Zeynep Altıok Akatlı Ortak acıların yasını birlikte tutmak için geçmişten bugüne yaşadığımız coğrafyanın geçirdiği travmaları anlamak gerekli. Bu paylaşma iyileşmedir. Ankara Çubuk’ta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na saldıran zihniyet; Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta devredeydi. Uğur Mumcu’yu, Ahmet Taner Kışlalı’yı Ümit Kaftancıoğlu’nu ve nice aydını katleden de bu zihniyetti. Tüm bu acıların adaletsizliği, eyleme geçenleri haklı gösteren […]

Aynı zihniyet devredeydi

Ortak acıların yasını birlikte tutmak için geçmişten bugüne yaşadığımız coğrafyanın geçirdiği travmaları anlamak gerekli. Bu paylaşma iyileşmedir. Ankara Çubuk’ta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na saldıran zihniyet; Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta devredeydi. Uğur Mumcu’yu, Ahmet Taner Kışlalı’yı Ümit Kaftancıoğlu’nu ve nice aydını katleden de bu zihniyetti. Tüm bu acıların adaletsizliği, eyleme geçenleri haklı gösteren devlet yetkilileri ve cezasızlık linç kültürünü yerleştirip meşru hale getiriyor. 26 yıl önce Sivas’ta da “yakın” çığlıkları vardı.

Orada saldıran yobazlara 8 saat müdahale edilmedi. Önceki gün 452 kişilik kolluk güçleri de izleyen konumundaydı. Sivas’ta yaşanan katliama “olay” diyenler bugün linç girişimine “protesto” diyor. 8 Mart’ta kadınlara plastik mermilerle orantısız güçle müdahale edenler, havaalanı işçilerini, Cumartesi Anneleri’ni, daha yeni Gebze’de tutuklu çocuklarının sağlığından endişe eden anneleri, Gezi’de hak talep edenleri gazla püskürtenler bu saldırının ardından “cenaze evine gaz sıkamazdık” dediler.

Sivas Katliamı sırasında iktidarda olan DYP-SHP koalisyonunun Başbakanı Tansu Çiller, skandal bir açıklamaya imza atarak, “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir” demişti.

Cenaze evine gaz sıkmamak için cenaze evinin taşlanmasına, ateşe verilmesine seyirci kalmak nasıl bir mantıktır biliyor musunuz? O mantık saldırganlara zarar gelmediği için şükreden mantıktır.

Bugün yaşadığımız sıradan bir protesto değildir. Ama Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Protesto Anayasa koruması altındadır” diyor. Oysa örneğin Küçükçekmece’de 5 yaşındaki bir çocuğun cinsel istismarını protesto etmek anayasal koruma altında değil, her nedense. Çocuk istismarı araştırma komisyonu kurulmasını reddeden aklın söylediği ile yaptığı arasındaki uçurum, dünden gelen gelenektir. Bugünün gerçeğidir.

Bugün Kemal Kılıçdaroğlu’nu ihmalle, tahrikle suçlayan o akıl, 26 yıl önce Sivas’ta da Aziz Nesin’i suçlamıştı. Dönemin İçişleri Bakanı DYP’li Mehmet Gazioğlu da aynı zihniyeti sergileyerek, katliamdan dolayı Aziz Nesin’i suçlamıştı. Gazioğlu, “Aziz Nesin’in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir.” demişti. Bugün Hulusi Akar saldırganlara, “Değerli kardeşlerim siz mesajınızı verdiniz” diyerek, değer atfediyor verilen mesajı meşru kılıyor o mesaj kandır insan yakmaktır. Bunu haklı buluyor, destekliyor. O gün Sivas’ta “yatıştırıcı” rol üstlenen dönemin Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu, henüz otel ateşe verilmemişken, saldırgan kitleyi ruhlarına Fatiha okumaya davet etmiş, “Gazanız mübarek olsun” demişti.

Sivas Katliamı sanıklarının zaman aşımıyla özgürleşmesini “hayırlı olsun” diyerek kutsayan tek adamın rejiminde elbette saldırgan serbest kalacak ve devlet korumasında olacaktır. Hatta Abdi İpekçi’nin katiline TV sunuculuğu önerildiği gibi pek yakında kariyer basamaklarında yerini alacaktır.

Tüm bunlar kindar ve dindar nesil yerleştirmek isteyen Cumhuriyet karşıtı gerici zihnin eylemleridir. İktidarın halkı nefret söylemiyle ayrıştırdığı, hedef göstererek şiddete zemin yarattığı dilin eseridir. Katillerin korunduğu, teşvik edildiği, ödüllendirildiği, cezasızlığın yerleştiği ve can almanın şiddetin hak olduğu düzenin eseridir.

Biz bu nefret ve linç kültürünün karşısında birleştirici güç olarak hoşgörüyü, sevgiyi bir arada yaşama kültürünü savunuyoruz. Suçlunun dahi şiddet görmediği, adalete teslim edildiği, intikam içermeyen bir düzen vaat ediyoruz

İyilik, eşitlik, vicdan ve adalet getirmeye talibiz.

Cehaletin linç barbarlığıyla mücadeleyi karşılık vererek değil, sağduyuyla sürdüreceğiz. O nedenle acılarımızı paylaşarak iyileşiyoruz. Şehitlerine saygı göstermeyen o cenazeyi yeni bir acıya alet etmek uğruna yerde bırakan, o ailenin acısını dağlayıp katmerleyerek insanları korkuyla çevreleyen vahşilik birilerine geçici bir şöhret sağlasa da aslolan yürektir.

Unutulmasın. İyilik bulaşıcıdır.