Sonuçta ABD ve Rusya birbirlerine karşı silahlarını denemiş oldu.

70 dakikalık savaş.

Kimse can kaybını konuşmuyor. Demek ki ‘kayda değer’ bir sayı yok. Sadece füzelerden bir gün sonra kime ait olduğu bilinmeyen uçakların bombardımanında 20 İranlı subayın hayatını kaybettiği açıklandı.


Hiçbir analist saldırının bölgedeki gidişatı değiştirdiğini söylemiyor. ABD kendi cephesini bir nevi tamir etmiş görünüyor. ABD Reis’inin bir tweetiyle önceden duyurulan saldırı yine onun Counter Strike benzeri bilgisayar oyunlarındaki gibi “Mission Accomplished!” böbürlenmesiyle bitti. Ama henüz “Game Over” denmedi.

Putin Reis cephesi de Rus hava savunma sistemlerinin bulunduğu bölgeye hiçbir füzenin gelmediğini, bu nedenle Rus sistemlerinin devreye sokulmadığını vurguladı.

Dün “Afrin’de YPG ile değil ABD ile savaşıyoruz” diyen yerli ve milli Reis cephesi ise saldırıdan memnuniyet duyduğunu söyledi. Ama tatmin olmayanları da vardı, “Bugün atılan füzeler içimizi serinletmedi. Çok az vuruş yapıldı içimiz serinlemedi” diyenler bile çıktı.

Geçen yıl da aynısı olmuş, kimyasal silah kullanıldı diye füze atılmıştı. Bölgede bu durum yıllardır oluyor, emperyalistler “Kimyasal silah için kanıt yok ama kuşkumuz var” deyip füze sallıyorlar. Ahmet Kaya’nın dediği üzere emperyalistin ‘yasal mermisiyle’ öldürmek insanlık dışı değil sanki: “Nerden baksan tutarsızlık! Nereden baksan ahmakça!”

Peki, ne oldu?
ABD bir kez daha kostaklanmış oldu, “askerimi çekeceğim” derken, ne Rusya’ya bir eşek ne bana iki eşek misali, Suriye’yi iyice viraneye çevireceğini ispatladı.

Rusya, “bana vız gelir” dedi.

Esad, “yıkılmadım ayaktayım” dedi.

Saray Rejimi ne dedi? Perinçekçilerin ’80 öncesi sloganı gibi “Ne Amerika Ne Rusya” diyemedi, “Hem Amerika Hem Rusya” dedi. Şam’ı Miraç kandili gecesi vurduğu için ABD’ye teşekkür etti. Rusya’ya da telefon açıp Putin’in içini serinletti.

Geçen hafta Ege Denizi’nde çakılan Yunan Hava Kuvvetleri’ne ait Mirage 2000 savaş uçağının düşme nedeninin pilotaj hatası olduğu tahmin ediliyormuş. Havacılık uzmanlarına göre, Yunan pilot Yorgo Baltadoros göz ve his yanılmasına bağlı olarak denizi ve gökyüzünü birbirine karıştırıp denize çarpmış olabilirmiş. Göz ve his yanılmasında, denizin maviliği ile göğün maviliği birbirine karışabiliyormuş. Pilot, denizin üzerinde terste uçtuğu hissine kapılıyor, uçağı düzeltmek istiyor, uçağı terse çeviriyor ve denize çarpıyormuş.

Hani argoda bir laf vardır: Osuruktan tayyare selam söyle o yâre.

AKP şimdi kem küm bir şeyler söylüyor, tayyaresini uçuruyor ve her iki yârine de selam söylüyor.

Ve tayyaresini uçururken göz ve his yanılmasındaki AKP, deniz ve gökyüzü bakımından hangisi Rusya hangisi ABD karar veremiyor.

Çünkü vakit AKP için günbatımıdır.

Gün batarken hem gökyüzü hem deniz kan kırmızısıdır.

Kan!

Çakılacak olan deniz Rusya mıdır ABD midir?

Bilinmiyor.

Görülebilen tek şey: Kan denizidir ve çakılmadır.