Aynılar aynı yere!
Eğitimde Eşitsizliğin Azaltılması Projesi, öğrenciler arasındaki sosyal sınıf farkının eşitsizliğe doğrudan etkisini ortaya koydu. Ülkenin sosyal kapsayıcılıkta 78 ülke arasında 59’uncu olduğu belirtilen raporda, “Farklı sosyoekonomik koşullardan gelen öğrencilerin aynı okullarda eğitim alma olasılığı düşük” denildi.
Mustafa BİLDİRCİN
Eğitimde Eşitsizliğin Azaltılması Projesi’nin (ARISE) Türkiye politika notu raporu yayımlandı. Türkiye’deki ayağı Eğitim Reform Girişimi’nce yürütülen projenin sonuçları, eğitime erişimdeki adaletsizliği bir kez daha gözler önüne serdi.
Raporda, Akademik başarıda bölgesel farklılıklar, çocuk işçiliği ve başarıyı etkileyen okul içi etkenler, Türkiye’nin eğitimdeki temel sorunları arasında sıralandı.
BÖLGESEL FARKLILIKLAR
Raporda, TIMSS ve PISA ile MEB’in Akademik Başarıların İzlenmesi-Değerlendirmesi araştırmalarının sonuçlarının Türkiye’deki coğrafi bölgeler arasındaki farklılıkları ortaya koyduğu belirtildi. Sekizinci sınıf TIMSS 2019 matematik testinde, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin 461 puanla sonuncu, Doğu Marmara Bölgesi’nin ise 511 puanla birinci gelmesi, coğrafi farklılığa örnek gösterildi. Tüm akademik alanlarda temel seviye ve altında performans gösteren öğrencilerin sırasıyla en çok Güneydoğu Anadolu, Ortadoğu Anadolu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerinde bulunduğu vurgulandı. Öğrenci başarısının düşük olduğu coğrafi bölgelerde öğretmenlerin çok sık değiştiği de raporda dikkati çeken unsurlar arasında yer aldı.
“SOSYAL SINIF” ETKİSİ
Öğrencilerin başarısını etkileyen okul için etkenlere de raporda değinildi. Buna göre, “Sosyal kapsayıcılık” puanı yüzde 67 olan Türkiye, bu ölçekte PISA’ya katılan 78 ülke arasında 59’uncu sırada yer aldı. Sosyal kapsayıcılık puanının düşüklüğü, farklı sosyoekonomik arka plandan gelen öğrencilerin aynı okullarda eğitim alma olasılığının düşük olduğuna işaret etti. Raporda, konuya ilişkin şu değerlendirme yapıldı: “Okulların kendi içindeki ESCS (ekonomik, sosyal ve kültürel statü) çeşitliliğini gösteren PISA ölçeği de okullar arasındaki gruplaşmayı ortaya sermektedir. Türkiye’nin bu ölçekteki puanı 0,94’tür. Bu da öğrencilerin sosyoekonomik arka planlarına göre gruplanmış olduklarını göstermektedir. Merkezi sınavlardaki rekabet de mevcut olan okul gruplaşmalarını sürdürmekte ve belirginleştirmektedir.”
EĞİTİMDEN KOPUŞ
Raporda, çocuk işçiliğinin Türkiye’deki önemli sorunlar arasında yer aldığı belirtildi. TÜİK’in 2020 anketine göre, 5-17 yaş arasında çalışan çocuk sayısının 720 bin olduğu vurgulanarak, şunlar kaydedildi: “Bu sayı yalnızca evin dışında çalışan çocukları yansıtmakta; evde temizlik, çocuk bakımı ve diğer ev işlerine yardım eden çocukları kapsamamaktadır. Ayrıca bu ankete Türkiye’de çalışan Suriyeli çocuklar dahil edilmemiştir. 2020 senesinde Okula Dönüş Kampanyası (Back-to-School) kapsamında velilerle yapılan anketlerde, Suriyeli velilerin yüzde 26’sı çocuklarının okula devam edememesinin başlıca sebebinin maddi engeller olduğunu, yüzde 16’sı da çocuklarının çalıştığını ve bu yüzden okula gitmediğini ifade etmiştir. Türkiye’de ne eğitimde ne de istihdamda olan gençlerin oranı, özellikle genç kadınlar için, OECD ortalamasının üzerinded