Osmaniye’de okula götürdüğü cep telefonuna öğretmeni tarafından el konulan N.T, okuldan bir başka çocuğun erkek arkadaşı olması nedeniyle ailesinin aranması ve öğretmenleri tarafından kendisiyle dalga geçilmesi üzerine aynı gün intihar etti. Aile okul yöneticilerinin intihara yönlendirme, hakaret, duygusal şiddet gibi suçlardan yargılanmasını istedi, ama 9 yıllık hukuk mücadelesi sonuç vermedi. AYM ailenin iddialarını haklı bularak olayla ilgili ceza soruşturması yapılmasını istedi.

AYM, çocuklarının intiharından okul yönetimini sorumlu tutan aileyi haklı buldu

Osmaniye’de 2011 yılında o sırada 15 yaşında olan N.T, babasının il dışında annesinin de hasta olan kardeşinin tedavisi için hastanede olması sebebiyle öğrenim gördüğü liseye cep telefonuyla gitti. N.T.’nin cep telefonu öğretmen H.C.K. tarafından fark edilerek müdür yardımcısı N.S.’ye verildi.

Müdür yardımcısı N.S., N.T ile cep telefonuna mesajlar gönderdiği görülen öğrenci C.M.’yi okul idaresine çağırdı. Müdür yardımcıları N.S. ile S.G., öğrencilerin arasında duygusal ilişki olduğu gerekçesiyle velilerini aradı. C.M.’nin velisi ile konuşan S.G., iki öğrencinin duyacağı şekilde “Evlilik işi var. Düğün düğün” dedi.

Müdür Yardımcısı N.S. ise, N.T’nin annesi Saadet T. ile görüşerek okula gelmesini istedi. Hastanede olması nedeniyle okula gidemeyen Saadet T.'nin yerine, kardeşi (N.T’nin dayısı) okula çağırıldı. Derslerin bitmesinin ardından bir arkadaşı ile okuldan ayrılan N.T. yarım saat sonra inşaat halindeki bir binadan atlayarak intihar etti.

Okuldan birlikte çıkan ve N.T’yi en son gören arkadaşı M.G, N.T.’nin okul idaresine ailesinin aranmaması konusunda ‘yalvardığını’ bir erkek arkadaşı olduğu öğrenilirse annesinin kendisini binadan atacağını söylediğini anlattı.

SORUŞTURMA SONUÇSUZ KALDI

Olayla ilgili Düziçi Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada, N.T’nin düşmeye bağlı iç kanama sonucu yaşamını yitirdiği belirlendi. N.T’nin anne babası Eyüp ve Saadet T., 3 Ocak 2017’de “İntihara yönlendirme, hakaret, duygusal şiddet, koruma gözetim ve yardım yükümlülüğünün ihlali, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi, güveni kötüye kullanma, genel güvenliğin tehlikeye sokulması” suçlamaları ile okul idaresi, öğretmen H.C.K., öğrenci C.M. ve inşaat yetkilileri hakkında Başsavcılığa şikayette bulundu.

Aile şikayet dilekçesinde sınıf öğretmeni H.C.K.’nin N.T.’ye ait telefonu alarak sınıfın huzurunda mesajlarını okuduğunu, telefonu okul idaresine götürdüğünde mesajları müdür yardımcılarından S.G. ile birlikte okuyarak “Bunların evlenmesi gerek, düğün ne zaman” diyerek çocuklarıyla alay ettiğini, telefonu ailesi gelmeden vermeyeceklerini söyleyerek N.T.’yi tehdit ettiklerini iddia etti.

Bunun üzerine yürütülen soruşturmada şüpheliler suçlamaları reddetti, Başsavcılık yeterli delil bulunmadığı, şüphelilerin davranışları hatalı olsa da intihar ile nedensellik bağı olmadığı gerekçeleriyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.

Karara itiraz eden ailenin başvurusu Osmaniye 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından reddedildi. Aile Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

ANAYASA MAHKEMESİ OY BİRLİĞİYLE AİLEYİ HAKLI BULDU

Dosyayı inceleyen Yüksek Mahkeme, olayla ilgili Müdür Yardımcısı N.S.’nin kınama cezası aldığını tespit etti. Ailenin kızlarının kötü muameleye maruz kaldığı yönündeki iddialarının savunulabilir olduğunu oy birliğiyle belirledi. Bu yönde ceza soruşturması yürütülmediğinden olayın maddi yönünden bir kanaat oluşmadığını belirten yüksek mahkeme, dosyayı yeniden soruşturma yapmak üzere Düziçi Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi.

ANKA