Anayasa Mahkemesi, 119 kişinin hayatını kaybettiği hendek operasyonlarıyla ilgili yapılan başvuruda kararını verdi. Oy birliğiyle ‘hak ihlali olmadığına’ hükmeden AYM Genel Kurulu'nun kararında, “Güvenlik güçlerince ölümcül güç kullanılarak mukabele edilmesinin, silahlı ayaklanmayı bastırmak ve güvenlik güçleri ve diğer kişilerin yaşamları bakımından ortaya çıkan tehlikeyi bertaraf etmek için orantılı bir müdahale olduğu sonucuna varılmıştır” ifadeleri yer aldı.

AYM’den ‘hendek operasyonları’yla ilgili karar: İhlal yok, orantılı müdahale yapıldı

Anayasa Mahkemesi (AYM) Şırnak’ın Cizre ilçesinde 2015 yılının sonlarında başlayıp 2016’nın şubat ayında biten hendek operasyonlarında ölenlerin yakınlarının yaptığı 17 başvuruyu karara bağladı.

“Ölenlerin yaşam haklarının ihlal edildiği” gerekçesiyle yaptıkları başvuruyu oybirliğiyle reddeden Yüksek Mahkeme’nin değerlendirmesinde, “Somut başvuruya konu olayda, silahlı bir ayaklanma kapsamında ağır silahlar kullanılarak gerçekleştirilen kesintisiz ve öngörülemez nitelikteki ölümcül terör saldırılarına karşı güvenlik güçlerince ölümcül güç kullanılarak mukabele edilmesinin, silahlı ayaklanmayı bastırmak ve güvenlik güçleri ve diğer kişilerin yaşamları bakımından ortaya çıkan tehlikeyi bertaraf etmek için orantılı bir müdahale olduğu sonucuna varılmıştır” ifadeleri yer aldı.

AYM, sağlık yardımı sağlanmamasından dolayı yaşamı koruma yükümlülüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın ‘açıkça dayanaktan yoksun olması’ nedeniyle dayanaktan yoksun olduğuna; kötü muamele yasağı, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile din ve vicdan özgürlüğünün ihlal edildiğine yönelik iddianın ise ‘başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle’ kabul edilemez olduğuna hükmetti.

“YAŞAM HAKKININ İHLAL EDİLMEDİĞİNE…”

‘Yaşam hakkının usul yükümlülüğü bakımından ihlal edilmediğinin’ belirtildiği kararda şu satırlar yer aldı:

“Sağlık yardımı sağlanmamasından dolayı yaşamı koruma yükümlülüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna, yaşam hakkının öldürmeme yükümlülüğü bakımından ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, yaşam hakkının usul boyutu bakımından ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, başvurucular Mehmet Tunç, Asya Yüksel, Serdar Özbek, Yasemin Çıkmaz, Ahmet Tunç, Esmer Tunç, Zeynep Tunç, Barış Tunç, Çiğdem Tunç, Evin Tunç, Serhat Tunç, Abdulkerim Özbek, Buşra Özbek ile Abdullah Çıkmaz’ın kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna, başvurucular Ahmet Tunç, Esmer Tunç, Zeynep Tunç, Barış Tunç, Çiğdem Tunç, Evin Tunç ve Serhat Tunç, Abdulkerim Özbek, Buşra Özbek ile Abdullah Çıkmaz’ın bireysel başvuru haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna, başvurucular Ahmet Tunç, Esmer Tunç, Zeynep Tunç, Barış Tunç, Çiğdem Tunç, Evin Tunç, Serhat Tunç, Abdulkerim Özbek, Buşra Özbek ile Abdullah Çıkmaz’ın kötü muamele yasağı, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile din ve vicdan özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddialarının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna, Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının maddi boyutunun ihlal edilmediğine, Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edilmediğine, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına gönderilmesine 5/7/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”