Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde TBMM’de kabul edilen anti demokratik ve Anayasa’ya aykırı düzenlemeler için muhalefet AYM’ye başvurularda bulundu. CHP 180 düzenlemenin 85’ini Yüksek Mahkeme’ye taşıdı. AYM, görüştüğü dosyaların çoğunu reddederken CHP’li Erkek, Yüksek Mahkeme’nin iktidarın baskısı altında olduğunu vurguladı.

AYM baskı altında

Hüseyin Şimşek

İktidardan gelen kanun tekliflerinin değiştirilmesi ya da reddedilmesi için Meclis’te gerekli çoğunluğu bulamayan muhalefetin umudu Anayasa Mahkemesi (AYM) oldu. CHP, 2018 yılında başlayan 27’nci Yasama Dönemi’nde bugüne kadar TBMM’de kabul edilen 109 kanun teklifinin 34’ünü, iptal edilmesi talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.

CHP aynı dönemde yayımlanan 65 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin de 45’i için Yüksek Mahkeme’nin kapısını çaldı. 6 da Kanun Hükmünde Kararname’yi yasalaştıran düzenleme bu dönemde AYM’ye taşındı. CHP, toplamda 180 düzenlemenin 85’inde yer alan 3 bin 621 madde için Anayasa’ya aykırılık başvurusunda bulundu. Yüksek Mahkeme, bu başvuruların tamamına yakınını reddetti.

27’nci dönemin ilk iki yasama yılında olduğu gibi 1 Ekim 2019’da başlayan ve geçen hafta son bulan üçüncü yasama yılında da muhalefet çok sayıda yasal düzenlemeyi AYM’ye taşıdı. CHP, son bir yılda AKP ve MHP’nin oylarıyla yasalaşan 32 kanun teklifinden sekizi, 10 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin ise tamamı için AYM’e iptal başvurusu yaptı. Kanun ve kararnamelerde Anayasa’nın çok sayıda maddesinin ihlal edildiğini savunan CHP’nin bu döneme ilişkin itirazları ise reddedildi.

56’dan itibaren 65’nci sıra sayısına kadar tüm Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri’ne itiraz eden CHP’nin AYM’ye taşıdığı kanun teklifleri arasında bekçilere silah yetkisi veren tekliften baroları bölen teklife kadar çok sayıda düzenleme de yer aldı.

CHP’nin 27’nci dönem üçüncü yasama yılında AYM’ye taşıdığı düzenlemelerden ilki Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı KHK’de Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi oldu. Değerli konut vergisinden İslami holdinglere “af”a kadar çok sayıda maddeye itiraz eden CHP, “Düzenleme, mali gücü olmayandan ödeyemeyeceği tutarlarda vergi alınmasına neden olmaktadır. 1990’lı yıllarda yurt dışında yaşayan yurttaşlardan çeşitli yöntemlerle yüksek gelir vaadi ile para toplayan ve daha sonra bu vatandaşların mağduriyetine neden olan şirketlerle ilgili de bir düzenleme yapılmıştır. Açılan davaların kanun yoluyla sonlandırılarak dava açan kişilerin talepleri hakkında karar verilmesinin önüne geçildiği itiraf edilmiştir. Yani adil yargılama hakkı göz göre göre ihlal edilmektedir” gerekçelerini sundu. AYM, bu başvuruyu gündemine almadı.

BEKÇİLERE İTİRAZ REDDEDİLDİ

CHP’nin hukukçu kadrosu, son süreçte kamuoyunun tepkisini çeken düzenlemeler için de AYM’nin yolunu tuttu. Bekçilere silah kullanma, üst arama, toplumsal olaylara müdahale gibi çok sayıda tartışmalı yetki veren Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi de AYM’ye taşındı. CHP’nin iptal gerekçeleri arasında, “Bekçilere tanınan geniş ve keyfiliğe açık yetkiler, devletin ahlak polisliği yapması ve bireylerin hayat tarzına müdahale etmesi riskini içermektedir” ifadeleri yer aldı. Bu başvuru, AYM tarafından reddedildi.

