Markalara ateş püskürme olayı maalesef sadece bizim ülkemizde ya da bizim gibi ekonomisi kötü giden, gelişmekte olan, gelişmemiş ülkelerde diyebiliriz

‘Ayağını yorganına  göre uzatma’ devri

Gördüğünüz gibi sayfanın her tarafı yeni çıkan ürünlerle tanıtmakta, markalar geliştirdikleri yeni cihazları medyaya dolayısıyla tüketiciye ulaşmak için elinden geleni yapmakta. Şimdi herkes markalara ateş püskürmeye başladı. Bu kadar pahalı cihaz mı olur, bizi kazıklıyorlar söylemlerini sıkça duymaya başladık bile. Ben konuya biraz daha farklı bir açıdan bakmaya çalışacağım.

Markalara ateş püskürme olayı maalesef sadece bizim ülkemizde ya da bizim gibi ekonomisi kötü giden, gelişmekte olan, gelişmemiş ülkelerde diyebiliriz. Avrupalı, Amerikalı, Çinli tüketicilerin fiyatlardan şikayet ettiği bir haber ben görmedim. Yine maalesef bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde fırsatçı markalar ya da distribütörler, tekno market zincirleri olabiliyor bunlara dikkat etmek lazım. Bire beş koyan bu zihniyetten uzak durmak gerek. Ülkemizde yaklaşık iki aydır hissedilen çok ciddi zamlar ardı ardına gelmeye başladı. Daha da devam edecek gibi görünüyor. Bunun sebebi dövizde aşırı değerlenme ve istikrarsızlık. Bunun üzerine ÖTV, KDV gibi çeşit çeşit vergiler eklendiğinde saçma sapan rakamları görmemiz çok normal. Markalar burada ellerini ovuşturup ne biçim para kazanacağız demiyorlar. Emin olabilirsiniz. Tam tersine ne yapsak da fiyatlara daha az yansıksak diye adına hesap kitap yapıyorlar. Bu sürecin uzaması halinde bizi daha farklı durumlar bekleyecek gibi görünüyor. Dev global markaların Türkiye pazarından çıkıp sadece distribütörler aracılığıyla ithal edilen markalara dönüşmesi en kötü senaryo diyebiliriz. Çünkü o zaman yeni çıkan ürünler ya kaçak yolla ülkeye sokulmaya çalışılacak ya daha da pahalı olacak. Üstelik garantili ürün kavramı yeniden şekillenecek ki bu hiç olmasını istemediğimiz bir durum. Bu tabii şu an için çok uzak bir ihtimal ama yok da değil. Kaçakçılık kısmına hiç girmek istemiyorum ki devletimize en büyük darbeyi ticaretin bu en itibarsız şekli verir.

Yerli markalarımızın bu süreci fırsata çevireceğini düşünüyorum. Yerli ve milli olayına çok takılmadan sağlıklı bir ürün satış ve satış sonrası destek kurgusunu oturturlarsa bu krizden en kârlı onlar çıkacaktır. Bu çok ama çok iyi bir şey. Bu dönemi, pazar paylarını büyümeleri kârlılıkları ne kadar artarsa ve bunu AR-GE ye harcayarak daha da iyi ürünler üretmek adına kullanırlarsa o kadar kalıcı olurlar.

Son olarak biz tüketiciler; israftan kaçının, gereksiz borçlar altına girmeyin, elinizde olan ürünün kıymetini bilin ve mecbur kalmadıkça pahalı ürünlere yatırım yapmayın. Sizin için ortalama en iyi kalite ürünü tercih edin, ayağınızı yorganınıza göre uzatın.