Özüne aykırı biçimde algılanıp yaygınlaşan sözlerden biri de Aziz Nesin’in “Türk milleti aptaldır” sözü. Evet, Aziz Nesin sahiden öyle dedi. Bütün halklarda, kitleler halinde hareket eden bütün gruplarda, bazen bilgelik bazen de aptallık özelliğinin öne çıktığını düşünüyordu..

Aziz Nesin “Aptal” dedi!

ZAFER KÖSE

Anlaşılmak, büyük şairlerin ve yazarların elbette öncelikli amaçlarından biridir. Bu nedenle sadeleşmek ve hayata dair düşüncelerini insanlara ulaştırmak için büyük emek harcarlar. Yapıtlarının yaygın biçimde karşılık bulması toplumsal açıdan da çok sevindiricidir. Ama onları kolay anlamak ne kötüdür! Yapıtların özüne aykırı biçimde algılanmasıyla oluşan bu durum, sanatçıların başına gelebilecek en kötü şeydir.

Bunun bir örneği, Can Yücel adı geçince insanların aklına sadece “küfürlü şiirler” gelmesi. Sanki onun dünya görüşü ve şiir anlayışı o şekilde açıklanabilirmiş gibi.

Bu tür kolay anlaşılmak durumunun, o şaire yönelik gerçek bir ilgiden kaynaklanmadığının en büyük kanıtlarından biri de Nâzım’ın “Akrep Gibisin Kardeşim” şiirinin bu kadar öne çıkarılmasıdır. Birçok kişi, “Bu milletten adam olmaz” türünde görüşlerini açıklamak için bu şiiri kullanıyor. Oysa, çeşitli yönleri içinde Nâzım’ın belki de en önemli niteliği, Anadolu insanını ve dünya halklarını sevmesi, onlardan umutlu olmasıdır. Umudun şairidir Nâzım. Hatta, “Evladım Raşit” diyerek Orhan Kemal’e yazdığı mektuplardan birinde, umutsuz kişinin edebiyatla uğraşmasını ve umutsuzluk yaymasını ahlaki bir sorun olarak gördüğünü anlatır. Tam da bu nedenle, büyük beklentisinin yarattığı hayal kırıklıklarını dile getirdiği olmuştur. Binlerce çalışması içinde istisna oluşturan “Akrep Gibisin Kardeşim” türünde bir iki şiir de yazmıştır.

Bu arada, şunu netleştirmekte fayda var: Çarpık algıya neden olan örneklerin hepsi, öyle algılandığında da geçerli bazı doğrular içerir. Örneğin, Can Yücel argo kullanmıştır şiirlerinde. Nâzım, güvenini boşa çıkaran insanlara sitem etmiştir.

Özüne aykırı biçimde algılanıp yaygınlaşan sözlerden biri de Aziz Nesinin Türk milleti aptaldır sözü. Evet, Aziz Nesin sahiden öyle dedi. Bütün halklarda, kitleler halinde hareket eden bütün gruplarda, bazen bilgelik, bazen de aptallık özelliğinin öne çıktığınışünüyordu.

Bir kişi, kendi düşüncelerini anlatırken yaygın olarak bilinen ve saygın kabul edilen referanslar kullanabilir elbette. Çeşitli metinlerden, istediği kadar alıntı da yapabilir. Yeter ki, kaynak olarak kullandığı yazarın amacını veya metnin özünü çarpıtmasın. Yoksa, yaptığı alıntıyı orijinal metindeki anlamından farklı biçimde kullanmak, öncesindeki ve sonrasındaki sözleriyle çelişkili hale getirmek, bir tür sahtecilik değil midir?

İşte, kolay anlaşılmak belası, çoğu zaman, bu tür çarpıtmaların toplumda karşılık bulmasıyla ortaya çıkıyor. Peki, toplumdaki hangi beklentiyi karşılıyor da böylesine yayılabiliyor, bu çarpık algılar? Herhalde farklı örnekler için farklı yanıtlar vardır. Sanıyorum, en yaygın biçimde geçerli olan yanıtı, yukarıdaki örnekler üzerinden düşünebiliriz.

