On yıllardır Ortadoğu siyasetinin merkez üslerinden olan Irak’ta siyasi süreç felç olmak üzere. Saddam Hüseyin, Körfez savaşları ve Amerikan işgalini düşününce 90’dan bu yana gün yüzü görmeyen ülkede yeni bir çatışmanın eli kulağında. On aya yakın bir süredir hükümet kurulamazken çok aktörlü post kavgası etnik ve dinsel kimlikler üzerinden bölüştürülen ülkede toplumsal fay hatlarını harekete geçirebilir. Söz konusu Irak olunca yaşananların sadece burayla sınırlı kalacağını düşünmek ise saflık olur.

Şii, Kürt, Sünni ve Türkmen gruplar arasındaki iç çekişme, ABD, İran, Türkiye ve Arap ülkelerinin müdahilliği, Irak’ı yeni bir felaketin eşiğine sürüklüyor. Peki, Irak’ta neler oluyor? Kim kime ve neye karşı? Beş maddede yaşananları özetlemek, Babil’in Asma Bahçeleri üzerinde yükselen Irak’taki kördüğümü anlamak açısından önemli.

Kriz nasıl başladı?

Irak’ta yaşanan basit bir iç iktidar mücadelesi değil. Toplumsal ve siyasal yapı Şiiler, Sünniler, Kürtler, Türkmenler arasında etnik ve dinsel aidiyetler üzerinden bölüştürüldüğünden ülkede devam eden güç mücadelesinin dış etkenleri de var. Son krizin başlangıç tarihi geçen yıl 21 Ekim’de yapılan seçim. Kürtlerin, Şiilerin, Sünnilerin, Türkmenlerin yanı sıra Ezidiler, Şebekler gibi diğer azınlık grupların yer aldığı seçimden Şiilerin Sadr kolu zaferle çıktı. Ancak hükümeti kuracak çoğunluğu sağlayamadı. Kurulan ittifaklar da krizin aşılmasını sağlayamadı. Bu denklemde sembolik pozisyonda olsa da cumhurbaşkanı da seçilemiyor. Saddam sonrası oluşturulan yeni Irak’ta Başbakanlık Şiilere, Cumhurbaşkanlığı Kürtlere, Meclis Başkanlığı Sünnilere tahsis edilmiş durumda. Sandıktan çoğunluk çıkmayınca ne hükümet ne de cumhurbaşkanı seçilebiliyor. Kilit konumdaki Sadr, ekim ayından bu yana üç kez cumhurbaşkanı seçme girişiminde bulunmasına rağmen başaramadı. Rakip Şii grupların hükümet kurmasını da engellediği için kriz patlak verdi.

Kim, kime karşı?

Güç mücadelesi sadece karşıt etnik ve dinsel grupların arasında değil aynı zamanda Şii, Sünni, Kürt, Türkmen gruplar arasında da yoğun şekilde yaşanıyor. Çatışma ve kaostan bıkılan ülkede siyasal yönelim de farklılaştı ve tüm etnik ve dini gruplara ait siyasal yapıların içerisinde yeni bir konsolidasyon ortaya çıktı. Herkes birbirine karşı. En baskın unsur olan Şiiler çok parçalı. Seçimin galibi Mukteda es-Sadr ile Nuri El Maliki, Amiri, Haydar el-Abadi gibi liderlerin başında olduğu diğer Şii yapılar birbirlerinin ayağına basmaya çalışıyorlar. Amerikan işgalinde öne çıkan Sadr hareketi, en etkin gruplardan ve İran’a yakın diğer Şii yapılarla ihtilaf içinde. Şiiler Sadr Hareketi, Koordinasyon Çerçevesi ve Fetih Hareketi olarak üç ana gruba ayrışmış. Benzer şekilde Kürtler ve Türkmenler de kendi aralarında kavgalı. KDP Sadr ile hareket ederken KYB, Sadr karşıtı Tahran’a yakın Kanun Devleti ittifakıyla hareket ediyor. Türkmenler ve Sünniler de Sadr ve Kanun devleti arasında bölünmüş vaziyette.

İttifaklar, gruplar neler?

Geniş cepheli ittifakların en güçlüsü Şii lider Sadr’ın öncülüğünde kurulan Vatanı Kurtarma İttifakı. Sadr Hareketi, Sünni ittifak Egemenlik Bloku ve Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) tarafından kurulan ittifak Meclis’te çoğunluk durumunda. Bu ittifakın karşısında ise İran’a yakın Şii grupların bir araya gelerek kurduğu Koordinasyon Çerçevesi var. Bu ittifakta da Kürtlerin ve Sünnilerin bir kesimi yer alıyor. Talabani ailesinin etkin olduğu Süleymaniye merkezli Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) bu ittifakın içinde. Koordinasyon Çerçevesi, yine bir diğer Şii ittifak olan Hadi el-Amiri önderliğindeki Fetih Koalisyonu ile görüşmeler yapsa da Sadr’ın hamleleri bu adımları boşa düşürdü. Parlamentoda 73 sandalyeye sahip Sadr Hareketi’nin kurduğu Vatanı Kurtarma İttifakı’nı 329 üyeli parlamentoda 200 vekil destekliyor.

Cumhurbaşkanı neden seçilemiyor?

Şiiler gibi Kürtler de kendi aralarında ayrışmış vaziyette. Ayrışma yeni olmasa da bir dönem varılan fiili mutabakat son bir yılda iyice darmadağın oldu. Saddam sonrasında Irak’taki fiili paylaşımda Kürt Bölgesel Yönetimi’nin başkanlığı KDP’ye, Cumhurbaşkanlığı ise KYB’ye verildi. O tarihten bu yana kadarki üç cumhurbaşkanı da KYB’den seçildi. Ancak değişen bölgesel, küresel koşullar nedeniyle Kürtler bu sefer tek aday üzerinde uzlaşamadılar. KDP cumhurbaşkanlığını da istemeye başladı. Barzani ailesinin kontrolündeki Erbil merkezli KDP’nin kendi adayında diretmesi, kriz içinde krizin yaşanmasına vesile oldu. Tahran’a yakın KYB’yi devreden çıkarmak isteyen ABD ve Türkiye de KDP’yi öne sürüyor.

ABD-Türkiye-İran denklemin neresinde?

ABD, İran, Katar, Türkiye, Körfez Arap ülkeleri ve hatta Rusya krizin merkezinde. Jeopolitik ve jeostratejik kapışmanın yanında enerji denklemi Irak’ı küresel ve bölgesel aktörler nezdinde vazgeçilmez kılıyor. İşgal sonrasında ülkeden çekilen ABD ile İran’ın nüfuz kapışmasında ibre Tahran’dan yana. Washington yarattığı boşluktan yararlanan Tahran Şii gruplar üzerinden etkisini konsolide ederken, Washington bu etkiyi kırmak için Kürtlerden, Sünnilerden, Şiilerden ittifaklar oluşturuyor. Mevcut Başbakan Mustafa El-Kazimi gibi Tahran’a daha mesafeli isimlerle süreci götürme peşinde. ABD, Tahran’a mesafe koyan Sadr’ın süreci kilitlemesinden memnun. Ankara da KYB ve İran yanlısı grupların yerine KDP, Türkmenler ve İran’la fazla irtibatlı olmayan yapılar üzerinden sürece müdahil oluyor.