ÖZGÜR ÇOBAN Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerine sayılı günler kala siyasi partilerin propaganda çalışmaları hız kazandı. Peki AP seçimleri neden bu kadar önemli? Bu seçimde oy kullanma hakkına sahip vatandaşlar, bir devletler topluluğu olan Avrupa Birliği’nin politikasını yönlendiriyorlar. Bu hafta sonu yapılacak AP seçimlerinde, AB’nin bir barış ve medeniyet projesi olduğunu inananlar ile birliğin bir an […]

Avrupa’yı faşist nefretten  korumalıyız

ÖZGÜR ÇOBAN

Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerine sayılı günler kala siyasi partilerin propaganda çalışmaları hız kazandı. Peki AP seçimleri neden bu kadar önemli? Bu seçimde oy kullanma hakkına sahip vatandaşlar, bir devletler topluluğu olan Avrupa Birliği’nin politikasını yönlendiriyorlar.

Bu hafta sonu yapılacak AP seçimlerinde, AB’nin bir barış ve medeniyet projesi olduğunu inananlar ile birliğin bir an önce dağıtılmasını, ülkelerin ulusal sınırlarına çekilmesini savunan neofaşistler yarışıyor. Ülkelerin AP’deki sandalye sayısı nüfusa oranlı olarak belirleniyor. Örneğin, AB’nin en kalabalık ülkesi Almanya, parlamentodaki 751 sandalyeden 96’sına sahip bulunuyor. Almanya bu sandalye sayısı ile AP’nin en etkili ülkesi olarak göze çarpıyor.

Almanya’da her seçim döneminde önemli miktarlarda ilk kez oy kullanan yani yeni seçmen siyasi hayata katılıyor. 2017 yılında yapılan genel seçimde ilk kez oy kullanan seçmen sayısı 3 milyon olarak açıklanmıştı. Alman Sol Parti (Die Linke), gençlerin ilgi gösterdiği partiler arasında yer alıyor. Die Linke, eyalet ve belediye meclislerinde milletvekili olarak görev yapan çok sayıda genç siyasetçi ile dikkat çeken bir parti. AP seçimlerini ve Almanya’da gençlerin siyasete, sol/sosyalist politikalara ilgisini kendisi de genç bir milletvekili olan üniversite öğrencisi Nelson Janssen ile konuştuk. Bremen Eyalet Parlamentosu’nda Die Linke Milletvekili olarak görev yapan Janssen, aynı zamanda Bremen Üniversitesi Politik Bilimler bölümünde eğitim hayatına devam ediyor. Janssen, 26 Mayıs’ta AP seçimleriyle birlikte gerçekleştirilecek Bremen Eyalet Parlamentosu seçimlerinde yeniden milletvekili adayı oldu.

• Üniversite öğrencisi genç bir siyasetçisiniz. Sizce önemli bir seçmen kitlesi olan gençler, Alman siyasetinde yeteri kadar yer bulabiliyor mu? Gördüğüm kadarıyla burada da koltuktan kalkmak istemeyen bir hayli politikacı var.

Bizler bu algıyı kırmak için siyasete giriyoruz. Mesela bizim partimizin Bremen’de bir gençlik grubu var. Şunu da hemen söyleyeyim yaşı 35’in altında çok sayıda milletvekilimiz var. Biz partide görev rotasyonu meselesine çok dikkat ediyoruz. Belirli bir süre sonra herkesin artık görevi bir başkasına devretmesi gerektiğinin bilincinde olması gerekiyor. Ben mesela, parti içi aktif görevlerde süreyi maksimum 12 yıl olarak öngörüyorum.

Politikacılık bir meslek değil gönüllülük esasına dayalı bir çalışma. O nedenle toplumun her kesiminden insanlarla omuz omuza politika yapmak istiyoruz. Dayanışmayı güçlendirmeye çalışıyoruz.

CDU gençlere hiçbir şey vaat etmiyor

• Siz okullarda, gençlerin sık bulunduğu yerlerde politik çalışmalar yapıyorsunuz. Gençlerin sol/sosyalist politikalara yaklaşımı nasıl?

