Anayasa Mahkemesi, CHP Grup Başkanvekilleri Özgür Özel, Engin Altay ve TBMM Başkanvekili Levent Gök ile 130 milletvekilinin başvurusu sonucunda YÖK’ün yetkilerini sınırlandırdı. YÖK’ün akademisyenlere yönelik disiplin cezalarının kapsamını genişletmesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna hükmeden yüksek mahkeme, YÖK Başkanı’na öğretim elemanları hakkında soruşturma yetkisi tanıyan kuralın bilimsel özerkliği zayıflattığını belirtti. Öğretim elemanlarının, memurlar ile bütünüyle aynı kurallara […]

AYM’den YÖK Başkanı’na yetki sınırlaması: ‘Yetkileri bilimsel özerkliği zayıflatıyor’

Anayasa Mahkemesi, CHP Grup Başkanvekilleri Özgür Özel, Engin Altay ve TBMM Başkanvekili Levent Gök ile 130 milletvekilinin başvurusu sonucunda YÖK’ün yetkilerini sınırlandırdı.

YÖK’ün akademisyenlere yönelik disiplin cezalarının kapsamını genişletmesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna hükmeden yüksek mahkeme, YÖK Başkanı’na öğretim elemanları hakkında soruşturma yetkisi tanıyan kuralın bilimsel özerkliği zayıflattığını belirtti.

Öğretim elemanlarının, memurlar ile bütünüyle aynı kurallara tabi olması da Anayasa’ya aykırı bulundu. 

YÖK’ÜN DENETİM YETKİSİNİ AŞIYOR

Yükseköğretimde disiplin hükümlerini düzenleyen maddelerin bir bölümünün “Anayasa’ya aykırı” olduğu gerekçesiyle iptali istendi. YÖK Başkanı’nın, öğretim elemanları hakkında soruşturma açma yetkisi ile “Disiplin amiri” konumuna getirildiği itirazını değerlendiren AYM, kuralın bilimsel özerkliği zayıflattığını vurguladı. Başkana verilen yetkinin YÖK’ün denetim yetkisini aştığını değerlendiren AYM, kuralı Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etti. Kararda ayrıca, iptal edilen kuralın YÖK’ün üniversiteler üzerinde hiyerarşik bir güce sahip olmasına yol açtığı vurgulandı.

BASKIYA YOL AÇIYOR

Aylıktan veya ücretten kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme, üniversite öğretim mesleğinden ve kamu görevinden çıkarma cezalarını gerektiren fiillerle ilgili olarak YÖK Başkanı’na doğrudan soruşturma açma yetkisi tanıyan kuralın akademik personel üzerinde baskı oluşmasına yol açtığı da karara kaydedildi.

AYM, akademisyenleri 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun disiplin hükümleri ile sınırlandıran değişikliğin Anayasa’ya uygun olmadığını da belirledi. Üniversitenin, “Bilimsel çalışmaların yapıldığı ve bilimin öğretildiği kurum olarak nitelendirilip bilimsel ve idari özerkliğe sahip” kurumlar olduğuna dikkati çeken yüksek mahkeme,  akademisyenlerin diğer kamu görevlilerine nazaran daha güvenli koşullarda çalışması gerektiğini vurguladı. Öğretim elemanının bilimsel faaliyet alanına ilişkin basın aracılığıyla kamuoyuna açıklamada bulunmasının disiplin yaptırımına bağlanamayacağı anlatıldı.

Öğretim elemanları hakkında kılık ve kıyafet ile çalışma saatleri ve biçiminin belirlenmesi konusunda memurlar için öngörülen düzenlemelerin uygulanmasının da Anayasa’ya uygun olmadığı belirtildi.

ÇOCUK İŞÇİLİĞE VİZE

Anayasa Mahkemesi, MEB’in 15 olan çıraklığa başlama yaşını 13’e indirmesine yapılan itirazı ise reddetti. Yüksek mahkeme, haftada en az dört gün mesleki eğitim merkezlerinde çalıştırılan çocukların eğitim hakkının ihlal edilmediğine, öğrenci statüsündeki çırak adaylarının işçi olarak nitelendirilemeyeceğine hükmetti.

VİCDANA UYGUN DEĞİL

AYM’nin yükseköğretimde disiplin hükümlerini düzenleyen maddelerin iptal etmesinin olumlu olduğunu bildiren Eğitim Sen Yükseköğretim Sekreteri Özgür Bozdoğan, çıraklığa başlama yaşı ile ilgili alınan kararın ise kabul edilemez olduğunu söyledi. MEB tarafından yapılan düzenlemeler ile çıraklık eğitimine yönelik fiilen kaldırılan yaş sınırının karar ile hukuken de kaldırıldığını ifade eden Bozdoğan, şunları söyledi.

Eğitim Sen Yükseköğretim Sekreteri Özgür Bozdoğan

“Mesleki eğitim merkezinde haftada sadece bir gün yapılan yüz yüze eğitim ve fark derslerinin verilmesi ile çıraklara lise diplomasının verilecek olması,  çırakların işçi olarak değil de öğrenci olarak kabul edilmesine neden oldu.  Haftada en az dört gün çalışan bu çocukların işçi olmak yerine, nasıl oluyorsa öğrenci olduğuna karar verildi. Ortaokul mezunu olmayı çıraklığa başlamanın koşullarından biri olarak kabul eden madde, Anayasa’ya uygun bulundu. Bu madde Anayasa’ya uygun bulunsa da uluslararası sözleşmeler ve bizlerin vicdanına uygun değildir.”