AKP iktidarının yanlış politikalarının sonucu olarak Türkiye uluslararası arenada yalnız ülke. Atina’daki Akdeniz Parlamenterler Asamblesi toplantısında Filistinli ve hatta Libyalı parlamenterler dahi Türkiye’nin yanında yer almadı

Atina’da yalnızlık

atina-da-yalnizlik-692945-1.Ali Öztunç - CHP Milletvekili / Akdeniz Parlamenterler Asamblesi Üyesi

‘Uluslararası arenada Türkiye yalnız ve tek ülkedir’ sözü uzun yıllardır siyasetçilerin, diplomatların, askerlerin hatta zaman zaman toplumun tüm kesimlerinin dile getirdiği bir söylemdir. Gerçekten de Türkiye yalnız bir ülke midir? Milyonlarca Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının yaşadığı ve pek çok siyasi, ticari, kültürel ilişkimizin olduğu Avrupa ülkelerinin durumunu biliyoruz. Peki, Müslüman ülkeleri de mi Türkiye’yi uluslararası sahalarda yalnız bırakıyor?

Bu sorunun yanıtı artık maalesef evet. Artık diyorum çünkü geçmişte pek çok kez Müslüman ülkelerin desteğini yanımızda görürdük, hissederdik. Son zamanlarda bu desteğin olmadığını biliyoruz. 19-21 Şubat tarihleri arasında Yunanistan’ın başkenti Atina’da düzenlenen Akdeniz Parlamenterler Asamblesi genel kuruluna katılan beş Türk parlamenterden birisiydim. İşte bu toplantıda gördüm ki artık yalnız bir ülkeyiz.

Akdeniz’e kıyısı bulunan ülkelerin oluşturduğu asamblenin iki günlük çalışma toplantısının büyük bir bölümünde Türkiye konuşuldu. Göçmen sorunundan, Suriye ve Libya meselesine kadar pek çok konunun odağında Türkiye vardı.

FİLİSTİNLİ VE LİBYALI ÜYELER BİLE DESTEK VERMEDİ

Libya ile imzalanan kıta sahanlığı anlaşması özellikle Yunanistan’ın canını fena acıtmış. Zaten Ege ve Kıbrıs nedeniyle Türkiye ile gerilim yaşayan Yunanistan, şimdi de Libya anlaşması nedeniyle Türkiye’ye karşı yeni bir cephe açmış. Yunanistan Meclis başkanı Akdenizli parlamenterlere hitap ederken sanki bir seçim mitinginde gibiydi. Açılış konuşmasına Türkiye ile başladı Türkiye ile bitirdi. Libya anlaşmasının kadük olduğunu söyledi ve Yunanistan’ın ulusal egemenliğine vurgu yaptı. Yunanlı ve Mısırlı parlamenterler de sırasıyla anlaşmanın hukuksuz olduğunu ifade ettiler. Ve sonunda Yunanistan ile Mısır el ele vererek anlaşmanın hukuksuz olduğuna ilişkin önergeyi kabul ettirdi. Peki, bu önergeye hiç mi ret oyu veren yoktu?

Maalesef biz beş Türk parlamenterin dışında bir de Ürdünlü tek parlamenter ret oyu kullandı. Filistinli parlamenter ve hatta Libyalı parlamenterler dahi kabul oyu verdiler. Asambledeki Müslüman ülke temsilcilerinin de Türkiye’nin yanında yer almadığını üzülerek gördük.

HER TARTIŞMADA MANZARA AYNI

Aynı sahneyi Suriye meselesi tartışılırken de izledik. Bu kareleri görünce meğer ne çok düşman edinmişiz diye düşünmeden edemedim.

Bizi bu kadar yalnızlaştıran neydi?

Konjonktürel sebepler mi yoksa ülkeyi yönetenlerin yanlış politikalar mı? Şüphesiz birince faktörün etkisi var ama asıl sebep ülkeyi yönetenlerin yanlış dış politika tercihleriydi. Düne kadar dışarıda sıfır sorun diyenler maalesef ülkeyi sıfır ilişkili komşu noktasına getirdiler. Recep Tayyip Erdoğan’ın dış işleri bakanlığını devre dışı bırakarak bir avuç yandaş ile sarayında yönettiği dış politika bizi bugün bu yalnızlığa sürükledi.

Dışişlerinin gelenek politikaları terkedildi, yılların birikimi ve hafızası olan diplomatlar yok edildi. İçişleri bakanlığı yönetilir gibi dış işleri yönetildi. Hariciyenin merdivenlerini ağır ağır çıkarak olgunlaşan, tecrübe kazanan diplomatların yerine AKP teşkilatlarından isimler getirildi. 100 yıllık hafıza darbe yedi. Sonunda da dışarıda yalnızlaştık. Çözüm ise yeni bir anlayış ile devletin yönetilmesidir. Çünkü, 18 yıldır devleti yöneten AKP’nin bu saatten sonra ne huyu değişir ne de aklı başına gelir. Dış dünyadaki bu yalnızlıktan kurtulmanın tek yolu bir an evvel AKP’nin iktidardan uzaklaşması ve barışçı bir yönetimin iş başına gelmesidir.