Dediğiniz gibi okullara gidiyoruz. Burada öğrenci arkadaşlara kendimizi, partimizi ve politikalarımızı anlatıyoruz. Çevre, eğitim ve insani konulardaki politikalarımız çok ilgi görüyor. Öğrenci arkadaşlarla çok iyi bir diyaloğumuz olduğunu düşünüyorum. Özellikle ilk kez oy verecek olanlar arasında partimize yoğun bir ilgi olduğunu görüyoruz. Bunu anketlerde de tespit ediyoruz. Genç seçmeni daha sıkı bir şekilde konsolide edecek çalışmaları devamlı hale getirmeliyiz. Onların dilinden konuşacak kampanyalar düzenlemeliyiz. Belki biraz daha modernize olmalıyız. Mesela, CDU gençler için oldukça renkli kampanyalar yapıyor ama içerik sıfır. Bizim ise söyleyecek çok şeyimiz var genç arkadaşlara. Şimdi bunun üzerinde çalışıyoruz. Mesela, bizler de genciz ve parlamentoda oturarak sesimizin duyulmayacağını biliyoruz. O nedenle hepimiz sokaklardayız. Gençlerin ayağına gidiyoruz, anlatıyoruz, dinliyoruz.

Neofaşist işgale karşı ilerici Avrupa

• Genel siyaset üzerine de görüşlerinizi almak isterim. AP seçimleri aşırı sağın yükseldiği, merkez siyasetin çöktüğü bana göre talihsiz sayılabilecek bir döneme denk geldi. Sizce Avrupa medeniyeti bu neofaşist saldırıyı savuşturabilecek mi?

Gerçekten politik açıdan sıkışık ve oldukça karanlık bir dönemden geçiyoruz. Bu seçime AB için önemli bir dönemeç gözüyle bakıyoruz. Avrupa’ya bakın, ülke parlamentoları adeta neofaşist işgaline uğramış durumda. Bunu anlamak güç. Muhtemelen AP’ye de güçlü bir şekilde girecekler. Biz ne yapıyoruz peki? Bizim sosyalist ve barışçıl bir projemiz var. Hedefimiz daha fazla enternasyonal ve insancıl bir Avrupa. Avrupa’yı faşist nefret ve cehaletten korumalıyız. Bunu genç arkadaşlarımızla birlikte yapacağız. İnsan hakları, çalışma hayatı, vergi düzeni, sağlık sistemi ve çevre sorunları gibi temel konularda ilerici düzenlemeler öneriyoruz. Avrupa siyasetine bakın, merkeze yakın partilerin tümü neoliberal bir Avrupa hayal ediyor bizse daha insancıl ve gerçek demokrasinin yaşandığı bir Avrupa hayal ediyoruz.

Türkiye çok açık bir demokrasi krizi içinde

• Son olarak, Türkiye’deki politik gelişmelere ilişkin düşüncelerinizi merak ediyorum. Örneğin, muhalefetin net bir şekilde kazandığı İstanbul’da seçim iptal edildi ve tekrarlanacak. Bunu nasıl yorumladınız?

Ne diyeyim? Tek kelime ile yanıt vereyim, skandal. Başka bir kelime gelmiyor bununla ilgili aklıma. Bu durum, aynı zamanda Türkiye’nin nasıl büyük bir demokrasi krizi içerisinde olduğunu da gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimin hemen ardından zaten böyle bir skandala imza atılacağının sinyallerini vermeye başlamıştı. Demokrasinin bu kadar zayıf olduğu ülkelerle her türlü anlaşmanın mutlaka gözden geçirilmesi gerekiyor. Meselâ mülteci anlaşmasının… İnsanların iradelerinin ciddiye alınması önemli. Son olarak, Türkiye’de demokrasi ve emek kavgası veren tüm yoldaşlarımızı buradan en samimi ve dayanışmacı duygularımızla selamlıyoruz.