Aydın Boysan Abidesi

İçki içmenin adabı denildiğinde akla ilk önce Aydın Boysan gelir. Onu uzaktan tanıyanlardan yakın çevresinde yer alanlara kadar hemen herkes aynı hayali kurar:

-Aydın Ağabey ile bir içsek..!

Bu arzunun coğrafi sınırları İstanbul’un bütün ilçeleri hatta Türkiye’nin bütün şehirlerini kapsar hale gelmişti. Bir imza günü, bir konuşma ve bol sohbetten oluşan programın orta yerinde Aydın Boysan bulunurdu.

Bir Aydın Boysan tek başına kaç sofraya yetişebilir ki?

Ama açık yüreklilikle itiraf etmek gerekiyor ki, Aydın Ağabey bütün davetlere icabet etmek için elinden geleni yapıyordu.

Aydın Boysan ile sadece yiyip içmekle kalmayıp, ikili oluşturarak yurt dışı seyahatler yapan Melih Aşık bir gün dayanamayıp şöyle demişti:

-Aydın Ağabeyi içmeye çağırmayalım!

-Neden?

-Herkes onu içmeye çağırıyor. O da kimseyi kırmıyor. Çağıranlar üç dört ay içmiyorlar, Aydın Ağabey ise her akşam içmek zorunda kalıyor.

Ben de Melih Aşık’ın uyarısını dikkate alarak Aydın Boysan’ı sabah kahvesine davet ettim, 2006’nın kasım ayında… O yıl yayın hayatına başlayan İZTV için program yapmasını isteyecektik. Coşkun Aral ile birlikte kanalın kurucuları da vardı. Taksim’de bir otel lobisindeydik. Aydın Ağabey altı bölüm İstanbul belgeseli yapacaktı. Anlaşma sağlandı. Kalkmaya hazırlanıyorduk ki, Aydın Ağabey üç seçenekli bir soru yöneltti:

-Zeytinburnu Sefa, Kireçburnu Set Balık veya Çiçek Pasajı Sev-İç hangisine gidelim?

Yanıt ne olursa olsun öğle rakısı kesindi. O anda aklıma Melih Ağabeyin uyarısı geldi. Biz ne kadar özenli olursak olalım, Aydın Ağabeyi kahve ile zapt etmek mümkün olamıyordu. Kahve zamanı iki saatte sona eriyordu, ondan sonrası ya hey!

Aydın Boysan her beş yılda bir içkiye başlayışının yıl dönümlerini dostlarıyla kutlardı. Bunlardan birinde gecenin açılış konuşmasını yapıyordu. Onun çocukluğunda Samatya bakkallar 5 kuruşa bir bardak şarap satarlarmış. Aydın Boysan da ilk içkisini, ilkokul sıralarından böylesi bir bakkalda tadarak yola çıkmıştı. Bunu hikayeyi anlattıktan sonra 50 yıldır içtiğini söyleyerek sordu:

-Acaba çok mu içtim?

Büyük bir alkış koptu. Ortalık yatışınca sorularına devam etti:

-Acaba bu soruyu sormak için bugün, erken mi?

Bir başka “içkiye başlama” kutlamasında yakın çevresiyle alkollü içkiler arasındaki ince çizgi üzerinden ilerliyordu:

-Beni hayatım boyunca ‘içme, valla sonra ölürsün’ diye korkutmak istediler. Bana bunları söyleyenlerin bir bölümü, radyasyonlu çay içmekten, bir bölümü hormonlu domates yemekten, kalanları da şehirlerdeki hava kirliliğinden öldüler. Ben ise hâlâ içiyorum!

Aydın Boysan’ı böyle anlatınca sadece içki içen biri gibi algılanabilir. Oysa Aydın Boysan Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli mimarlardan biri olarak meslektaşları arasında büyük bir saygı ile anılır. En son olarak Haziran 2017’de Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi tarafından “Mimarlığa Adanmış Bir Yaşam” adlı bir kitap eşliğinde ona 96. yaş günü kutlaması yapılmıştı.

Aydın Boysan 60 yaşında yazarlığa başladı, Hürriyet gazetesinde köşe yazılarıyla başlayan Babıali serüveni onu çok okunan yazarlar mertebesine yükseltti. Aydın Ağabey bugün İş Bankası Kültür Yayınları’nın yıldız yazarları arasındadır.

Aydın Boysan’a en çok sorulan soru elbette alkollü içkiler arasında hangisini tercih ettiğidir. Her sorunun değişmeyen cevabı yine Aydın Boysan’ın nüktedanlığına denk düşer:

-Rakı nikâhlı karım, diğerleriyle kaçamak yaparım!

Aydın Boysan’ın son doğum gününde mimar dostlar bana da bir kürsü ikramında bulundular. Kısa bir iki anekdot aktardıktan sonra bir talebimi dile getirdim:

-Aydın Ağabeyden bir şey istiyorum. 100. Yaş Günü kutlama programı için burada bulunan bizlere söz vermeli. Bu sözün de gereklerini yerine getirmelidir!

Oturduğu yerden yüksek sesle “Veriyorum be Nazım” demişti. Şimdi görebiliyorum ki, o programa katkı yapamayacak. Bu şekilde ilk defa sözünü tutamayacak. Olsun, bizler Aydın Boysan’ın 100. Yaşını kutlamaktan geri durmayacağız.

Çünkü Aydın Boysan mimari eserleriyle, büyük bir kütüphane oluşturacak kadar çok kitaplarıyla, Türkiye’nin her yerinde kurulan sofralardaki sohbetlerde yaşamaya devam edecek.

O kadar çok yönlü iz bırakmış bir İstanbullu ki, bütün özelliklerini bir araya getirince ortaya onun toplamı ortaya çıkabilir:

Aydın Boysan Abidesi!