafını turladık. Otele gidip yattık."

Üçüncü gün Türk Birliği'nin olduğu Piyade Alay Komutanlığı'na gittiklerini kaydeden Atilla Peker, Korkut Eken'in, bir aracın plakasını buradaki komutana bildirerek, söz konusu aracın Alay Komutanlığı'nın önünde durdurulup bekletilmesini istediğini anlattı.

Atilla Peker, bir müddet sonra buradaki görevlilerin bir aracı durdurduklarını belirterek, ifadesinde şunları aktardı:

"Biz de Alay Komutanlığı'nın bahçesinden hızlı adımlarla dışarıya çıktık. Araçtaki şahsı, buradaki askerlerin Alay Komutanlığı'nın bahçesine aldıklarını ve etrafını çevrelediklerini görünce Korkut Eken ile ben tekrar Alay Komutanlığı'na girdik. Ben Korkut Eken'in plakasını verdiği araçtan indirilen şahsın kim olduğunu bilmiyorum ancak bu şahsın yanında 13-14 yaşlarında bir erkek çocuğunun olduğunu gördüm. Korkut Eken ile Alay Komutanı'nın odasına gittiğimizde Korkut Eken, Alay Komutanı'na, 'Ben size böyle mi dedim?' şeklinde kızdı. Daha sonra buradan ayrılarak otele gittik. Otelde Korkut Eken bana yarın ki uçak ile Türkiye'ye geri döneceğimizi ancak bu için daha sonra tekrar geleceğimizi söyledi. Ertesi gün uçak ile Ankara'ya geri döndük. Kıbrıs'ta toplam 3 gün kaldık, 4. gün döndük. Ben aynı gün Ankara'dan İstanbul'a geri döndüm."

Atilla Peker, aradan birkaç ay geçtikten sonra bir "silahla yaralama" olayı nedeniyle tutuklandığını anlatarak, Paşakapısı Cezaevi'ndeyken Korkut Eken'in kendisini telefon ile arayarak ziyarete geleceğini söylediğini aktardı.

Kendisinin de Korkut Eken'e cezaevine gelmesine gerek olmadığını, kendisinin gelebileceğini söylediğini anlatan Atilla Peker, şöyle devam etti:

"Cezaevinden hastaneye gitme bahanesi ile araç ayarlayarak ring halinde Korkut Eken'in bulunduğu Silivri'deki bir otele gittim. Bu otelin lobisinde Korkut Eken, yanında kardeşim Sedat Peker ve tanımadığım iki kişi vardı. Bu arada ben cezaevinde iken Korkut Eken ile görüşmeden önce basında Lefkoşa'da bir gazetecinin Uzi marka susturuculu silah ile öldürüldüğünü duydum. Korkut Eken'in yanına gidince otelde bana 'Bak.. Seninle gittiğimiz o olayı hallettik.' şeklinde beyanda bulundu. Ben de bunun üzerine basında Lefkoşa'da öldürüldüğünü duyduğum gazetecinin benim Korkut Eken ile gidip döndüğümüz kişi olduğunu bu şekilde öğrendim. Ayrıca bu şahsın bana anlatıldığı gibi terörist değil, gazeteci olduğunu da öğrenmiş oldum. Benim dilekçe verdiğim konuya ilişkin olarak bildiklerim, yaşadıklarımın hepsi bu kadardır."