Kült lider denilince akla ilk gelen baba olur genellikle. Bazı popülist siyasi liderlere ya da mafya örgütü liderlerine baba denmesi boşuna değil. Kültürel otoritenin simgesidir baba. Aslında Lacan’ın bu tespiti, bazı feminist psikanalistler tarafından sıklıkla eleştirilmişti. Baba kavramını, erkek cinsiyetiyle özdeşleştirmemek gerekiyor, ki cinsiyetten çok öteki olmasıyla ilişkili psikolojik bir kavram nihayetinde. Herkesin ortaklaştığı nokta, çocuğun ilk karşılaştığı ‘öteki’nin baba olduğu gerçeği... Çocuk babayla nasıl bir ilişki kuruyorsa, diğer insanlarla da öyle ilişki kuracaktır. Eğer babasının kendisini sürekli eleştirdiğini, yargıladığını düşünüyorsa, başkalarının da kendisine aynı şekilde davranacağına inanabilir. Kişinin onay alacağı bir babaya duyduğu ihtiyaç, onun kült liderlere bağlanmasının da koşulu.

Türkiye’de kişilerarası ilişkilerde sınırlarla ilgili yaşanan sorunlara dair düşünürken, babanın çocuğun yetiştirilmesindeki zayıf yönüne vurgu yapılır genellikle, baba ya işte ya da kahvehanededir; bu yüzden çocuk kendi sınırlarını oluşturmakta zorlanır, nerede nasıl davranacağını bilemez ve idealizasyon ihtiyacını dışarıda aramaya yönelir. Ya da günümüzde daha çok tanık olduğumuz gibi baba, babadan çok arkadaş gibidir, kendi babasının sert ve umursamaz tavrının tam aksi yönde bir tavır sergiler, ama o çocuğun zaten arkadaşları vardır, onun arkadaştan çok babaya ihtiyaç duyduğu fark edilmez. İki tarzda da çocuk, kendi bireyselliğini ve sınırlarını oluşturmakta güçlük çeker. Okulda öğretmen, çalıştığı yerdeki usta ya da müdür, yaşça büyük bir akraba gibi baba işlevini kısmen yerine getirecek bir figür, sorunun çözümünde katkı sunabilir ya da tam tersi bu açıdan suistimal de edebilir. Türkiye’nin kült liderler açısından zengin olmasının bireyleşme ve sınırlarla ilgili yaşanan sorunlarla bir ilgisi olduğu çok açık.

***

1967’de psikanalist Alexander Mitscherlich, ‘Towards a Fatherless Society’ adlı kitabında, özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra, babasız büyüyen çocuk sayısına, boşanmanın kolaylaşması ve artmasına, tek başına çocuk yetiştirmeyi tercih eden bekâr annelere bakarak, babasız bir topluma doğru gittiğimizi yazmıştı.

Mitscherlich ve başka psikanalistlerin ortaya attığa görüşe göre, büyük kanonik kültürel değerlerin savaşlar, bilimsel gelişmeler ve kültürel değişimler nedeniyle sorgulanıyor olması, kültürel mirasın taşıyıcısı olan ‘baba’nın sorgulanmasına neden oldu. Zaten, psikolojik yaklaşımlar da çocuk gelişiminde babayı bir kenara bırakıp anneye odaklandı daha çok. Hatta bu görüşlere göre, evrensel olarak kabul edilen, kişinin ana-babasına ve geleneklerine sadakatiyle özgürlük özlemi arasındaki çatışma, küreselleşen dünyada önemini yitirmiş gibi görünüyor. Eskiden olduğu gibi çocuklar ve ergenler, daha önceki gelenek ve görenekleri merak etmiyorlar artık ya da merak etmeye değer bile bulmuyorlar; 20’li yaşlardaki kişiler tarafından yaratılan kültürel ikonlar ya da ürünlerle çevreli bir evrende yaşamayı tercih ediyorlar. Ergenliğin bugün bir krize dönüşmüş olması, artık ergenlerin anne babalarıyla zaman geçirememesine, sosyal medya ve internet aracılığıyla 24 saat akranlarıyla beraber olmalarına bağlanıyor. Eskiden okuldan dönünce anne babayla sohbet edip beraber zaman geçirebiliyorlardı, şimdi herkes kendi odasında, kendi evreninde... Babalar, bu değişim nedeniyle kendilerini yetersiz ve dışarıda bırakılmış hissediyorlar. Onların dünyasına girmeye çalıştıklarında da ya arkadaş olma tuzağına düşüyorlar ya da gerçekten anlayamayıp yetersizlik duygularıyla baş başa kalabiliyorlar.

***

Sonuç olarak, kuşaklar arası bağ, fena halde zayıflamış durumda. Bugün lise öğrenimi gören ama örneğin 12 Eylül Askeri Darbesi’ni bilmeyen ya da sadece özet olarak bilen, söylendiğinde de herhangi bir merak duygusu göstermeyen gençlerle karşılaşmak yaygın bir durum. Bunu dünyaya genellemek de mümkün, İspanya’da İspanya İç Savaşı’ndan habersiz üniversite gençleriyle karşılaşmak her zaman olası örneğin. Ama Billie Eilish’i ya da BTS’yi bilme ihtimalleri her zaman yüksek. Anne ya da babasından çok, bir TikTok ya da YouTube ünlüsünün görüşüne değer vermesi ve o çevreden onay alma ihtiyacı daha baskın olabiliyor. Erkek cinsiyetinden bağımsız olarak psikolojik açıdan ‘baba’ işlevine duyulan ihtiyaç, kült liderlerin beslendiği en önemli kaynaklardan birisi. Özellikle bireyleşmeyi başaramamış toplumlarda, bu kült liderler meselesi sorun olmaya devam edecek gibi görünüyor.