Seçimi eski Ankara Barosu Başkanı Av. Erinç Sağkan ve ekibi kazanmış, Saray iktidarının baroları teslim alma saldırısı püskürtülerek iktidarla kaderini bütünleştiren Feyzioğlu dönemi onurlu bir dirençle sonuçlandırılmıştır.

Avukatlar Saray'ın kuşatmasını kırdı!

HALİS YILDIRIM

Bugün üye sayısı yaklaşık 150 bine ulaşan Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) kuruluşu 07 Temmuz 1969 tarihinde yürürlüğe giren 1136 sayılı avukatlık yasasıyla kabul edilmiştir. TTB Türkiye'deki tüm baroların katılımıyla (delege ile temsil edilmeleriyle) oluşan, kamu kurumu niteliğinde, tüzel kişiliği haiz bir üst meslek kuruluşudur.


Bir meslek kuruluşu olarak TTB,yasaların kendisine yüklediği mesleki alan görevleri dışında; toplumun hukuki sorunlarıyla ilgili görüş, öneri ve pratiğiyle hukuk sisteminin gelişimine katkı sağlamaktadır. Komisyonları aracılığıyla, yasal düzenlemelere ilişkin çalışmalar yapmakta, demokrasi ve insan hakları adına yargı süreçlerinde ortaya çıkan hukuksuzluklara karşı sorumluluk anlayışıyla etkin bir mücadele sürdürmeye çalışmaktadır. Bu arada TBB’nin mevcut işlevine, işleyişine çalışma tarzına ve uygulamalarına yönelik “Daha demokratik ve çoğulcu olması vb." fikir, görüş, öneri ve eleştirilere katılmakla birlikte bu yazının sınırlarını ve kapsamını aşacağı düşüncesiyle bu konuyu burada noktalıyorum.

Genel kurul öncesi̇ yaşananlar

Aralık 2021 tarihinde gerçekleştirilen TBB Genel Kurulu ve seçimlerine hangi süreçlerden geçilerek ulaşılmıştır? Bu döneme kısaca bir göz atmakta fayda var.

TBB seçimleri; uzun bir süredir ülkemizde yaşanan çok boyutlu, sosyal, siyasal ve ekonomik buhranın giderek derinleştiği, yönetenlerin yönetemez duruma geldiği, hemen her alanda hukuksuzluğun boy gösterdiği, yargı bağımsızlığının ortadan kalktığı, Anayasa ve yasa ihlallerinin sıradan vakalara dönüştüğü, devletin en üst düzeyinde suç ve suçluların cirit attığı, birçok kanıta karşın suçlular hakkında bir soruşturmanın dahi açılmadığının gün be gün yaşandığı, basın yayın organlarına ve çalışanlarına her tür baskı ve şiddetin uygulandığı vb. olayların artarak devam ettiği, Uluslararası yükümlülüklere rağmen AİHM kararlarının uygulanamadığı, Cumhuriyet'in kazanımları kurumların tek tek gözden ve elden çıkarıldığı OHAL dönemi KHK tarzının Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denen tek adam rejimiyle kararnameler yoluyla süreklileştirildiği ve yanlış ekonomik karar ve uygulamalarla halkın ümüğünün sıkıldığı buna karşın işlevsizleşen parlamentonun elinin kolunun bağlı olduğu bir sürecin devamında gerçekleşti.

Bir avuç azınlığın Saray iktidarı, yerle bir ettiği yargıyı bu kez yargının içinden bir kurumu yanına alarak faşizan politikalarına payanda yapmak ve aynı zamanda potansiyel olarak halkın hak arama özgürlüğünün de bir parçası olarak işlev gören bir kurumu o anlamda işlevsizleştirerek devre dışı bırakmak amacıyla TBB yönetiminde etkili olmayı tasarlamış, bu amaçla da benzeri görülmemiş bir hukuksuzlukta bir yasa değişikliğine gitmiştir. Bu yeni “yasa” ile en az 2000 üyeyle tek ilde birden fazla baronun kurulmasına (çoklu baro) olanak sağlanmış ayrıca TBB yönetimini her il barosundan gelerek seçecek olan delegasyonun sayısal oranlarında da değişikliğe gidilmiş, 100’den fazla üyesi olan barolarda her üç yüz üye için ek bir delege öngören “Nispi Temsil” sistemi ortadan kaldırılmıştır.

