Böylelikle Sapere Aude bu türden 18. yüzyıl aktivizmi olarak bir motto özelliği kazanıyor. Yani bireyleri akıllarını kullanmaları konusunda bir aktivizme davet. Aydınlanma bir amaca hizmet eder, o amaç da akıldır, aklınızı kullanmaya cesaret edin diyor Kant.

Aydınlanma nedir?

DERYA GÜRSES TARBUCK | @DGTarbuck

18. yüzyılda düşünce tarihçilerinin anladığı ve anlattığı anlamı ile Enlightenment ya da Aufklarung yani Aydınlanma kelimesinin karşılığını bulmak zordur. 1784’te yayımlanan Kant’ın “Aydınlanma Nedir?” eseri de bir akımı anlatmaktan çok, orada bir felsefi duruş tavsiyesi olarak karsımıza çıkmaktadır. “Sapere Aude! (Bilmeye Cesaret Et!)” Kant’ın Aydınlanma sloganıdır. Aydınlanma Nedir makalesinin ana fikrini de bu oluşturuyor.

Rönesans veya Aydınlanma gibi terimler tarihçiler ve düşünürler tarafından sonradan adlandırılırlar, Kant kesinlikle yaşadığı çağı tanımlamaktan öte o döneme yönelik tavsiye veriyor, kaderini kendi kontrolüne al diyor bir bakıma:

“Şimdi acaba aydınlanmış bir çağda mı yaşıyoruz? sorusu sorulunca, yanıt şöyle olacaktır: Hayır, aydınlanmış bir çağda değil, fakat aydınlanmaya giden bir dönemde, bir aydınlanma döneminde yaşıyoruz.”

Kant bu makalede aklını kullanma meselesinin kişisel bir zorunluluk ve Aydınlanma savunuculuğu yapmanın da rasyonel bir seçim olduğunu ifade ediyor.

Dolayısıyla Kant’ın yapmaya çalıştığı şey bir tür aktivizm olarak nitelendirilebilir. Böylelikle Sapere Aude bu türden 18. yüzyıl aktivizmi olarak bir motto özelliği kazanıyor. Yani bireyleri akıllarını kullanmaları konusunda bir aktivizme davet. Aydınlanma bir amaca hizmet eder, o amaç da akıldır, aklınızı kullanmaya cesaret edin diyor Kant.

Aydınlanmanın aklın egemenliğini ilan etmesi konusundaki tarafını kendi çıkarımıza yönelik ve lehimize çevirmenin yolunun bu unsuru bilinçli olarak hayatımıza sokmamız olması gerektiğini ifade ediyor Kant.

Unmündigkeit yani ergin olmama durumu Aydınlanma çabasının önünde bir engel olarak durmaktadır, bakın Kant bu konuda ne diyor:

“Benim yerime düşünen bir kitabım, vicdanımın yerini tutan bir din adamım, perhizim ile ilgilenerek sağlığım için karar veren bir doktorum oldu mu, zahmete katlanmama hiç gerek kalmaz artık. Para harcayabildiğim sürece düşünüp düşünmemem de pek o kadar önemli değildir.”

Dolayısıyla, bilmeye cesaret etme sorumluluğu bireye aittir ve Aydınlanma hareketinin önemli bir parçasıdır ve bu yoldaki en önemli kriter özgürlüktür:

“Oysa aydınlanma için özgürlükten başka bir şey gerekmez ve bunun için gerekli olan özgürlük de özgürlüklerin en zararsız olanıdır”

Yöneticilerin bu durumda ileriyi gören ve özgürlüklere alan açan kişiler olmalarının gerekliliği üzerinden bir argüman üretir Kant:

“Bilimlerde ve sanatlarda özgürlüğe öncelik tanıyan bir devlet başkanının düşünme biçimi daha ileri bir yayılım gösterir ve kendi yasası açısından bile vatandaşlarının kendi akıllarını serbestçe ve herkese açık olarak kullanmasına izin vermesinde hiç bir tehlikenin bulunmadığını bilir”

Tam da bu noktada Kant bireysel aklın yanında toplumsal olarak da Aydınlanmanın mümkün olabileceğinden bahsetmektedir. Kamu alanında akıl kullanımı, ortak bir değerler bütünü ortaya çıkaracaktır. Kant bu durumda aklını kullanmanın toplumsal ve ahlaki bir sorumluluk olduğunun da altını çizmektedir.

Peki neden aklımızı kullanmalıyız?

Bu soruya Kant bireysel ve toplumsal ilerleme amacını hedef olarak koymaktadır. İlerleme fikri tam bir Aydınlanma fikridir ve tarihçiler tarafından çok çalışılmış ve tartışılmıştır. 18. yüzyılda ortaya çıkan bu fikir önceki dönemleri tanımlama konusunda ve Batı dışı coğrafyaları anlama konusunda pek de faydalı olarak kabul edilmez, sebebi de genellikle batının ilerleme meselesinde mihenk taşı olduğu Avrupa merkezci bir yanılsama yaratabildiğidir.

Bu tartışmalardan bağımsız olarak Kant ilerleme meselesinin tarihin itici gücü olduğunu ve aklın da bu yolculukta rehber olduğunu savunur. Bu hedef doğrultusunda da mottosu bellidir.

Sapere Aude!


Kaynak: Immanuel Kant,
Felsefe Yazıları Türkçesi: Nejat Bozkurt, Remzi Yayınları, 1984.