DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, altılı masada uzlaşma olmaması halinde kendisinin milletvekili adayı değil cumhurbaşkanı adayı olacağını söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun SADAT ziyaretine ilişkin konuşan Babacan, "SADAT benim iyi bildiğim bir kurum değil. Kuruluşu 2012 diye biliyorum. Artık bir an önce başımıza bir iş gelmeden üçüncü dönemi tamamlayıp gidelim dediğimiz dönemler" ifadelerini kullandı.

Babacan: Uzlaşma olmazsa cumhurbaşkanı adayı olacağım

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, altılı masadaki siyasi partilerin doğal birer Cumhurbaşkanı adayı olduğunu ancak masada ortak bir aday için uzlaşma sağlanamaması halinde, kendisinin milletvekili adayı değil cumhurbaşkanı adayı olacağını söyledi.

Gaziantep'te düzenlenen partisinin ilk mitinginin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Babacan, ittifak modellerini konuşmaya da açık oldukları mesajı verdi.

BBC Türkçe'nin mitingin ardından yaptığı aktarıma göre Babacan, "Alevi aday" tartışmalarına ilişkin de konuştu. "Türkiye'nin artık bu basamağı geçmiş olması lazım" ifadelerini kullandı.

Babacan, "Sizi milletvekili aday listesinde görecek miyiz?" sorusuna "Altılı masanın üzerinde çalıştığı en önemli hususlardan biri, geçiş sürecinin yol haritası. Geçiş sürecinin yol haritası üzerinde henüz bir mutabakat yok. Geçiş sürecinin yol haritası netleştikten sonra o dönemin nasıl bir dönem olacağını anlayacağız. Altılı masada amacımız ortak aday çıkartmak da olsa, olur da bir uzlaşma olmazsa, o zaman benim adaylığım, milletvekili listelerinden değil, Cumhurbaşkanlığı olacak. Süreç bir bitsin, partimizin yetkili kurullarını toplayarak karar veririz. Altılı masayı da önemsiyoruz. Zaman gösterecek." yanıtını verdi.

Gündem değerlendirmesi yapan Babacan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

Altılı masa resmen bir ittifak değil, ittifakın içinde olmayı arzuluyor musunuz? Başka ittifak modelleri de sayılıyor bu tekliflere açık mısınız?

"Açıklayıp da kendimizi bağladığımız en önemli husus, "Kendi listemizle seçime gireceğiz, vatandaşlar oy pusulasını açtığında DEVA Partisi'ni görecek, bizi destekleyenler, damlanın altına oy atacak" oldu. Onun haricinde altılı masa, ittifak da başka işbirliği de oluşturabilir. Altılı masa içindeki partilerle ayrı işbirliği modelleri gelişirse onları da değerlendiririz.

Biz kapıları kapatmış değiliz. Pek çok seçeneği konuşmaya, görüşmeye hazırız. Bizim arkadaşlarımızın başka partilerin listesinden seçime girmesi dedikodusunu kesmemiz gerekiyordu. Zaten hiçbir zaman öyle bir niyetimiz yok. Çok konuşulunca bunu açıklayıp bitirmek istedik. Başka alternatifler üzerine her zaman çalışılabilir.

'ALTI PARTİNİN GÖÇMEN KONUSUNDA MUTABIK KALMASI LAZIM'

"Böyle bir seçim arifesinde Cumhurbaşkanı adayını şimdiden söylersek, yıpranır" diyerek pamuklara sarma durumu mu söz konusu?

Kendi açımızdan kesinlikle böyle bir niyetimiz yok. Bu Cumhurbaşkanı adayı belirlenmeden önce geçiş sürecinin yol haritasında partiler mutabık kalmalı. Temel politika alanlarında da en azından ilkeler ve hedefler olarak bir söylem birliği üzerinde çalışmakta da büyük fayda var.

Cumhurbaşkanı adayını belirlediğiniz anda, ilk gün, ilk dakika herkes ona odaklanacak. Çok soru soracaklar. Ve o soruların cevabını neye göre verecek? Ben bilmem partilere sorayım, dese bir türlü, kafasına göre konuşsa başka türlü. Altılı masanın ortak Cumhurbaşkanı adayının altılı masanın ortak politikaları çerçevesinde o işe inanan, gönül veren, benimseyen bir insan olması lazım.

