Tarih 2 Ağustos 1944. Yer Nazi çizmeleri altında inleyen Almanya. Bundan 76 yıl önce 2 Ağustos’ta 4 bin 300 Roman ve Sinti, Auschwitz-Birkenau’daki toplama kampına gönderildi. III. Reich’in hüküm sürdüğü Almanya’dan, Hollanda’dan, Avusturya ve Polonya’dan trenlere doldurulan binlerce Roman/Çingene/Sinti kamplara doğru yola çıkarılırken ne tür bir felaketle karşılacaklarını kendilerinden önce aynı vagonlara bindirilen Yahudiler’den biliyorlardı.

Hitler liderliğindeki Naziler, “ari ırk” yaratma peşine düşmüş, ırkçı, hastalıklı ideolojileri doğrultusunda kendilerinden olmayan herkesi düşman olarak ilan etmişlerdi. “Alman ırkının saflığı için çok büyük bir tehlike” olarak tanımladıkları Çingeneleri de Yahudiler gibi “yok edilmesi gereken aşağı ırklar” kategorisine sokmuşlardı.

Sistematik bir politikanın ürünü olarak 14 Aralık 1937’de “iflah olmaz suçlular” diye tanımlanarak hedef alınan Romanların Alman toplumundan izole edilmeleri karara bağlandı. Kısa süre sonra Hitler’in sağ kolu olan SS şefi Heinrich Himmler, Büyük Alman İmparatorluğu’ndaki (III.Reich) tüm Romanların doğuya sürülmesi emrini verdi. Bu emrin ardından Nazi görevlileri ülkenin dört bir tarafında Romanları yakalayıp toplama kamplarına göndermeye başladılar.

***

Almanya ve işgal altındaki Polonya topraklarında kurulu bulunan Auschwitz, Buchenwald, Mauthausen, Gusen, Dautmergen, Natzweiler, Flossenburg kamplarına gönderilen Çingeneler için kamp içinde “özel” kamplar oluşturuldu. Roman ve Sinti çocukları Auschwitz kampında, Nazi kasabı Dr. Josef Mengele tarafından kobay olarak kullanıldı.

Alman makamlarına göre 2. Dünya Savaşı boyunca çoğu Auschwitz gibi toplama kampları olmak üzere Avrupa genelinde yaklaşık 500 bin Roman ve Sinti öldürüldü. Tarihin en acımasız soykırımından çok az kişi sağ kurtulmayı başardı. Yahudiler’den sonraki en büyük soykırıma uğrayan topluluktur Romanlar.

Sadece Batılı emperyalist ülkeler değil, Katolik dünyasının ruhani merkezi Vatikan da yaşananları izlemekle yetindi. Savaş sonrasında da bu inkâr uzun yıllar sürdü. Dönemin Federal Almanya Parlamentosu ancak 1979’a gelindiğinde Nazilerin Romanlara karşı işledikleri suçların etnik nedenlerden kaynaklandığını kabul etti.

Avrupa Parlamentosu ise ancak beş yıl önce, 2015’te, 2 Ağustos’u Roman ve Sinti Soykırımını Anma Günü olarak kabul etti. Ancak değişen bir şey yok. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de Romanlar/Çingeneler ırkçı/faşizan nefretin, politikaların hedefi oluyorlar.

***

Tarih 3 Ağustos 2014. Yer Kuzeybatı Irak. Geçmişte Naziler tarafından gerçekleştirilen katliamların bir benzeri 70 yıl sonra yanı başımızda radikal İslamcı caniler tarafından Şengal’de yapılacaktı. 3 Ağustos 2014 tarihinde Irak’ın batısında Suriye sınırına yakın Şengal dağına saldıran İslam Devleti’ne bağlı katiller kadın, çocuk, genç, yaşlı demeden binlerce Ezidi’yi katletti. Kadınlar, çocuklar kurulan pazarlarda satıldı. 390 binden fazlası yerinden edildi, 7 bini kaçırıldı. IŞİD’in “şeytana tapan kâfirler” olarak gördüğü Iraklı Ezidilere karşı başlattığı katliamın üzerinden altı yıl geçti. İnanışlarından dolayı sayısız kez trajedi yaşayan Ortadoğu’nun bu mazlum halkına yönelik bu katliam Ezidiler için 73. Ferman olarak tarihin kirli sayfalarındaki yerini aldı.

***

Nazi faşizminden İslamcı faşizme, katiller bu cüreti nereden alıyor? Tabi ki mevcut müesses nizamın kendisinden alınıyor bu cesaret ve nefret. Ezidi katliamını yapan IŞİD canileri sarıklarını çıkararak topluma karıştılar. Bir kısmı Avrupa ülkelerine iltica etti. Birçoğu hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyor. Tıpkı Nazi canileri gibi. Nazi canileri de savaş sonrasında hiçbir şey olmamış gibi hayatlarını sürdürdü.

Helmut Ortner, Tekin Yayınevi’nden çıkan Acımasızca Alman kitabında yargılanıp ceza alsalar bile Nazi artıklarının cezalarının nasıl affedildiğini, nasıl rahat bir hayat sürmeye devam ettiklerini, Alman toplumunun Hitler döneminde işlenen suçlarla yüzleşmekten nasıl kaçındığını çarpıcı şekilde gözler önüne seriyor. Aynı kaçınma IŞİD ve diğer radikal İslamcı güruh özelinde bugün de söz konusu.