Ayvalık soylulaşıyor!

MERİÇ KIRMIZI

4 Eylül Pazar akşamı Ayvalık’ta Şeytanın Bahçesi diye bilinen bir zeytinlikte “Ayvalıklılar Konuşuyor: Geleceğin Ayvalık’ı, Ayvalık’ın Geleceği” başlıklı bir etkinliğe kısa Ayvalık dinlencemde katılma fırsatımız oldu. Ayvalık çarşısındaki yapılara asılmış posterinden ilgimi çeken bu etkinliğe kimlerin katılacağını bilmeden gittik. Ayvalık’a son beş-on yılda büyük kentlerden gelip yerleşmiş akademisyen, eylemci, sanatçı ve kültür girişimcilerinin yanında, uzun yıllardır Ayvalık’ta yaşayıp zeytincilik, kahvecilik, vb. işler yapan bilinen kişiler de kalabalık konuşmacıların arasındaydı. 15-20 kişilik bir dinleyici topluluğu da bu yemyeşil bahçede toplanmıştı. Konuşmacılardan her biri 10-15 dakika boyunca toplantı başkanının yönlendirmesiyle söz alıp öncelikle Ayvalık’la kişisel ilişkilerini, sonra Ayvalık’la ilgili gözlemlerini paylaştılar. Konuşulanları özetlemeden önce, bütün konuşmacıların ortak noktasının Ayvalık’a duydukları sevgi ama özellikle son dört beş yıldır Ayvalık’la ilgili onları kaygılandırıcı gelişmelerin arttığını düşünmeleri olduğunu belirtelim.


Konuşulanlara gelince, her bir konuşmacı kendi çerçevesinden önemli gördükleri konulara değindiler. Bu sorun başlıkları kentin fiziksel çevresini ilgilendiren konular, doğal çevreye ilişkin konular, yönetimle ilgili konular ve sosyal çevreye ilişkin konular olarak sınıflandırılabilir. Fiziksel çevreyle ilgili dile getirilen konular hem kırsal alanları, adaları (Tavuk Adası gibi) hem de kent merkezini etkileyen yasal ya da yasadışı yapılaşma sorunu, araç trafiği sorunu, tarihi yapıların korunmaması, kültür-sanat etkinlikleri için kapalı salonların yetersizliğiydi. Yapılaşma konusunda özellikle, zeytinliklerin giderek daha sıklıkla ranta açılması, kent merkezinde süren marina yapımı ve eski Kırlangıç zeytinyağı fabrikasının içinde pahalı marka dükkanların olduğu bir AVM’ye dönüştürülmüş olması gündeme getirildi. Bununla ilişkili olarak, gelen turist profilinin Cunda’da disko-bar gibi mekân beklentisi dile getirildi ve Cunda’nın, Ayvalık’ın ‘Bodrumlaşma’sının yanlışlığı tartışıldı. Eski yapıların korunmasına ilişkin bir sanatçı, eski boş evlerin camlarının kiremitle örülmesi yanlışına dikkat çekti. Çarşı içinde dükkânları olan başka katılımcılar Ayvalık çarşısının içine büyük kamyonların girmesinin buradaki tarihi dokuya ve ağaçlara zarar verdiğini söylediler.

Son yıllarda Ayvalık’ta yazlık nüfus patlamasının artan trafik sorunlarına yol açtığı belirtildi ve buna çözüm olarak getirilen katlı otopark, deniz dolgusu gibi çözümlerin çözüm olmaktan uzak ve sorunu şiddetlendirecek girişimler olduğunun altı çizildi. Deniz ulaşımına yönelik çabaların artırılabileceği vurgulandı. Bütün bu insan yoğunluğu ve yapılaşmanın denizleri kirlettiği ve kara diken gibi deniz canlılarının artık Ayvalık’ta görülmediği belirtildi. Çamların, zeytin ağaçlarının insan ve hayvanlardan yeterince korunamadığını, koruma amaçlı çitlemenin doğal ekosistemi bozucu başka sakıncaları olduğu dile getirildi. Aynı zamanda, iklim krizinin etkilerinin denizde ve tarımda etkilerinin görülmeye başlandığı söylendi. Doğal ve fiziksel çevredeki bütün bu olumsuzluklara karşın, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının arasında iletişim kopukluklarının yaşandığı ve ortak hareket etmekte güçlük çekildiği saptaması yapıldı. Ek olarak, eleştiri kültürünün eksikliği, küçük yerlerdeki toplulukla arayı iyi tutma çabasının kimi zaman yapılan yanlışlara göz yummayla sonuçlanabildiği ve genel etik yitimi gibi toplumsal sorunlar gündeme geldi.

ayvalik-soylulasiyor-1062532-1.



Kent merkezindeki restore edilen Kırlangıç fabrikası ya da Sabunhane gibi tarihi yapıların ticarileşmesi ve içlerine zincir mağazaların şubelerinin açılması da yine eleştiriler arasındaydı. Ayvalık gençliğine daha çok etkinlik ve yer olanağı sunulması gerektiği düşüncesi de paylaşılan öneriler içindeydi.

Ayvalık’a birkaç yılda bir yazları kısa süreli ve tatil amaçlı giden biri olarak, bütün bu değişimleri uzaktan ve elbette, çok daha yüzeysel olarak gözlemlesem de yukarıda belirtilen konulara ilişkin hoşnutsuzluğun yalnızca bu etkinliğin katılımcılarıyla sınırlı olmadığını, sosyal medya tartışmalarından ve Ayvalık’ta yaşayan yakınlarımdan dinlediklerimden söyleyebilirim. Bu gelişimde bir de, Airbnb’nin yaygınlaşması dikkatimi çekti. Evet, Ayvalık-Cunda, hatta Küçükköy soylulaşıyor, yapılaşıyor. İlgili kent yazınındaki adlarıyla, turizm soylulaştırması ve Airbnb soylulaştırmasına ek olarak, ticari soylulaştırmanın buraları etkisi altına aldığı düşünülebilir. Soylulaştırmaya uygun bir ortam var: Eski, tarihi yapı stoku; sanatçıların öncülüğünde çeşitli kültürel etkinlikler; zengin yeme-içme kültürü, vb. Bu olumsuz yönelimi yavaşlatacak olansa, konuşmacılardan zeytincilik yapan bir beyin söylediği gibi turizm, zeytincilik ve diğer alanlar arasında iyi bir dengenin tutturulması. Bunun için farklı kesimlerin bir arada bilinçli politikalar üretmesi gerekiyor ama benim kişisel önerim, “ortak akıl” gibi erk gücünün dili ve kavramlarından uzak durulması ve herkesin öncelikle kendi konumunu ve etkisini sorgulayarak işe başlamasıdır.