Ayrımcılık, MHP ve sol

Büyük ve kırmızı yazılmış MHP harflerini gördüğünüzde önce zihninizde bir parti, sonra bu parti hakkındaki bilginiz belirir. Bilginiz olumlu yargıda bulunmanıza yol açacak cinsten olsa bile MHP denince aklınıza ilk gelen bu partini Türk milliyetçisi, gelenekçi ve otoriter olduğu yönünde olur. Haliyle politik tutumunu belirleyen temel unsurların da bunlar olduğunu düşünürsünüz. Eğer MHP hakkındaki yargınız olumlu değil de istikrarsız ve tutarsız davranışlarının nedeninin politik tutumunu belirleyen bu unsurlara bağlarsınız yargınız sizi yanıltmış sayılmazsınız. Çünkü MHP hakkındaki yargı, ne ön ne kalıp yargıdır; o hakkındaki düşüncenizi her daim eylemleriyle doğrulayan ve bu özelliği ile olaylar karşısındaki tutumu kolay kestirilebilen bir partidir. Bir tepki hareketi olduğu için neye nasıl tepki vereceğini bilir, hakkında diğer partilerden farklı olarak yanılma payı daha az, kesinliğe yakın yargı oluşturabilirsiniz. O nedenle bu partinin sözüne pek bakılmaz.

MHP’nin, genelleme yapacak olursak Türk milliyetçilerinin sığınmacılar konusundaki tutumunu, bize sundukları sağlam yargılarımızla yanılma payı olmadan analiz edebiliriz: MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, eski arkadaşı ve fikirdaşı Ümit Özdağ'ın sığınmacılarla ilgili çıkışını "Türkiye’de bulunan yabancılarla ilgili duygusal tonu ağırlıklı, tepkisel yönü baskın, provokasyon dozajı yüksek, gerçek dışı iddialar, çarpıtılmış kirli malumatlar" olarak değerlendirdi. Bahçeli, 10 Nisan 2022 tarihi grup konuşmasında "Yabancı düşmanlığını ve ırkçılığı teşvik eden boyunduruk altındaki çevrelerin söz, yazı, açıklama ve şedit tuzaklarına da azami derecede uyanık olmak şarttır." diyerek partililerini uyarırken(!) Suriyeli sığınmacıların misafir olduğunu belirtip "Türk milliyetçiliği ırkçılığı kesin bir dille reddeder. Türk milliyetçiliği yabancı düşmanlığını amasız, fakatsız telin edip elinin tersiyle iter." dedi.

Suriyeli ve diğer sığınmacılarla ilgili olarak MHP genel başkanının şiirsel söylevinin partisine ait görüşü yansıtmadığını, bu sözlerin kimsenin, dinleyici milletvekillerinin bile yargısını değiştirmediğini anlamak zor değil (Zaten konuşmanın amacı da bu değil). Buna karşın benzer ifadeleri sosyalist soldan birinden duymak kimseyi şaşırtmaz. Çünkü kimse özünde yabancı düşmanlığını, ırkçılığı, ayrımcılığı barındıran etnik milliyetçilikle “sol”u birlikte düşünmez. Nitekim SOL Parti PM üyesi Alper Taş'ın aynı konuyla ilgili olarak yaptığı benzer açıklama, (eminin) karşıt görüşlülere bile tutarlı gelmiştir.

Alper Taş’ın sığınmacılar konusundaki tweeti şöleydi "'Sol' dünyanın her yerinde sığınmacıların, mültecilerin, göçmenlerin dostudur. Onlara karşı mücadele etmez. Sığınmacılığı, göçmenliği, mülteciliği yaratan emperyalist-kapitalist düzenin kendisine karşı mücadele eder." Sosyalist sol yaklaşımı ifade eden Alper Taş’ın tweetinden “sol”u, milliyetçi Bahçeli'nin "Türk milliyetçiliği yabancı düşmanlığını amasız, fakatsız telin edip elinin tersiyle iter." ifadesindeki "Türk milliyetçiliği" kavramını çıkardığınızda iki yaklaşım arasında uyum olduğu düşünülebilir. Bu iki bakış açısını birbirinden ayıran ve hatta birbirinin zıttı yapan, “sol” ve “Türk milliyetçiliği” kavramlarıdır.

“Milliyetçilik”le kurulan cümlenin, etnik köken gözetmeyen vatandaşlık anlamında Fransız ulusçuluğunu kastettiği iddia edilebilir. Fakat cümleye “Türk milliyetçiliği” ile başladığınızda etnik kategorilerden söz etmiş, “biz” ve “onlar” demiş olursunuz. “Biz” ve “onlar”, diğer topluluk ve toplumlara, giderek cinsiyetlere, tercihlere ve sonunda size benzemeyenlere kadar uzanan değişmez, uzlaşmaz sakat tutumun davranışa dönüşmüş halidir; ayrımcılıktır. Bu bakımdan etnik önyargıya sahip hiç kimse, hiçbir siyaset ırkçılıktan, yabancı düşmanlığından, ayrımcılıktan kurtulamaz.

Sosyal psikoloji, etnik önyargı ile otoriterlik arasında doğrusal bir ilişki olduğunu söylüyor. Etnik önyargının otoriteryen kişilikten (Grubun amacını ve politik hedefini belirleyen, eylem tarzını tayin eden) beslendiğini kanıtlayan çok sayıda araştırma var. Bütün araştırmalar, konu etnik önyargı olunca doğal olarak “sağ”, gelenekçilik ve saldırganlık ilişkisine yoğunlaşıyor. Hatta Psikolog R. Anthony Altemeyer, bu konuda yaptığı geniş çaplı araştırmalardasol”la etnik önyargı arasında bir ilişki bulamadığı için geliştirdiği kuram, Sağ Kanat Otoriteryenizm Ölçeği ve Kuramı olarak bilinir.

Tabi bir de Sol Kanat Otoriteryanizm var. Hem de yanımızda, yakınımızda. Sığınmacı meselesini araçsallaştıran AKP ve ona uyum sağlamaya çalışan MHP’ye ne diyebiliriz ki? Bir “solcu”, paylaşımının altında Alper Taş’a sormuş "Abi böyle değil mevzu.. Baktığınız yer, durduğunuz yer yanlış… Ha bir de sol kimsenin tekelinde değil! Solcuyum ve bu konularda bambaşka düşünüyorum, o zaman solcu olamıyor muyum?" Olamıyorsun kardeşim!