AYM, Soma maden katliamında hayatını kaybedenlerin yakınlarının yaptığı “yaşam hakkı ihlali” başvurusunu iç hukuk yolları tükenmediği gerekçesiyle reddetti

AYM'nin Soma maden katliamı kararı

BİRGÜN/ANKARA

Anayasa Mahkemesi (AYM), Soma maden katliamında yakınlarını kaybeden 11 kişinin başvurusunu, iç hukuk yollarının tüketilmediği gerekçesiyle reddetti.

13 Mayıs 2014’te Manisa’nın Soma ilçesinde Türkiye Kömür İşletmeleri Ege Linyitleri İşletmesi Müdürlüğü’ne ruhsatlı olup Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından işletilen maden ocağında meydana gelen katliamda 301 madenci hayatını kaybetti. Soma Cumhuriyet Başsavcılığı bir soruşturma başlattı. Katliam sonrasında, başlatılan adli soruşturmada, haklarında, ‘Olası kastla öldürme’, ‘Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma’, ‘Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama’ suçlarından 301 kez, 2 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan toplam 51 sanık, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandı.

Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’a 15 yıl, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Ramazan Doğru’ya 22 yıl 6 ay, İşletme Müdür Yardımcısı İsmail Adalı’ya 22 yıl 6 ay, İşletme Müdürü Akın Çelik’e 18 yıl 9 ay, maden mühendisi Ertan Ersoy 18 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Bunun yanı sıra Can Gürkan, 3 yıl süreyle maden faaliyetlerinde bulunmaktan men edildi. Ayrıca tutuksuz sanıklardan emniyet teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik’e 11 yıl 8 ay, maden mühendisleri Yasin Kurnaz ve Hilmi Kazık’a 10 yıl 10’ar ay, yönetim Kurulu üyesi Haluk Sevinç, çalışanlardan Hilmi Karakoç, Mehmet Eres, Hüseyin Alkan, Fuat Ünal Aydın’a 8 yıl 4’er ay ve Murat Bodur’a 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Aralarında Alp Gürkan’ın da bulunduğu 37 kişi ise beraat etti. Ancak yüksek yargıdaki süreçler henüz tamamlanmadı.

İÇ HUKUK YOLLARI TÜKETİLMEDİ

AYM’ye başvuran 11 kişi, yakınlarının ölümüyle sonuçlanan olay hakkında yürütülen ceza soruşturmasının etkisizliğini ifade ederek, TKİ’nin ve MİGEM’in de kusurlarının bulunduğunu buna rağmen şüphelilerin ifadesi alınmadan kovuşturmasızlık kararı verildiğini belirtti. Başvurucular, Anayasa’nın 17'nci maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının ihlal edildiğini ifade etti.

AYM kararında, “Ölüm olayına ilişkin bazı şüpheliler hakkında düzenlenen iddianamenin kabulüyle başlayan yargılama süreci devam etmekte olup bu davada yapılan araştırma sonucunda olayda sorumlulukları bulunan kişiler tespit edilerek haklarında kamu davasının açılması her zaman mümkündür” denildi. Yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiği iddiası başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle reddedildi.