Örneğin Aziz Nesin o sözü, şoven yaklaşımlara bir tepki olarak, hamaset söyleminden beslenen politikalara karşı çıkarak söylemişti. “Türk milleti aptaldır” sözünün onca yıldır, onca yaygınlaşmasını ise kendisi bir şey yapmadan sürekli başkalarının harekete geçmesini bekleyenler sağladı. Bu söz, bazen “seçimlerde yanlış oy kullanmak” gibi ithamlarla, kendilerinden daha alt kesimdeki insanları “doğru politik tavır almadıkları” için aşağılamak, kendilerinin üstün ve eğitimli konumlarını yüceltmek için kullanıldı. Özellikle 1990’lardaki yeni orta sınıfın tipik bir özelliğiydi bu.(*) Ama halen de varlığını sürdürüyor. “Göbeğini kaşıyan adam” gibi sözlerle ezilenleri aşağılamaktan hoşlanıyorlar.

“Akrep Gibisin Kardeşim” şiirini Nâzım’ın sanatçı tavrına tamamen aykırı biçimde, yoksulları ve ezilenleri küçümsemek amacıyla kullanmak da, bu yeni orta sınıfın “doğal” bir tutumudur. Çünkü, Özallı yıllardaki ortaya çıkış koşulları, “yoksulluk yoksulun suçudur” düşüncesini benimsemelerini sağlamıştı. Olanakları ve ayrıcalıkları hızla yükseliyordu; o hayatı hak ettiklerine kendilerini inandırmak için başarısızları aşağılamak, ortaya çıkış koşullarının neden olduğu bir ihtiyaçtı. “İşsizliğin nedeni işsiz insanlardır.”

Ayrıca, geleneksel kültür de onlara bu açıdan kolaylık sağlayacak nitelikteydi. Örneğin, bir kadın taciz edilince, kadının da biraz suçu olabilirdi. Öyle giyinmesindi. Kocası onu aldatırsa falan da evde biraz cazibesini kullansındı canım, adamı kendine bağlasındı. Eğitimde dayak doğru değildi ama öğrenci de öğretmeni kızdırmasındı. Bir sorun yaşamak, mutlaka o sorunu yaşayanın suçuydu.

Pop kültürüyle palazlanan bu yeni sınıfın mensupları, 1980’lerden 2010’lara kadar alt kesimlerin ortalıkta görünmemesini; başka bir deyişle, kendi paylarına göz dikmemesini tercih ediyorlardı. Sonra, memlekette en hızlı biçimde durumu bozulan kesim haline geldiler. 2013 Gezi ayaklanmasına katıldılar. Üstelik eskiden beri alt sınıflara yönelik kullandıkları küçümseyici dillerini iktidara yönelterek bir muhalefet tarzı yarattılar. Ama toplumun çoğunluğunu oluşturan kesimlere de “aptal” demeye devam ediyorlar. Eskisi gibi, “Hep yoksul kalmalısınız, çünkü aptalsınız” anlamında kullanmıyorlar artık Aziz Nesin alıntısını, “Yeterince muhalif değilsiniz, çünkü aptalsınız” diye aşağılıyorlar. Bir önceki dönemde ortalıkta görünmesini istemedikleri insanlardan artık iktidara karşı çıkmalarını bekliyorlar. Çünkü memleketin kültüründeki ve ekonomik sistemindeki dönüşümden memnun değiller. Değişim istiyorlar ama bu yönde bir şey yapmayı daha “aşağıdakilerden” bekliyorlar. Harekete geçmediği için de alt sınıflara öfkeleniyorlar.

Ekonomik durumu bozulan yeni orta sınıf, hâlâ alt kesimlere göre oldukça iyi durumda. Bu nedenle de hâlâ medyanın ve reklamların hedef kitlesi konumunda. Dolayısıyla, kültür alanına rengini vermeye devam ediyor. Kuşkusuz yakın gelecekteki politik gelişmelerde de belirleyici olacak. Belki, yozlaşmanın daha da hızlanmasına katkı sağlayacak. Belki de birilerinin harekete geçmesini beklemenin yanlışlığını fark edecek, ayağa kalkacak.

* Bu konu, Ali Şimşek’in Yeni Orta Sınıf - Sinik Stratejiler kitabında (Tekin Yayınevi) kapsamlı biçimde inceleniyor.