Suriyeli Vail Es Suud’un ayrımcılığa maruz kaldığı için intihar ettiğine dair iddia, sığınmacıların sorunlarını gündeme getirdi. Suriyelilerden “Ayrımcılık yaşayan çocuğum kâbus görüyor” diyen de var, “Çocuğumu parka götürmeye korkuyorum” ifadesini kullanan da.

Ayrımcılık her yerde

MERAL DANYILDIZ

Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde yaşayan 9 yaşındaki Suriyeli Vail El Suud isimli çocuğun ayrımcılığa maruz kaldığı için intihar ettiği yönündeki iddialar, Suriyelilerin yaşadığı zorlukları da gündeme getirdi. En az 3 milyon Suriyelinin yaşadığı ülkede, göçmen yurttaşların neler yaşadığını öğrenebilmek adına Küçükçekmece’de iki ailenin evine ve iş yerlerine konuk olduk. İlk olarak İkitelli’de Fatıma ve kızı Leyla ile buluşuyoruz. Konuştuğumuz kişiler yaşadıkları ayrımcılığın artmasından endişe duydukları için soy isimlerinin verilmesini ve fotoğraf çekmemizi istemiyor.

ÇOCUĞUM SÜREKLİ KABUSLAR GÖRÜYOR

Fatıma, oğlunun okulda sistematik olarak hırpalandığından ve bundan dolayı sürekli kâbuslar gördüğünden bahsediyor. En çok üzüldüğü noktanın okul olduğuna vurgu yapan Fatıma, “Çocuklarım sürekli eve gelip yaşadıklarını anlatıyor. Geçen gün oğlum 14 kişinin üstüne geldiğini söyledi, 6. ve 7. sınıflar gelmiş. Söylediğine göre yemeğini çalıyorlar, suyunu çalıyorlar. Suyunu ekmeğini devlet veriyormuş çocuğumun, öyle söylüyorlarmış. Çocuklar saldırdıktan sonra oğlum iki gece boyunca çok korktu. Beni geceleri sürekli uyandırdı, kâbuslar görüyor. Geçen gün gelip, ‘Anne bizim ne farkımız var?’ diye sordu. Benim en çok üzüldüğüm, yaralandığım nokta okul. Fakat her yerde aynı” diyor.

Oturduğu mahallede de türlü ayrımcılığa maruz kaldıklarını ifade eden Fatıma, son yıllarda Suriyelilere karşı olan nefretin daha çok arttığını kaydediyor. Fatıma, sözlerini şu ifadelerle noktalıyor: “Bazı Suriyeliler Türkçe bilmediği için hastanelere gidip yardımcı oluyorum. Sürekli küfür duyuyorum. İyi ki sadece ben üzülüyorum, diğerleri zaten ne dediğini anlamıyor. Sürekli içime atıyorum. İlk geldiğimde durum böyle değildi. Şimdi çok daha fazla. Pazar günü kendi komşumla tartıştım. Çocuğum kapılarının önünden geçiyordu, 12 yaşındaki oğlum için ‘Buradan neden geçiyor?’ dedi. Orada duruyor olmasına sinirlendi.”

Fatıma’nın 17 yaşındaki kızı Leyla ise bir sorumuza cevaben, “O kadar çok şeye maruz kalıyoruz ki hangi birini anlatayım?” diyor ve ekliyor:“Genelde mahallede ‘Savaş bitti zaten, gidin’ diyorlar. Sürekli susuyorum. Diyebilecek tek şeyim kendilerini benim yerime koymaları.”

İYİ TÜRKÇE BİLDİĞİMİZDEN DAHA AZ ETKİLENİYORUZ

Daha sonra Ahmet ve Meryem çiftiyle görüşüyoruz. Ahmet, iyi Türkçe bildiğinden dolayı Suriyeli olduklarının anlaşılmadığını ve bundan dolayı daha az etkilendiklerini aktarıyor: “Ben buraya yedi sene önce geldim. Savaştan önce bir yere girdiğimizde saygı, hürmet vardı. Bizler çoğalmaya başladıkça tepkiler arttı, huzursuz olmaya başladı insanlar. Her halkın iyi veya kötüsü var. Suriyeli biri bir kötülük yaptığında bu olay bizlere de sıçrıyor. Biz diğer arkadaşlarımız kadar fazla ayrımcılığa maruz kalmıyoruz çünkü Türkçeyi biraz daha iyi biliyoruz. Suriyeli olduğumuzu anlamıyorlar. O yüzden biraz rahat ediyoruz.”

ÇOCUĞUMU PARKA GÖTÜRMEYE KORKUYORUM

Meryem ise ayrımcılıkların daha çok hastanelerde yaşandığını dile getiriyor. Çocuğunu parka çıkarmaya bile korktuğunun altını çizen Meryem, yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Ayrımcılıkları daha çok hastanelerde yaşıyorum. Çocuğuma hamileyken sağlık ocaklarında çok sıkıntı yaşadım. Diğer kızım hasta oluyordu, götürüyordum, hamile olduğum için sağlık ocağında öncelik veriliyordu. Tabelada ismim çıkınca biri çıkıp ‘Sen Suriyelisin diye öncelik tanınıyor’ dedi. Bana neden öncelik tanınsın ki? Ben zaten hamile olmadığım zaman aynı sırayı bekliyorum.”

Yolda yürürken bile sürekli çevresini kontrol ettiğinin altını çizen Meryem, sözlerini “Geçen gün karşı komşum beni kahve içmeye çağırdı. Bana diyor ki, ‘Size aylık çıkıyormuş. Kiranızı devlet ödüyormuş.’ Eğer devlet ödüyorsa benim yaşlı annem bile neden çalışsın? İnsanlar hakaret etmeye başladı” ifadeleriyle noktalıyor.