Ayrımcılık yasalaştı
Afganistan’da Taliban rejimi, özellikle kadınlar üzerindeki baskısını artıracak “erdem yasalarını” yürürlüğe koydu. Afgan gazeteci Ayoubi’ye göre uluslararası toplum sessiz kaldıkça ayrımcılığın suç ortağı olacak.
Nar ERGÜLEN
Afganistan’da Taliban, ABD ve NATO güçlerinin çekilmesiyle yönetimi ele geçirmesinin üçüncü yılında toplum üzerindeki denetimini daha da sıkılaştıran “Erdem Yasalarını” yürürlüğe koydu. Aradan geçen üç senede kadının kimliksizleşmesini amaç bilen Taliban, kadınları ve kız çocuklarını eğitimlerine, çalışma hayatlarına dair birçok yasak getirdi. Uluslararası toplum, aradan geçen 3 senede başta kadınlar olmak üzere Afgan halkının karanlığa hapsedilmesine sessiz kaldı.
35 maddelik belge, başta kadınlar ve kız çocukları olmak üzere Afganistan halkına zulmü giderek artan Taliban'ın Şeriat hukukunun ilk resmi beyanı oldu. Buna göre kadınlar, kendileriyle doğrudan akraba olmayan erkeklerin bulunduğu ortamlarda yüzlerini ve vücutlarını gizlemek zorunda. Kadınların şarkı söylemeleri, şiir okumaları ya da toplum içinde yüksek sesle konuşmaları yasak. Ayrıca şeriat hukukuna dayalı davranış kurallarını denetleyen “ahlak polisinin” yetkileri artıyor.
HEDEF KORKU AŞILAMAK
Afgan gazeteci Nilofar Ayoubi, Taliban’ın karanlık rejimine ilişkin BirGün’e konuştu.
Afgan gazeteciye göre Taliban’ın birincil hedefi, gerçek bir yasal düzen veya toplumsal istikrar sağlamak değil, “korku ve itaat duygusu aşılamak.”
“Ahlak ve erdem kurallarının” uygulamaya konulmasının kadınlar için “yürek parçalayıcı bir tehdit” olduğunu söyleyen Ayoubi, “Bu katı kurallar, kadınların deneyimlerinin derinliğini tanımıyor. Ahlaki seçimlerini, karşılaştıkları gerçekleri göz ardı ederek basit bir ‘doğru ya da yanlış’ ikilemine indirgiyor. Bu indirgeme kadınları daha fazla baskı altına sokacak” diyor.
UYUMSUZLUK VE DIŞLANMA
“Uyumsuzluk ve dışlanma” ifadelerini Afganistan’ın toplumsal atmosferini nitelemek için sık sık kullan Ayoubi, kadınlar için uyumsuzluk riskinin daha yüksek olduğunun altını çiziyor. Afgan gazeteciye göre baskılar, kadınların ve muhaliflerin toplumdan dışlanmasıyla sonuçlanacak. Ayoubi şöyle devam ediyor: “Pek çok kadın, cezanın kol gezdiği bu ortamda ‘uyumsuz’ olmanın sonuçlarından korkarak kendini gizlemek, sesini bastırmak zorunda hissediyor. Dayatılan bu normlara meydan okumaya cesaret edenler ise dışlanabileceğini veya utanç duygusuna katılabilir. Bu da kontrol duygusunu ve dolayısıyla adalet için verdikleri mücadeleyi de bastıracaktır.”
Ayoubi, “Dayatılan ahlaki standartlara uymayanlar, kamusal alanda ayıplanma, taciz veya şiddet riskiyle karşı karşıya kalıyor, bu da önemli ölçüde damgalanma ve marjinalleşme ile sonuçlanıyor. Ayrıca, kişisel iradenin aşındırılması, kadınların kendileri için seçim yapmalarına engel oluyor, eğitim ve çalışma fırsatlarına erişimlerini ciddi şekilde sınırlandırıyor. Bu ortam sadece sağlık ve refahlarını etkilemekle kalmıyor, kadınların sosyal izolasyonunu da beraberinde getiriyor” diyor.
EŞİTSİZLİK DERİNLEŞECEK
Yeni kuralların cinsiyetler arasındaki eşitsizliği daha da derinleştirdiğini kaydeden Ayoubi, bunun bir çatışma ortamı yarattığına dikkat çekiyor. Ayoubi şunları söylüyor: “Bu durum kadınların hayatta ilerlemelerini zorlaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda dayanışmayı ve kolektif eylem imkânını da zayıflatarak kadınları değişim mücadelesinde yalnız bırakıyor. Taliban'ın ahlak polisine verilen yetki, giyim, davranış ve toplum ahlakı konularında özgürlüklerine katı sınırlamalar getirerek Afgan kadınlarının yaşamları için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu durum, kadınların devamlı gözetim altında hissettikleri otosansüre sebep veren bir korku ortamı oluşturuyor.”
UNUTULAN HALK
Medyanın ve insan hakları kuruluşlarının bir süredir unuttuğu bu halk için “Uluslararası toplum sessizliğini bozmazsa Afganistanlı kadınlara uygulanan cinsiyet ayrımcılığının suç ortağı olacak” diyen Afgan gazeteci şöyle devam ediyor: “Birleşmiş Milletler’in Afganistan'daki duruma kınama, iletişim çağrıları ile yanıt vermesi ve başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere savunmasız gruplar için insani yardım çalışmalarını devam ettirmesi gerek. BM, Taliban’ın insan hakları ihlalleri konusunda hesap vermesi için diplomatik alanda çalışma yürütmeli.”