Hilafet devleti kurmayı planlayan Hizb-ut Tahrir örgütünün “Türkiye sözcüsü”nün başvurusunu değerlendiren AYM, Yargıtay kararlarına rağmen örgütün silahlı terör örgütü olduğuna ikna olmadı

AYM ikna olmadı

Hüseyin Şimşek / huseyinsimsek@birgun.net / @simsekhuseyinn

1953 yılında Müslüman Kardeşler örgütünden ayrılan bir grubun “hilafet devletini yeniden kurmak” amacıyla kurduğu Hizb-ut Tahrir örgütünün sözde “Türkiye vilayeti sözcüsü” Yılmaz Çelik’in Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı “yeniden yargılanma” başvurusu sonuçlandı.

AYM, Ürdün, Suriye, Lübnan, Sudan, Kuveyt, Malezya, Özbekistan ve Türkiye’de faaliyet gösteren, cumhuriyet rejiminin dış güçler tarafından hilafetin yıkılması için kurulduğunu savunan örgütün yöneticisinin başvurusunu kabul etti. Yüksek Mahkeme, oy çokluğu ile aldığı kararda, iki ayrı Yargıtay kararına rağmen, örgütün “silahlı terör örgütü” olduğuna ve Çelik’in de örgüt üyesi olduğuna ilişkin yerel mahkeme kararlarının “yeterince incelenmeden” alındığını iddia etti.

“Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti Sözcüsü” olduğu iddia edilen Çelik, 2008 yılında örgüt üyeliği ve propagandası suçundan yargılanmaya başlandı. Çelik’in evine yapılan operasyonda, “Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti, hilafetin yıkılışının 87’nci yıl dönümünde tüm Müslümanları yeniden Raşidi hilafeti kurmaya davet eder” başlıklı bildiri ile “Hilafet nasıl yıkıldı, Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti” isimli DVD bulundu. Savcılık tarafından yapılan incelemede, “Örgütün, hilafeti yeniden kurmak için fikri ve siyasi çalışma içinde” olduğu ifade edildi.

Yargıtay ‘silahlı örgüt’ dedi

Ankara’da Uluslararası Hilafet Konferansı da düzenleyen örgüt hakkında Yargıtay 9’uncu ve 16’ncı Daireleri tarafından “silahlı terör örgütü” tespiti yapıldı. Bu tespit sonucunda örgüt üyesi olduğu belirtilen kişiler, bu suçlama ile yargılandı.

İki ayrı hapis cezası

Örgütün yöneticisi ve üyesi olduğunu, örgüt adına bildiri hazırladığını kabul eden Çelik, yerel mahkemelerde yapılan yargılamalarda örgütün silahlı bir örgüt olmadığını savundu. Amacının ise İslam coğrafyasında hilafetin tekrar tesisini sağlamak olduğunu belirtti. Çelik’e iki ayrı mahkeme tarafından örgüt üyeliğinden ve örgüt adına propaganda yapmaktan hapis cezaları verildi.

Konuyu 2014 yılında Anayasa Mahkemesi’ne taşıyan Çelik, adil yargılama hakkının ihlal edildiğini, örgüt silahlı bir örgüt olmadığı için bu kapsamda yargılanamayacağını savundu. Ancak Yargıtay kararında, örgüte geçmiş yıllarda yapılan operasyonlarda birden fazla ağır silah ele geçirildiği bildirildi. Emniyet Genel Müdürlüğü’nden de örgütün silahlı terör örgütü kapsamında değerlendirebileceğine ilişkin belgeler Yüksek Mahkeme’ye iletildi.

Çelik’in başvurusunu görüşen AYM Genel Kurulu, oy çokluğu ile aldığı kararla “gerekçeli karar hakkı”nın ve “adil yargılanma hakkının” ihlal edildiğine hükmetti. Kararda, “Mahkemelerin kararının temelsiz olduğu, hukuki görüşlerin makul ölçüde değerlendirilmediği, yargılama sonucunu değiştirebilecek iddiaların dikkate alınmadığı” öne sürüldü.

‘Şiddet olmadan devleti yıkamaz’

14 üyenin “kabul” oyuna karşı üç üyenin katılmadığı kararın karşı oy gerekçelerinde, “Yargıtay kararlarının sabit olduğu, silahlı terör örgütü olmadığı iddialarının dayanaktan yoksun olduğu, örgütün devleti yıkmak isteyen bir örgüt olduğu” belirtildi. AYM’nin karşı oy kullanan üyeleri ayrıca, “Örgüt, devleti cebir ve şiddet kullanmadan yıkamaz” değerlendirmesine yer verdi.