Sarsılan dolar ve avro dengesinde işler yine Türkiye’nin aleyhine dönüyor. İhracatta yüzde 45’lik payı olan avro değer kaybediyor. Enerji krizi ve yüksek enflasyon yaşayan Avrupa ülkeleri ithalatı yavaşlatıyor.

Avrupa ithalatta tasarrufa geçti
Fotoğraf: Depo Photos

Havva GÜMÜŞKAYA

Son günlerde avro ve dolar dengesi alışılagelmişin dışında hareket ediyor. 20 yılın en büyük kayıplarını yaşayan avro, Rusya-Ukrayna savaşı başlamadan kısa bir süre önce yaklaşık 1,15 dolar değerindeydi. Enerji krizi Avro Bölgesi’ndeki ekonomik sıkıntıların derinleşmesine neden olurken AB ortak para biriminin değerini de aşağı çekiyor.

Ayrıca ABD Merkez Bankası, enflasyonla mücadele kapsamında faiz oranlarını artırma konusunda sert davranıyor. Fed Başkanı Jerome Powell, Jackson Hole’deki merkez bankası sempozyumunda Fed’in faiz politikasında borçlanma maliyetlerini artırmaya devam edeceğini söylemesinin ardından doların tüm para birimleri karşısındaki değeri arttı.

ZAYIF AVRO VE DÜŞEN İHRACAT

ABD Merkez Bankası, mart ayından bu yana politika faizini toplam 225 baz puan artırırken, Avrupa Merkez Bankası ise şu ana kadar sadece 50 baz puanlık bir artışla yetindi.

Dolar/TL haftanın ilk işlem gününe 18,19’un üzerinde ve avro/TL ise 18,06’dan başlamıştı. Dün itibarıyla dolar kuru 18,17, avro kuru ise 18,21 seviyesini aştı.

Peki, durumun Türkiye’ye yansımaları nasıl olur? Türkiye İstatistik Kurumu’nun önceki gün yayımladığı dış ticaret istatistikleri zayıf avronun ülke ekonomisini nasıl etkileyeceğine dair fikir veriyor. Türkiye’nin en önemli ihracat pazarının başında Avrupa ülkeleri geliyor. İktidar, yeni ekonomi modeli adı altında ihracatı artırıp cari fazla vermeyi hedefliyordu. Model henüz ilk aydan çökerken Avrupa’daki durgunluk riski ve doların avroyu sollaması işlerin Türkiye açısından daha da kötü bir duruma sürüklenmesine neden oluyor.

Ülkenin toplam ihracatında avronun payı yüksek ancak ithalatta dolarla ticaret öne çıkıyor. Başka bir ifadeyle avro değer kaybettikçe ihracat ucuzlarken dolar değer kazandıkça ithalat pahalılaşıyor.

Ocak-Temmuz döneminde toplam ithalatın 49,3 milyar dolarlık kısmı avro ile yapıldı. İthalatın 147,2 milyar dolar tutarındaki bölümü ise ABD doları ile yapıldı. İthalatta avronun payı yalnızca yüzde 23.

Toplam ihracatın 64,2 milyar dolarlık kısmı avro ile yapılırken 70,8 milyar dolarlık kısmı dolarla yapıldı. İhracatta avronun payı neredeyse yarı yarıya. Yapılan ihracatın yüzde 45’i avro ile yapılırken yüzde 49’u dolarla yapıldı. Bir yandan enerji krizi diğer yandan yüksek enflasyonla mücadele eden Avrupa ülkelerine ihracat yavaşladı. Türkiye’nin Fransa, Hollanda, Almanya ve İtalya’ya yaptığı ihracat temmuz ayında azaldı. Temmuz’da Fransa’ya 596,2 milyon dolar tutarında ihracat gerçekleştirildi. Bu tutar yılbaşından bu yana en düşük ihracat olarak kayıtlara geçti. Bu ülkeler arasındaki en sert düşüş ise ocak ayında 1 milyar doların üzerinde ihracat yapılan İtalya’da gerçekleşti. Temmuz’da İtalya’ya 849,9 milyon dolarlık ihracat yapıldı.

avrupa-ithalatta-tasarrufa-gecti-1058244-1.

***

AVRUPALI İÇİN İTHALAT PAHALILAŞIYOR

Avronun düşmesi, halihazırda rekor düzeydeki yüksek enflasyon nedeniyle sarsılan Avrupalı hane halkları ve işletmeler üzerinde daha fazla baskı oluşturacak. DW Türkçe’de yer alan analizde zayıf avro ile ilgili şu değerlendirmeler yer aldı: Daha zayıf bir para birimi, çoğunlukla dolar üzerinden yapılan ithalatı daha da pahalı hâle getirecek. İthal kalemleri eğer hammadde veya ara mallar ise yüksek maliyetler oluşacak ve bu da yerel fiyatları daha da yukarı çekecek. Normal zamanlarda zayıf bir avro, Almanya gibi ihracata dayalı ekonomiler için aslında olumlu. Ödemeler güçlü dolarla yapıldığından Almanya kaynaklı mal ve hizmetlere talep artar ve bu da ihracatı yukarı çeker. Ancak şu anda küresel tedarik zincirindeki ciddi sorunlar, yaptırımlar ve Ukrayna’daki savaş nedeniyle pek de normal bir dönemden geçmiyoruz. Avrupa’ya gelen ABD’li turistler için de zayıf avro büyük bir nimet. Avrupa mallarını ithal eden Amerikan firmaları için de maliyetler artık daha ucuz.