Türkiye’de toplam avukat sayısı yaklaşık olarak yüz elli bin civarındadır. İstanbul Barosu’nun yaklaşık elli bin, Ankara Barosu'nun yirmi bin üyesi vardır. Yani ülkedeki avukatların yarısına yakını bu iki ilde bulunmaktadır. Dolayısıyla bu yasa değişikliğine kadar delegelerin ağırlığı bu illerde bulunmaktaydı ve sayısal üstünlük nedeniyle bu iki ilin delegelerinin TBB seçimlerinde önemli bir ağırlığı bulunmaktaydı. Ancak getirilen yeni sistemde toplam avukat sayısı bin kişiyi geçmeyen herhangi yedi ilin delegesi, yetmiş bin Üyesi olan iki baronun seçtiği delege kadar delege seçebilmiştir. Bu durum temsilde adalet sisteminin hem de bir yargı kurumu içinde tepelenmesinden başka bir şey değildir. Bu aynı zamanda; “Amaca ulaşmak için her araç mübahtır” anlayışının bir tezahürüdür!

Sağ ittifakların genel olarak meslek örgütlerinde, odalar vb. kurumlarda istisna dışında yönetsel anlamda etkin olamadıkları bir gerçekliktir. Bu gidişi değiştirmek adına iktidar mensupları sistemi değiştirdikten sonra yoğun bir çalışma içine girmiş, iktidarın görülen görülmeyen tüm imkânları seferber edilmiş, kamu avukatları üzerinde baskı kurulmuş, avukatlara çeşitli iş vaatlerinde bulunulmuştur. Ancak tüm bu çabalar, manipülasyonlar, engellemeler fayda etmemiş iktidar muhalifi avukatlarca seçim kazanılmıştır. Bir not olarak da ifade etmek gerekir ki bu “çoklu baro” girişimi zar zor bulunan ikişer bin üyeyle İstanbul ve Ankara’da sadece iki tane ikinci baro kurulabilmiştir.

Aralık 2021 tarihinde gerilimlerle geçen bu süreçten sonra yapılan seçimi eski Ankara Barosu Başkanı Av. Erinç Sağkan ve ekibi kazanmış, Saray iktidarının baroları teslim alma saldırısı püskürtülerek iktidarla kaderini bütünleştiren Feyzioğlu dönemi onurlu bir direnç ve mücadeleyle sonuçlandırılmıştır. Avukatlardan aldığı güven, yetki ve iradeyi koruyamayan hatta o değerlere pervasızca sırtını dönen Feyzioğlu hazin bir son yaşamıştır.

Tek tek bireylerden öte, bu başarı; doğru strateji izleyen birbirine güvenen Demokratik bir ittifak çizgisini benimseyerek örgütlü mücadele sürdüren, hırsı ve “ben’i” değil kamu çıkarını ve “biz’i” önceleyen, aklı öne koyan muhalif avukatların çabası ve mücadelesinin eseridir.

Son olarak

Özetlemeye çalıştığımız bu dönem, TBB seçimleri normal bir seçim sürecini aşan daha zengin bir anlama ulaşmıştır. Ülkenin hali ahvalinin bir yansıması, ülke genelinde yükselen demokratik hak ve özgürlük taleplerinin birikimi ve etkisinin de yansıdığın bir mecraya dönüşmüştür.

Baroların, avukatların mücadelesini bir kişiye, Feyzioğlu özeline indirgemek onu hak ettiğinden fazla önemsemek olacağı gibi ortaya konan emek ve çabayı da hafiflemek anlamına gelir. Bu mücadele Feyzioğlu’na karşı değil asıl olarak iradesini teslim ettiği arkasındaki güce karşı mücadeleye dönüşmüştür.

TBB seçimlerinde elde edilen başarı; hukuk, yasa, etik tanımayan bir güce karşı hangi yol ve yöntemlerle ve ne şekilde baş edilebileceğinin derslerini de açığa çıkarması açısından önemli bir deneyim oldu.