Örnek veriyorum, diyelim göç meselesi. En azından altı partinin göç meselesinde mutabık kalması lazım, söylem birliği yapılması lazım. Cumhurbaşkanı adayı, altı partinin genel başkanından biriyse zaten sorun yok. Ama dışarıdan gelen biriyse onu içselleştirmesi lazım. Belki önereceği şeyler de olur. Bu sefer altılı mutabakat değil yedili mutabakat gerekir. Kolay bir şey değil. Biz her şeyi çalışıyoruz. Eylem planları var ya onları çok detaylı çalışıyoruz. Ve hepsini altılı masaya koymaya hazırız.

DEVA-Gelecek-Saadet kombinasyonu üzerinden, burada çok sıcak davranmadığınız, Gelecek Partisi ile aranızda mesafe olmasını istediğiniz yönünde yazılar çıkıyor. Böyle bir tutumunuz var mı?

Her bir parti, ayrı ayrı siyasi parti. Neden tek parti değil diye değerlendirmek partilerin varlık sebebine aykırı. Şu ana kadar gelen tek teklif, geçen senenin ortalarında Sayın Davutoğlu'ndan gelen bir teklifti. Üç parti ortak deklarasyon açıklayalım diye. Genel Merkez Başkanlık Kurulu'nda konuştuk, değerlendirdik. Bu Başkanlık Kurulu'nda 21'de 21 bu teklif kabul edilmedi. Bugün için durumun böyle olduğunu bildirdik.

Bir sene sonra tekrar gerekirse konuşuruz dedik. Altılı masayı da konuştuğumuz günlerdi. O masanın içindeki partilerden üç tanesinin ayrı bir deklarasyonu zihinleri karıştırabilir diye düşündük.

Siz ortak aday olmak istiyor musunuz?

O da yine altı partinin mutabakatı ile belirlenecek. Bugüne kadar partimiz içinde Cumhurbaşkanı adaylığı ile ilgili bir değerlendirme yapmadık ve bunun erken olduğunu düşündük. Altılı masada mutabakat sağlanmazsa, partimizin teşkilatlarına genel başkandan başkasını aday olarak kabul ettirmek zor olur heralde.

Altılı masada Cumhurbaşkanlığı adaylığında nasıl bir strateji izleyelim diye daha parti içinde bile konuşmadık. Çünkü bu konular parti içinde görüşüldüğünde hiçbir zaman parti içerisinde kalmıyor. Bu konuyu hızlı bir şekilde konuşup, bağlayıp açıklamak lazım. Ortada tartışmak, isimleri dolaştırmak bana göre değil.

SADAT AÇIKLAMASI: 'BENİM BİLDİĞİM BİR KURUM DEĞİL'

Kılıçdaroğlu'nun SADAT'a ziyareti ve bazı iddiaları oldu. Sizin SADAT'a bakışınız nedir?

SADAT açıkçası benim iyi bildiğim bir kurum değil. Yani kuruluşu zaten 2012 diye biliyorum. Benim zaten kopuş sürecim… Artık bir an önce başımıza bir iş gelmeden üçünü dönemi tamamlayıp gidelim dediğimiz dönemler. Bir de güvenlik konusu olduğu için, MGK'da gündeme gelmiş bir şey değil. Ben MGK toplantılarına 8 sene katıldım Dışişleri ve Başbakan Yardımcılığı dönemlerimde.

Ama kurum anladığım kadarıyla yaptığı iş niteliğinde de zaten epey bir mahrem konuları çalışıyor. Türkiye içinde de olsa, dışında da olsa, mesele güvenlik olunca, kamuoyu gözü önünde yürümüyor. Böyle olunca da ister istemez soru işaretleri, şüpheler olabiliyor.

Bizim elimizde böyle somut bir belge, rapor öyle bir şey yok SADAT'la ilgili. Ama belki de diğer partilerin elinde vardır, bilemiyorum. Devlet gerçekten hukuk devleti olsa, gerçekten Türkiye içinde de dışında da uluslararası hukuku ve bizim iç hukukumuzu önemseyen bir devlet olsa, bunlardan korkmamak lazım.

Bu ve benzer kuruluşlar, başka ülkelerde de var. Ama biliyoruz ki şu anda bir hukuk devleti değil Türkiye Cumhuriyeti. Yani anayasanın, yasaların hiç de önemsenmediği bir yönetim tarzı var. Böyle bir kurum, bir de hukuk tanımayan bir yönetim. Bunları yan yana koyduğunuzda ister istemez insanlar ürküyor olabilir. Ama böyle kati bir belge, delil olmadan da suçlamak…Bilemiyorum. Ama eminim ki sayın Kılıçdaroğlu bu iddialarda bulunduğuna göre, herhalde bizde olmayan bilgi belge elinde olmuş olabilir."