Koronavirüs salgını gerekçe gösterilerek adli mahkumların tahliyesine, siyasi mahkûmların ve düşünce suçluların ise cezaevinde kalmasına neden olan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi de AYM’ye taşınan düzenlemeler arasında yer aldı. CHP, yaklaşık 90 bin adli mahkûmun tahliyesine yol açan düzenlemenin infaz eşitliğine aykırı olduğunu ifade ederek iptalini istedi. Bu başvuru da reddedildi.

BAROLAR İÇİN DE AYM

CHP, 27’nci dönem üçüncü yasama yılının en çok tartışılan kanun teklifleri arasında yer alan Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi için de AYM’nin kapısını çaldı. Büyük kentlerde baroları bölen, Türkiye Barolar Birliği ile il barolarının delege sistemini değiştiren düzenleme, baro başkanlarının Ankara’ya yürümesine neden oldu. Önce Ankara’ya daha sonra da TBMM’ye alınmayan baro başkanları, günlerce adalet nöbeti tuttu, polis müdahalesine maruz kaldı ve bir kısım baro başkanı gözaltına alındı. CHP’nin başvurusunda baroları bölen düzenlemenin yargı bağımsızlığını tam anlamıyla yok edeceği vurgulandı. Yüksek Mahkeme, CHP’nin bu başvurusunu da reddetti.

Sosyal medyaya sansüre yol açacağı ifade edilen İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi de diğer tartışmalı teklifler gibi AYM’ye taşındı. Kişisel verilerin Türkiye’de depolanmasına, erişimin engellenmesi işlemlerinin kolaylaştırılmasına ve istenilen internet sitelerinin bant genişliğinin daraltılarak kapatılmasına olanak sağlayan teklif için henüz bir karar verilmedi.

ÜÇ KANUN DAHA

CHP, Bitlis’in Ahlat ilçesinde Cumhurbaşkanlığı’na ait bina inşasına da imkân tanıyan Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile birlikte Varlık Fonu’na borçlanma yetkisi veren Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni de son dönemde AYM’ye taşıdı. Doçentliğe ilişkin hususlarda yapılan düzenlemele nedeniyle Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi de AYM’nin önüne gelen düzenlemelerden oldu.

CHP Hukuk Politikaları’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, Anayasa’ya aykırılık başvurularının, AYM’nin vesayet altında olması nedeniyle reddedildiğini söyledi.

Tek adam rejiminde yasama organı ile yargı organının ağır baskı altında olduğunu ifade eden Erkek, “Sistemin sarsıntılarını yaşıyoruz. Kuvvetler ayrılığı tamamen yıkılmış durumda. Meclis’te Cumhur İttifakı’nın çoğunluğu katılımcı demokrasinin hiçbir ilkesine uymadan dayatmacı anlayışla saraydan gelen her teklifi yasalaştırıyor. Sarayın talimatıyla gelen her teklif, sağlıksız müzakerelerle geçiriliyor. Konuşmalar, tartışmalar, görüşmeler tamamen usulen yapılıyor. Böyle bir ortamda kaliteli bir yasama olmuyor. Üstelik vatandaşların ve sivil toplumun Anayasa’da güvence altına alınan hakları da tehdit ediliyor. Anayasa Mahkemesi de ağır baskı altında. Cesaretle karar veremiyor. Baroları bölen düzenlemeyle ilgili bile yürütmeyi durduramadı” dedi.

'LİYAKATLİ ATAMALAR YAPACAĞIZ'

Saray iktidarının yüksek yargıyı bir seçenek olmaktan çıkarmak istediğini ifade eden Erkek, BirGün’e yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Yargı, saray iktidarının baskısı altında. Memleket freni patlamış kamyon gibi uçuruma doğru sürükleniyor. Bağımsız ve tarafsız bir yargımız yok. AYM, hak ve özgürlüklerin güvencesi olamayacaksa biz ne yapacağız? Yüksek yargı atamaları gibi önemli atamalar, siyasi parti genel başkanları tarafından yapılmamalı. AKP Genel Başkanı, Hakimler ve Savcılar Kurulu eliyle dolaylı olarak yargıyı ele geçirmiştir. Özgür basına, muhalefete, toplumsal dinamiklere karşı sopa olarak kullanılıyor. Bu durumu tüm demokratlarla beraber ilk seçimde yeneceğiz. Devleti liyakatli insanları atayarak ayağa kaldıracağız ve sonrasında güçlendirilmiş parlamenter sistemi getireceğiz.”