Otuzuncu yıldönümünü kutlayan AABF’nin Başkanı Mat, “Dünyanın her yerinde süren savaşlara karşı barış temelli bir etkinlik gerçekleştireceğiz. Dil, din, cinsiyet ayrımı gözetmeden 72 millete aynı nazarla bakmak, Aleviliğin temel prensibidir” diyor.

Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu Başkanı Hüseyin Mat: Zulüme karşı çıkmak temel prensibimiz

GENCAY SÖZÜDOĞRU/MÜLHEİM
Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) bu yıl 30. yılını kutluyor. AABF Başkanı Hüseyin Mat ile kutlamalar kapsamında hummalı bir çalışma yürüten federasyonun 30 yılını, Almanya’da yaşayan Alevilerin sorunlarını ve AABF’nin Almanya’daki konumunu konuştuk.

Otuz yıllık kurumsal mücadele nasıl başladı?

60’lı yıllarda Türkiye’den Almanya’ya gerçekleşen büyük bir işçi göçünden Aleviler de paylarına düşeni aldı. Başta ekonomik ve siyasi nedenlerle misafir işçi statüsünde göçenler, çeşitli nedenlerden kalıcı olmak zorunda kaldılar. İşte Alevi toplumunun ilk yan yana gelişi bu kalıcılık fikrinin yaygınlaşmasıyla açığa çıktı. Yalnız düğün, cenaze gibi gündelik yaşamın kültürel gereklilikleri bu yan yana gelişi zorunlu kıldı. Bugün kaybettiğimiz canlarımız içerisinde defin için Almanya’yı tercih edenlerin oranı, bu kalıcılığın boyutlarını ortaya koyuyor. Bundan 30 yıl önce birinci kuşak Aleviler kendi inançlarını yaşamak ve geleceğe aktarmak arzusuyla AABF’de yan yana geldiler.

Bu 30 yıl içerisinde ne gibi kazanımlar elde edildi?

30 yıl önce ütopya sayılabilecek kazanımlar. Başta bu örgütlülükle Almanya’ya Aleviliği kendine özgü bir inanç topluluğu olarak kabul ettirdik. Okullarda Alevilik derslerinin verilebilmesi, üniversitelerde kürsüler oluşturulması, hak eşitliği anlaşmaları gibi kazanımlar elde ettik. Bugün Almanya Parlamento’su inançlar odasında Alevilik kendine ait üç sembol ile temsil ediliyor. Alman devleti ile üst düzey görüşmeler gerçekleştiriliyor. AABF örgütlülüğü Aleviliğin yegane kurumsal temsilcisi olarak kabul görüyor.

Avrupa’da yaşayan Alevilerin ne gibi sorunları var?

Göçmen toplumunun genel sorunlarından Aleviler de mustarip. Topluluğumuz içerisinde dahi, kuşaklar arasındaki keskin farkı görebilmek mümkün. İletişim sorunları, kültürel farklar, yaşam tarzları arasındaki uzlaşmazlıklar gibi sorunlar. Bunun yanı sıra devletin gerek Türkiye gerekse Avrupa Alevileri üzerindeki baskı ve yıldırma politikaları da cabası.

Diyanet İşlerinin Avrupa’daki faaliyetleri hakkında neler düşünüyorsunuz?

Diyanet İşleri Almanya’da adeta Türkiye’deki iktidarın lobi faaliyetlerini yürütüyormuşçasına çalışmalar yapıyor. Bunu yalnız biz söylemiyoruz, yakın zamanda Almanya bu yönde bir rapor yayınladı. Bu raporda Diyanetin gönderdiği imamların adeta bir istihbarat elemanı gibi çalıştığı, başta muhalif kesimler olmak üzere bilgi toplamaya çalıştıkları ve camilerde AKP lehine propaganda yürüttüklerini ortaya koydular.

Almanya’da İslamileşme faaliyetleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Cemaat yapıları içerisinde kuşatılan göçmen toplumu ve bilhassa radikalleşen tarikat yapıları Avrupa’nın geleceği için ciddi tehditler içeriyor. Nihai hedefi şeriat devleti olan bir algının Ortadoğu’daki durumu ortada. Böyle bir algının Avrupa’da siyasallaşması büyük problemler yaratacaktır. Son derece duyarlı olunması gereken bir konudur.

Alevileri HDP’ye yakınlaştırma iddiaları oldu. Ne diyeceksiniz?

Evet zaman zaman stratejik ittifaklar kurduk. AKP’nin geriletilmesi için HDP’nin meclise girmesi gerekliliği açığa çıktı, kayıtsız kalamazdık. Özellikle HDP’nin barajı aşamaması halinde AKP’nin 80 milletvekili daha kazanması ihtimaline sessiz kalamazdık. Bu elbette tartışılabilir. Fakat AABF bağımsız bir kurumdur ve hiçbir zaman bir partinin, grubun ya da kişilerin destekçisi değildir. Stratejik ittifaklar gerekli görüldüğü zamanları kapsar, kalıcı bir durum değildir. Son seçimlerde herhangi bir ittifak içerisinde yer almadık ama demokrasi mücadelesinden yana bir perspektifi üyelerimize sunduk.

30. yılınızda nasıl bir etkinlik oldu?

Otuzuncu yıl etkinlikleri birçok faaliyet ile sürdü. Eyalet parlamentolarında resepsiyonlar gerçekleştirdik. Sempozyumlar, paneller, festivaller organize ettik. Finali ise Köln Arena da ‘ Yol bir sürek binbir’ senfonisi ile yapacağız. 15 bin Alevi ve dostları ile bir araya geleceğiz. Roboski, Suruç, Sivas ve Gezi aileleri başta olmak üzere bütün bedel ödeyenleri buluşturacağız. Bütün dillerin kucaklaşacağı, birçok kültürün kaynaşacağı bu gecede 20 dil konuşulacak.