Ayvalık klasik müzikte ısrarcı
10’uncu Ayvalık AIMA Müzik Festivali, yarın gençlere yer açan bir programla başlıyor. Prof. Dr. Filiz Ali, birçok genç müzisyenin ekonomik olarak çok güç şartlar altında sanatını icra ettiğinin altını çiziyor.

Deniz Burak BAYRAK
Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi (AIMA) tarafından bu yıl 10’uncusu düzenlenen “Ayvalık AIMA Müzik Festivali,” 23 Temmuz’da nitelikli bir konser programıyla başlıyor. 21 Eylül’e kadar, düzenlenecek yedi konserle sürdürülecek olan festivale, Türkiye’den ve dünyadan çok önemli sanatçılar katılacak. Festival bu yıl konserlerin yanında uzmanlık sınıflarıyla da dikkat çekiyor.
1998’de Ayvalık Cunda Adası’nda ‘Ayvalık Yaylı Çalgılar ve Oda Müziği Uzmanlık Kursu’ olarak başlayan, Prof Dr. Filiz Ali’nin öncülüğünde ‘Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi’ne dönüşen bir hikâyesi var AIMA’nın. 2011’de de AIMA’nın faaliyetlerini daha kurumsal bir temele oturtmak için Ayvalık Kültür ve Sanat Vakfı (AKSV) kuruldu. Biz de hem AIMA’yı hem de festivalin düşündürdüklerini AKSV Kurucusu-Onursal Başkanı piyanist ve müzikolog Prof Dr. Filiz Ali ile konuştuk.
YAPACAK ÇOK İŞ VAR
“Amacımız, Türkiye’deki yetenekli müzik öğrencileriyle dünya çapında tanınan usta müzisyenleri bir araya getirmek, aynı ortamı paylaşmalarını ve birlikte çalışmalarını sağlamaktı” diye söze başlıyor Filiz Ali. O zamanlar henüz Türkiye’de ustalık sınıfları düzenlenmiyormuş. Ayla Erduran ve İlke Boran ile adeta ‘kamikaze’ gibi işin içine daldıklarını söyleyen Ali, zamanla ustalık sınıflarının yanına konserler, söyleşiler, seminerler, festival ve bir de festival orkestrası eklendiğini belirtiyor.
Ayvalık tarihî dokusu, doğası, iklimi, gastronomisi ve coğrafi konumuyla her dönem dikkat çekmiş bir kent. Birçok sanat etkinliğini görebileceğimiz, çeşit çeşit atölyelerle sanatçılarla da kolaylıkla temas edilebilecek bir yer. Biz de Ali’ye “Ayvalık’ın tarihî ve doğal güzellikleri festivale yansıyor mu? Bir yandan kente/mekâna özgü bir festival diyebilir miyiz?” diye soruyoruz; Ali şu sözlerle yanıtlıyor: “Evet, mümkün olduğunca yansıtmaya çalışıyoruz. Ayvalık kent merkezinde, Cunda’da, Küçükköy’de, eski bir Rum evinin bahçesinde ya da serasında, eski bir kilisenin içinde ya da bahçesinde... Kentin ortak hafızasını ve özgün kültürel arka planını yansıtan farklı mekânları festival etkinliklerine dâhil ediyoruz. Henüz tamamıyla kente özgü bir festival değiliz. Nitekim Ayvalık’ta, bütün halkın hayatına şu ya da bu şekilde dokunabildiğimiz söylenemez. Ancak bunun için çaba harcıyoruz ve her geçen yıl bu yönde yeni adımlar atıyoruz. Yine de daha yapacak çok işimiz var.”
10’UNCU YILA ÖZEL
Başta, festival bu yıl 10 yaşında diye belirttik. Peki 10’uncu yıla özel neler var? Konuk sanatçı olarak kimleri dinleyeceğiz? Filiz Ali’den dinliyoruz: “Daha önce hiç yapmadığımız kadar yoğun bir program hazırladık. Toplam on altı konser düzenliyoruz. Yolu öğrenci veya eğitmen olarak AIMA’dan geçen müzisyenler ağırlıkta olacak. Ünlü Fransız klasik klarnetçi Jean-Marc Fessard, sanırım Türkiye’de ilk kez Ayşegül Kirmanoğlu ve Deniz Kuvandık’la birlikte Ayvalık’ta sahneye çıkacak. Yine Mendelssohn-Bartholdy Yarışması 1’incisi olan ve dört farklı ülkenin sanatçılarından oluşan Viaotes Quartet’in ilk Türkiye konseri de festivalimiz kapsamında gerçekleşecek. Kapanış konserimizde ise, 4’üncü OrchestraSion Piyano Yarışması birincisi Güney Koreli piyanist Kisuk Kwon yer alıyor. And Karabacak ve Semplice Quartet, Ulucan Trio, Trio Hera, Artualid Quartet, Rüya Taner ve Kürşat Başar... Bize göre tüm konserlerimiz özel.”
GENÇLER ÇOK İLGİLİ
Klasik müzik belli bir yaş üstündeki sanatseverler tarafından dikkat çekiyor gibi bir algı var. Bundan dolayı gençleri festivale ilgisini merak ediyoruz. Ali; bu algıyı doğruluyor ve daha da vahim olanın, Türkiye’de pek çok insanın klasik müziğin seçkinlere özgü bir uğraşı gibi gördüğünün altını çiziyor. Birçok genç müzisyenin ekonomik olarak çok güç şartlarda sanatını icra etmeye çalıştığını vurgulayan Ali, “Vakıf olarak, AIMA Masterclass’a burslu kabul ettiğimiz öğrenci sayısı, ülkenin ekonomik koşullarına bağlı olarak, her geçen yıl artıyor. Düzenlediğimiz konserlere her yaştan dinleyici katılıyor. Halka açık konserlerin çok geniş bir katılımcı profili var; çocuklar, gençler... AIMA, kurumsal ve bireysel desteklerle ve gönüllülerin karşılıksız emeğiyle yükselen bir kurum. Destekçilerimiz, gönüllülerimiz ve emekçilerimiz arasında pek çok genç var” diyor ve klasik müziğin belirli bir sınıfa mensup ve yine belirli bir yaş grubundaki insanlara hitap ettiği algısının çok da doğru olmadığı düşüncesini kaydediyor.
Popüler müziğin baskın ve egemen olduğu koşullarda klasik müzikte ısrarcı olmanın, dinleyici ve müzisyen arasındaki bağı perçinlediğini vurgulayan Ali, düzenledikleri ücretsiz konserlere katılan meraklı gençlerin ve çocukların ilgisini ve kendilerini müziğe kaptırmalarını gözlemlemenin, kendileri için özellikle anlamlı olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “Bu, geniş kitlelerin, kendilerine dayatılan popüler kültürü aslında çoğu kez bilinçli bir tercihle benimsemediklerini ve nitelikli alternatiflere erişebildikleri ölçüde bunu kolaylıkla içselleştirebileceklerini de gösteriyor. Bizim görevimiz de, işte bu nitelikli alternatifleri ulaşılabilir kılmak.”