Google Play Store
App Store

Aşırı sağın yükselişi ile birlikte yabancı düşmanlığının giderek arttığı Avrupa’da hükümetler, göç yasalarını katılaştırıyor. Göçmenlere yönelik baskıyı artıran yasaların kıtada domino etkisi yapacağı belirtiliyor.

Avrupa’da göçmen yasaları katılaşıyor
Fransa’dan İngiltere’ye giden göçmen teknesi battı, en az sekiz göçmen yaşamını yitirdi. (Fotoğraf: AA)

Dış Haberler

Avrupa’yı etkisi altına alan aşırı sağ dalga ile birlikte göçmen düşmanlığında artış gözlenirken birçok ülkede göç politikaları da giderek sertleşiyor.

Avrupa’da giderek güçlenen aşırı sağ partiler, son yıllarda oy oranlarını artırarak adım adım iktidara yürüyor. Çoğu faşist partilerin mirası üzerine inşa edilen bu oluşumlar, halkın tecrübe ettiği birçok ekonomik ve sosyal sorunlardan ülkelerindeki yabancıları ve göçmenleri sorumlu tuttukları bir retorik benimsiyor. Demografik yapının değişmesi üzerinden ırkçı bir kampanya yürütüyorlar.

Aşırı sağ ideolojiler toplumdaki huzursuzluktan beslenerek adım adım iktidara yürürken bazıları da elde ettiği güçle baskı altına aldığı hükümetleri sağ politikalara yönelmeye itiyor. Avrupa’da birçok ülkede hükümetler, ardı ardına göç katı göç yasalarını yürürlüğe koyuyor.

Son dönemde Avrupa ülkelerinde yürürlüğe konulan veya konulması planlanan katı göç yasalarından bazılarına göz atalım:

Hollanda: Hollanda’da Kasım 2023’teki seçimlerin galibi Geert Wilders’in aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) öncülüğünde kurulan dört partili sağcı hükümet, “şu ana kadarki en katı sığınma ve göç planını” açıkladı. Plan, aylar süren tartışmaların ardından koalisyon anlaşmasında olduğu gibi hükümet programının temelini oluşturuyor.

EN SERT GÖÇ YASASI

Eski istihbarat şefi Dick Schoof’un başbakan seçildiği yeni hükümetin programı, cuma günü açıklandı. Hükümet programına göre Başbakan tarafından çıkarılacak bir olağanüstü hal kararnamesi ile "sığınma krizi" ilan edilecek. Hollanda Parlamentosu ile Avrupa Birliği’ni (AB) devre dışı bırakacak bu kararname ile Yabancılar Yasası’nın bir bölümü askıya alınacak. Hükümet ayrıca, AB’nin ortak sığınmacı programından çıkma talebiyle Brüksel’e başvuracak.

Sığınmacı kabulü büyük ölçüde azaltılırken 5 yılı dolduran herkese süresiz sığınma izni verilmesi kaldırılacak. Sığınmacıların ülkelerine geri gönderilmesi için harekete geçilecek. Aile birleşimi zorlaştırılırken, sığınmacı ancak en az 2 yıllık oturma izni, evi, sabit ve yeterli geliri olması halinde aile birleşimi isteyebilecek.

‘AŞIRI SAĞ İÇİN ZAFER’

Fransa: Nüfusunun büyük bölümünü Cezayir ve Fas gibi eski sömürgelerinden gelen göçmenlerin oluşturduğu Fransa’da aylar süren siyasi tartışmaların ardından ülkenin göç politikasını sertleştiren “Göç ve Entegrasyon Yasası”, Aralık 2023’te Parlamento’da onaylandı. Tasarıya hem Macron’un merkezdeki Rönesans Partisi hem de Marine Le Pen’in lideri olduğu aşırı sağcı Ulusal Cephe (RN) ittifakı destek verdi. Göçmen karşıtı Le Pen, tartışmalar sonrası tasarıdaki bazı maddelerin istekleri doğrultusunda sertleştirilmesini “ideolojik bir zafer” olarak tanımladı. Sol partiler ise Macron hükümetini “aşırı sağ ile birlikte hareket etmekle” ve “kurucu değerlere ihanet etmekle” suçlamıştı.

Ocak ayında yürürlüğe giren yasa, göçmenlerin aile bireylerini Fransa’ya getirmelerini ve sosyal yardım almalarını bazı şartlara bağlıyor. Yasaya göre ülkeye gelen ve bir işi olan yabancılar ülkeye geldikten 30 ay sonra, işi olmayanlar ise 5 yıl sonra aile yardımlarını alabilecek. Yasa kapsamında göçmenlerin aile üyelerini Fransa’ya getirmesi de zorlaşırken, Fransa’da doğan yabancı ailelerin çocukları direkt vatandaşlık alamayacak, 16-18 yaşları arasında vatandaşlık başvurusu yapmaları gerekecek. Ayrıca suç işleyen çifte vatandaşlar, Fransız vatandaşlığından çıkarılabilecek.

FAŞİSTLERLE ANLAŞMA

İsveç: 1990’lardan bu yana büyük sayıda göçmen alan ülkede kökenleri Nazilere dayanan aşırı sağcı İsveç Demokratları (SD) partisinin dışardan desteğiyle 2022’de kurulan azınlıktaki sağ koalisyon hükümeti, göçmenlere yönelik sert tedbirler alacağını vaat etmişti. Bu tedbirler arasında iki tanesi kamuoyunda büyük tartışma konusu oldu.

SD’nin “gönüllü tersine göç” ödeneğinde artış için baskı uyguladığı İsveç hükümeti, 2026’dan ülkelerine gönüllü dönmeyi kabul eden göçmenlere 350 bin kron (1,15 milyon TL) ödemeye yapılmasını planladığını bildirdi.

Sınır kontrollerini artırmayı da içeren anlaşmanın tartışmaya yol açan bir diğer kısmı da, hükümetin çalışmalara hız verdiği “muhbirlik yasası” oldu. Hükümetin yasa tasarısına dönüştürmek için komisyon görevlendirdiği düzenlemeye göre, öğretmen ve doktorlar dahil birçok kamu çalışanlarına “kayıtdışı göçmenleri ihbar etme” zorunluluğu getirilecek.

DOMİNO ETKİSİ

Almanya: Son dönemde yaşanan saldırılarla birlikte göç konusu ülkenin bir numaralı gündemi haline gelirken göçmen karşıtlığı üzerinden yükselen aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi, ülkede ikinci parti konumunda. Bu ayın başında Thüringen ve Saksonya eyaletlerindeki seçimlerde oy oranını artıran AfD’yi engellemek için “daha fazla ırkçılığa” sarılan federal hükümet, son günlerde göç politikalarını sertleştiren bir dizi karar duyurdu.

Bugün yürürlüğe girmesi beklenen bir kararla Almanya, tüm kara sınırlarında kontrollerin başlatılacağını duyurmuştu. İlk etapta 6 aylığına öngörülen kontrollerle “düzensiz göçün geri püskürtülmesi, kaçakçıların durdurulması, suçluların işinin zorlaştırılması ve İslamcıların tespit edilip durdurulmasının hedeflendiği” ifade edildi. Domino etkisi yaratacağı endişesi doğuran karar, Schengen anlaşmasının “fiilen iptali” olarak Polonya ve Yunanistan yönetimlerinin tepkisini çekti. Avusturya, Almanya’nın sınırdan çevirdiği göçmenleri geri almayacağını açıklarken Hollanda ve Macaristan’dan karara destek geldi.