Her şey çok yolunda, ekonomi tıkırında… Bir iki tane iç savaş çığırtkanı, onu keseriz, böyle listem var, karınızı alırız, açıklaması geldi. Arada malum döviz kuru sapıtınca, gecenin bi saatinde tivitler atıldı en yetkili mercilerden. Ülkede ezanın susmayacağı, bayrağın inmeyeceği konusunda hatırlatılmalar yapıldı… Olmayan düşman bir kez daha maddeleştirilmeye çalışıldı. Dış güçlerin oyunun çemberine bir çomak daha sokuldu…

Pazartesi itibariyle AVM’Ler açıldı. Ahmet Hakan, hemen ne kadar çok AVM özlediğini, Marmara Park’ın iç duvarlarını hasretle andığını filan yazdı... AVM özlemeyi anladım ama adam işi ilerletip duvar özlemeye başlıyor. Artık ne derecede karantina gözleri ve gönülleri kurutmuş ki duvar özlüyor adam ya. Marmara Park’ın duvalarlarını ovazlamak ya da onlara uzun uzun İbrahim Sadri (Yılmaz Erdoğan şiiri, o da yoksa Can Bonomo şiiri de olur) şiiri okumak isteyen yeryüzünde adeta bir cennet habercisi bu küçük sakallı bebeğimizi de bir kenara bırakıp… Yok ya Ahmet Sıddık bebeği ben AVM’deki bez değiştirme odasına bi götürüp getireyim. AVM duvarı özlemek neymiş ya? Neyse o da bir yaratıcılık sonuçta. Bu süreç bazılarımıza yaradı, bazılarımıza yaramadı.

Bakın Bartu ve Melikşah, şu karantina günlerinde yaptıkları Mücbir Sebepler adlı canlı yayınla bile neler başardılar. Ülkenin büyük bir kısmını Survivor kıskacından kurtarmış bile olabilirler. Ben ister izliyorum, ister izlemiyorum ama izleyene de kızmıyorum, hatta “Kötü şaka yapıyorlar reziller” diyene de “Kardeşim izleme” diyebilecek kadar da kendimi kaybetmiyorum. Bu ülke yıllarca Beyaz izledi ya… Neyse, hâlâ da izleniyor zaten. Şimdi Beyaz sevenlere “Neden seviyorsunuz” diye kızmak olur mu? Olmaz tabii ki. Herkes istediğini sevecek… Bu karantina bizi çok yordu, kafalarımızı çorba gibi etti vallahi.

Bakın kafası çorba gibi olanlarda çok üzücü, bir yandan her satırıyla bize örnek olması gereken bir haber var. DHA’dan gelsin, aralara ben girerim…

…Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde, kentte emniyet müdür yardımcısı olarak görev yapan F. ve komiser yardımcısı Z., iddiaya göre nisan ayında çiftlik evi kiraladı (Mantıklı sonuçta koskoca müdür yardımcısıyla komiser yardımcısı). Emniyet görevlileri, bir süre sonra organizatör (burada organizatör kelimesinin seçimi manidar olmuş DHA) Fatih ile irtibata geçti. Görüşmenin ardından Fatih, yanına bir grup (kaç tane belli değil, ya da bir sayı birimi olarak grup) yabancı uyruklu kadını da alarak, çiftlik evine gitti… (Buraya kadar her şey normal, yani haberin geri kalanında neler olacağını çözmüşsünüzdür)

Burada corona virüsü salgınına rağmen (ya sanki tek sıkıntı salgına rağmen eğlenilmesi) parti düzenlenirken, sosyal mesafe kuralı hiçe sayılıp, müzik eşliğinde dans edildi, alkol alındı. Eğlence sırasında organizatör Fatih (burası üzücü), alkolün de etkisiyle (Ezhel’in de böyle bi şarkı sözü vardı galiba) sosyal paylaşım sitesi Instagram’daki hesabından canlı yayına geçti. (Dost düşman görsün, kim zengin kim fakir belli olsun diye açmıştır canlıyı… Bartular açınca kolay oluyor, Fatih açıca olay olmuş)

Bunun üzerine emniyet müdür yardımcısı ile komiser yardımcısını tanıyan polis memurları, yayını kaydederek, durumu Ankara Emniyet Müdürü’ne aktardı. Görüntüleri izleyen müdür de harekete geçti.

Ankara Valiliği ise alem (demin eğlence diyordu haberde aniden haber metni ‘alem’e döndü) haberi üzerine bir açıklama yaptı. Açıklamada görevden el çektirildiği de belirtilerek şunlar ifade edildi:

*Gölbaşı ilçesinde nisan ayı başında meydana gelen ve basına da intikal eden, bir emniyet müdür yardımcısı ve bir komiser yardımcısının çiftlik evinde alem yaptığı konusuyla ilgili olarak ilgililer hakkında derhal soruşturma başlatılarak Valiliğimizce 06.05.2020 tarihinde görev yerleri değişikliği yapılmış, soruşturma kapsamında görevden el çektirilme işlemi uygulanmıştır…

İşte hikayemiz burada bitiyor. Siz siz olun, orada burada ona buna özenip, canlı yayın açmayın. Ya da açarsanız ne açtığınıza dikkat edin, sonra görev yeriniz değişmesin… Herkese sağlıklı güzel bir hafta dilerim.