Memleketin son yıllarda yurtiçinde ve yurtdışında adını en çok konuşturan ismi Gaye Su Akyol “İstikrarlı Hayal Hakikattir”i yayımladı. Bu albümü beni değişik ruh hallerine soktu

Avrupa’da değer gören modern Türkiye

Barış Akpolat barisakpolat@gmail.com

Dedemin inanılmaz bir heyecanla “Barış koş fasıl başlıyor” diyerek beni çağırdığı gün aklıma geldi albümü dinlerken. Öyle bir heyecan basmıştı ki bünyeme, sanki televizyonda Termitatör 2’yi yakalamışım ya da radyoda Metallica 91 albümünü baştan sona veriyorlarmış ve bende temiz boş kaset varmış gibi hissetmiştim. Dedemin odasına koştum ve radyoda çalan fasıl programını dinlemeye koyuldum. Yaşım muhtemelen en fazla 7 ya da 8. Bu arada heyecana ortak olma sebebim tabii ki dedemin bünyeme bastığı inanılmaz heyecan ve elbette benim fasılın ne olduğunu bilmemem. Tabii ki birinci şarkıda çok sıkıldım ve dedeme ayıp olmasın diye üç buçuk dakika daha dinleyip odadan sessizce çıktım. Dedemin evinde sürekli fasıl dinlendiği için şu anda dinlediğim farklı müzikler kadar dinledim Türk Sanat Müziği’ni, çoğu şarkıyı dinlerken mırıldanabilirim. O yüzden özellikle Muazzez Abacı’nın Vurgun albümünü baştan sona söyleyebilirim.

Üçüncü albüm

Gaye Su Akyol’un ilk albümü Develerle Yaşıyorum’u ilk dinlediğimde TSM gamları ve bu coğrafyanın tınıları fazlaca karşımıza çıkıyordu. İkinci albümü Hologram İmparatorluğu’unda da bu özelliğinden bir şey kaybetmedi. Sıra üçüncü albümde. Açıkçası bir sanatçı için en korktuğum şey gayet başarılı ilk albümden sonra gelen başarının gölgesinde kalarak kendini tekrar etme durumudur. Gaye’nin üçüncü albümünü dinlemeden önce bundan biraz korkuyordum. Albüm beklediğim gibi çıkmadı. Türk Sanat Müziği gamlarını kullanıyor mu yine? Evet. Galaksiden fezadan filan bahsediyor mu Gaye? Evet. Fakat bu bir tekrar albümü değil. TSM, gırtlak nameleri, uçuk sözler Gaye Su Akyol’un bu albümünde de karşımıza çıksa da “kendini tekrar ediyor” dersek albümdeki tüm funk gitarları, Anadolu popa selam çakan ritimleri ve hatta 80’ler synth tonlarını çöpe atmış oluruz. Albümün prodüktörlüğünü üstlenen Akyol ve Ali Güçlü Şimşek temiz bir albüme imza atmış. Atmosferi yoğun fakat akıcı, katmanlı ama kolay dinlenir cinsten. Şimşek hariç grubun geri kalanı şöyle: klavye ve synth’lerde Görkem Karabudak, davulda Ediz Hafızoğlu. Albümde yer alan diğer müzisyenler ise İlhan Erşahin, Barlas Tan Özemek, Ahmet Ayzit, İsmail Darıcı ve Oğuz Can Bilgin. Kayıt ve çalım gerçekten çok iyi.

Tekrar İddiası haksızlık

Son tahlilde Gaye bize herkesin kendine göre yorumlayabileceği bir albüm verdi. İsteyen kendini tekrar ediyor diyebilir. Bu mümkün. Fakat sanatçının imzası olan nostalji esintili gırtlak nağmelerini duymaya devam ettiğimiz için kendini tekrarladığını iddia etmek haksızlık olur. Bu albümde flamenkodan, anadolu funk’a kadar pek çok yol var.

En önemlisiyse Gaye Su Akyol’un kafamıza açık açık çakmadan memlekete dair kelamlar ediyor oluşu. Bunu üstü kapalı bir dille yapması dinlediğimiz şeye kafa yormamızı sağlıyor ve kişiye göre değişiyor. Didaktik bir yol denemiyor oluşu hoşuma gidiyor lakin kafama fikirlerin çakılmasından hiç haz etmiyorum bir dinleyici olarak.