Menderes’teki toplu balık ölümleri, kuruyan zeytin ağaçları ve solunum yolu hastalıkları yaşayanlar… Son zamanlarda bunlarla gündemde gelen kentte, baş şüpheli jeotermal santrallar

Aydın’da büyük tehlike

HABER MERKEZİ

Toplu balık ölümleriyle gündeme gelen Menderes nehri, Aydın’daki çevre felaketinde gelinen son nokta olarak basında geniş yer bulduysa da tahribat çok daha büyük. Yüzlerce yıllık zeytin ağaçları kurudu, bölgeye has olan sarılob incirinin kalitesi düştü, küçükbaş hayvanlar öldü, halk arasında solunum yolu rahatsızlıkları ve kanser artış gösterdi. Bölge halkına göre sebep jeotermal. Birleşik Haziran Hareketi de bölgeye bir ziyaret gerçekleştirerek gelinen son durumu yerinde gözlemledi. Haziran Hareketi Merkez yürütme kurulu üyesi İlknur Başer ile Aydın Haziran Meclisi’nden Seyit Pak’ın gerçekleştirdiği ziyaret bölgedeki tahribatın boyutlarını bir kez daha gün yüzüne çıkardı.

17 santral faaliyette
Adeta bir jeotermal şehre dönen Aydın’da sadece Germencik ilçesinde 17 jeotermal enerji santralı faaliyet gösteriyor. Gür iş, Zorlu, Bereket, BM, Maren, Yeditepe gibi şirketlerin jeotermallerinin bulunduğu bölgede artık tarım yapmak neredeyse imkânsız.

Germencik, tıpkı Aydın’ın geneli gibi verimli tarım arazilerine sahip ancak şimdilerde ilçede şimdilerde ise zeytin ağaçları bile kurudu. Sebebinin hastalık olduğu söyleniyor ama halk bunu da araştırmış. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, İzmir Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü bölgede inceleme yaptı. Çıkan sonuca göre ise ağaca zarar veren hastalık değil.

aydin-da-buyuk-tehlike-469722-1.


Tarım biterse halk geçinemez
Köy halkı hakkını arayabilmek için bir de dernek kurmuş. Germencik Çevre ve Doğa Derneği (GERCED) ismiyle kurulan derneğin kurucu üyesi Halil Çetinkaya şunları söylüyor: “Jeotermalin atıklarını gündüzleri depoluyorlar, geçleri ise derelere, göllere, Menderese bırakıyorlar. Atıklar kuyularda göstermelik olarak toplanıyor. Aydın Belediyesi analiz yaptı ama sonuçları halka vermedi. Mahkeme kararıyla verebiliriz dedi. Alamadık. Uzmanlar şunu söylüyor, jeotermal sırasında çıkan kükürt dioksit oksijenle birleşince havada sülfürik asit oluşturuyor. Bu asit de 42 gün havada askıda kalabiliyor ve yağmurla da bitkilerin ve insanların üzerine yağıyor. Şu an burada kanser, astım, bronşit gibi hastalıklar patlamış durumda. Buna dair veriler de var elimizde. Buradan para kazanılırken kaybedilecek insan sağlığı hesaba katılmıyor. Burada dünyada hiçbir yerde yetişmeyen sarılob inciri yetişir. Bu incir Aydın’ın başka bölgesinde bile yetişmez sadece Germencik’te yetişir. Çok iyi bir aroması vardır. Zeytincilik yapılır. Bu zenginliği hızlıca kaybediyoruz. Burası verimli bir tarım şehriydi. Dünyada birinci sınıf tarım toprağında Aydın’dan başka hiçbir yerde jeotermal yok. Tarım biterse Aydın halkı geçinemez. Jeotermalden gelen enerji zenginlerde kalıyor.”

GERCED Yönetim Kurulu üyesi Ali Erol ise jeotermallerin ilkinin Kenan Evren tarafından yapıldığını ama son 5-6 yılda sayılarının hızlıca arttığını ifade ediyor. Aydın’ın yüzde 85’inin jeotermal sahası olarak belirlendiğini de sözlerine ekleyen Erol şöyle devam ediyor: “Bireysel mücadeleler başladı. Bireysel yürümeyeceğini fark edince de dernekleştik. 2 bine yakın üyemiz var. Sosyal medyadan da takip ediliyoruz. Bugüne kadar birçok dava açtık, köy köy dolaşarak insanları aydınlatmak için toplantılar yaptık. Mücadeleyi sürdüreceğiz.”

Gözlemlerini aktaran Haziran Hareketi Merkez Yürütme Kurulu üyesi İlknur Başer ise şöyle konuştu:

‘Durum çok vahim’
“Atıkların metrelerce derinlikten enerjinin çıkarıldığı yere geri gömülmesi lazım ama şirketler bunu yapmıyor ve yeryüzüne bırakıyor. Durum kelimenin tam anlamıyla facia. Halk çaresiz bırakılmış, kimse durumla ilgilenmiyor. Tarım arazileri göz göre göre yok ediliyor. Rant uğruna gereksiz enerji ile doğayı ve halkı karşısına alanlarla mücadele etmeye devam edeceğiz. Aydın halkının yanındayız. Birlikte nasıl bir süreç ilerleteceğimizi kararlaştırıp hemen işe koyulacağız ve doğamızı savunacağız. Mücadelemizi büyüteceğiz. Hayır’ı burada tamamlayacağız.”

Daha sonra Menderes Nehri’nde bir araya gelen yaşam savunucusu ve köylüler burada bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Yaşanan balık ölümlerini ve kirliliği protesto eden yurttaşlar, EKODOST ve yurttaşlar adına açıklamayı okuyan Bahattin Sürücü şu ifadeleri kullandı: “Kirlilik bu şekilde devam ederse, ülkemizin en önemli doğal alanlarından birinin geleceği büyük tehlikeye girer. Menderes’in kirli suyuyla ürünlerini sulamak zorunda kalan çiftçinin toprağı büyük tehlike altında. Bu sularla sulanan suyun ürünleri insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yapar. Başta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve Menderes’i kirleten illerin yerel yöneticilerini göreve davet ediyoruz.”