Aziz Sancar’a bayram mektubu

Saygıdeğer Sancar,

Öncelikle Ramazan Bayramınızı kutlar, çalışmalarınızda başarılar dilerim. İki yıl önce Nobel Kimya Ödülü’nü meslektaşlarınız Tomas Lindahl ve Paul Modrich ile birlikte aldığınızda çok mutlu olan insanlardan biriyim. Ödülü “hücrelerin hasar gören DNA’ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmalarınız” sayesinde kazanmanız da çok önemliydi.

Nobel ödülünüz, doğduğunuz ve tıp eğitimini tamamladığınız memleketimizde de büyük coşkuyla karşılandı. Siz de ana ocağı memleketinize bağlılığınızı her fırsatta dile getirdiniz. Ödül ve madalyanızı Anıtkabir müzesine emanet ettiniz. Mezun olduğunuz fakültenin mezuniyet töreninde “Savur’da doktorluk yapmak da en az Nobel kazanmak kadar önemli” diyerek mütevazılığınızı gösterdiniz. Her fırsatta Atatürk’e olan bağlılığınızı, hayranlığınızı dile getiriyorsunuz.

Bu saygınızın yapmacık olmadığı çok açık. Okuryazar olmayan çiftçi bir ana babanın çocuğu olarak doğduğunuz Mardin’den sizi bu noktaya getiren en önemli etkenlerin başında Cumhuriyet’in eğitim sisteminin geldiğinin bilincindesiniz. Bir söyleşinizde “rol modeliniz kim” sorusuna Atatürk’ü göstererek yanıt verdiniz.

Geçenlerde Türkiye’nin Bakü Büyükelçiliği’nde düzenlenen bir söyleşinizde, evrimle ilgili size yöneltilen bir soruya, önce Müslümanlığınızla övündüğünüzü söyleyip ardından “….ben Allaha inanıyorum, evrim olmuş olmamış fark etmez, inanan inanır inanmayan inanmaz ama kalkıp bunu büyük bir devlet sorunu, millet sorunu…” diye devam etmişsiniz. Ardından gençlere “sigara içmeyin” ve “siyaset yapmayın” öğüdü vermişsiniz.

Aziz Bey,
Başarınızın temellerini atan Cumhuriyet’in eğitim devrimi, 12 Eylül 1980 Darbesi’nden bu yana sistematik bir şekilde yıkılıyor. Son on beş yıldır ise, sizin de ödül almanızı sağlayan bilime dayalı eğitimi tümüyle ortadan kaldırmayı temel strateji olarak uygulayan bir yönetim var

Bu stratejiyi uygularken, “bilimsel eğitimin evrimi öğrettiği, evrimi öğrenenlerin ise dinsizleşecekleri” propagandasını kullanıyorlar. Eğitimsiz öğretimsiz bırakılmış, yoksul, geniş halk kesimlerinde, çocuklarını bilime dayalı eğitime gönderirlerse dinsizleşecekleri endişesini körüklüyorlar. Böylece temel eğitim liseleri kapatılırken imam hatip okullarını yaygınlaştırıyor, çoğu yerde ise zorunlu okul haline getiriyorlar. Basit bir sorgulamayla sizin de hemen öğrenebileceğiniz gibi, yönetici grupta olanları ise kendi çocuklarını ‘Batı tipi laik eğitim veren özel okullara’ kaydettiriyorlar. Demem o ki ‘yoksula din, yönetici elite bilim’ ilkesini uyguluyorlar.

Bütün açmazlarına, hatalarına, suçlarına karşın Atatürk Cumhuriyeti’nin elitleri (!) ise tam tersini yapmışlardı, değil mi? Yoksul Anadolu çocuklarını aklın ve bilimin ışığıyla aydınlatma uğraşı vermişlerdi. Siz de o ışığın altında okuyanlardansınız, bilmem hatırlıyor musunuz?

Bu arada duydunuz mu bilmiyorum, memleketinizde bir akademisyen Nuriye Gülmen ve bir ilkokul öğretmeni Semih Özakça, işleri ellerinden hukuksuz olarak alındığı için açlık grevindeler. Grevi kırabilmek için mi, ölümleri gözlerinin önünde olsun diye mi bilinmez ama tutuklandılar ve ölmeye yatmış durumdalar. İkisi de eğitimci. İlkokul öğretmeninizi hatırlıyor musunuz? Semih sizin Mardin’in Mazıdağı Cumhuriyet İlkokulu’nda öğretmendi. Yeni Aziz Sancarlar yetişsin diye uğraşıyordu.

Bilimsel hayatınızı adadığınız, bilim uğraşınızı verdiğiniz DNA çalışmalarınızı, evrim bilgisi olmadan yapamayacağınızı; evrim ilkesine dayanmadan değil genetik araştırma yapmak, genetik diye bir disiplin bile olamayacağını olasılıkla benden de iyi biliyorsunuz, değil mi?

Dahası size bilimsel araştırma olanaklarını sağlayan Amerika Birleşik Devletleri’nde bilimin ilerlemesinin eğitim müfredatına evrim konusunun konmasından sonraya denk geldiğini de bilmiyor olamazsınız. Üstelik sizin siyasi görüşlerinize çok yakın bir gerekçeleri de vardı. Çok gerisinde kaldıkları Sovyet bilimi ile rekabet edebilmelerinin tek yolunun temel eğitimi bilime dayalı hale getirmek, müfredata evrim bilgisini eklemek olduğunu keşfetmişlerdi.

Bir an için rol modelinizin hakikaten öte dünyadan Bakü’deki sözlerinizi işittiğini hayal eder misiniz?

Aziz Bey, elinizi vicdanınıza koyarak hiç değilse kendi kendinize şu soruya yanıt verir misiniz, evrim bir inanma konusu mudur, yoksa bilimsel bir gerçek mi? İnsanların dinsel inançlarıyla hiç ilgilenmeden temel eğitim bilime dayalı olarak sürdürülemez mi? Yoksulların bilim eğitimi alma hakları yok mu?

Rol modelinizin bir sürü hatası vardır elbet ama aklından kaynaklanan ahlak ve cesaretini en hasetli düşmanları bile teslim ederler.

Biraz cesaret ve biraz da bilmenin dayattığı sorumluluk ahlakı dileklerimle şeker gibi bir bayram, DNA araştırmalarınızda daha nice başarılara imza atmanızı dilerim. Saygılarımla.