Google Play Store
App Store

Bağımsız film yapımcıları, dağıtımcıların tekelleşmesi nedeniyle sinema salonu bulamıyor. Avukat Güngör, sektörde tekelleşmenin kültürel hegemonya tehdidi yarattığını belirterek, yasaların acil değişmesini istedi.

Bağımsıza yer yok

Tuğçe ÇELİK

Bağımsız sinemacılar, filmlerinin yapım süreci bittikten sonra bir de dağıtım süreci için mücadele vermek zorunda. Çünkü Türkiye’de sinema sayısı fazla olmasına rağmen bağımsız yapımlar ve festival filmleri için gösterim alanı yok denecek kadar az. Sinema sektöründe bazı şirketlerin tekelleştiği yönünde Rekabet Kurumu’na şikâyetler yapılsa da, kurum dikkate almadı. Ancak şikâyetlerin yoğunlaşması nedeniyle kurumun birkaç ay önce açtığı soruşturma sürüyor. Seslerini duyurmak isteyen bağımsız film yapımcıları Sinema Genel Müdürü Birol Güven ile de bir görüşme yaptı. Tekelleşmenin piyasada çeşitliliği azaltıp kültürel bir hegemonyaya yol açabileceğini vurgulayan sinemacılar, gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını talep ediyor.

Cevap hakkını kullanmaları için aradığımız Mars Group ise herhangi bir açıklama yapmadı.

ŞİRKETLERE SORUŞTURMA

Avukat Arzu Güngör, Rekabet Kurumu kararları, sektör raporları, gazete haberleri, TÜİK raporları ve akademik çalışmalardan edindiği bilgileri BirGün ile paylaştı. Güngör, “Rekabet Kurumu Eylül 2024'te, Mars Entertainment Group A.Ş., Mars Sinema Turizm ve Sportif Tesisler İşletmeciliği A.Ş. ve Cj Enm Medya Film Yapım ve Dağıtım A.Ş.’den oluşan Mars grubuna, sinema gösterim hizmetleri pazarındaki hâkim durumunu yapım ve dağıtım hizmetleri pazarında kötüye kullanmak suretiyle 4054 Sayılı Kanun’un 6. maddesini ihlal ettikleri gerekçesiyle soruşturma açmaya karar verdi” dedi.

Güngör, “Avrupa’da en çok yerli yapım izleyen ülke Türkiye. Her dört filmden birini Mars dağıtıyor. Dağıtmadıklarında da nelerin gösterileceğine karar verme ve bunu uygulatma imkânına sahip. Yerli filmlerde azınlık bir kısım hasılatın çoğunu alırken, çoğunluğu oluşturan yüzde 68 oranındaki film hasılatın sadece yüzde 38’ini alıyor. Bunda dağıtım ve gösterimdeki entegrasyon etkilerinin olduğu söylenebilir. Zira Rekabet Kurumu’na yapılan şikâyetlerde bağımsız yapımcılar bunu sıklıkla dile getiriyor. Çeşitliliği sağlamak için devletin bu çeşitliliği besleyen piyasa aktörlerine desteği şart” diye konuştu.

ŞİKÂYETLERİ REDDETTİ

Güngör şöyle devam etti: “Mars’ın her hareketi pazarı belirliyor. Bağımsız sinemacılar diyor ki; ‘Mars bizi pazar dışına itiyor.’ Örneğin; ‘Mars kendi yapımcısının sponsor olduğu filmleri sadece kendi salonunda dağıttırıyor, avantajlı fiyatlar sunarak dağıtımcılar arasında ayrım yapıyor’ deniliyor. Örnek olarak da Kış Uykusu filmi gösteriliyor. Ama Rekabet Kurumu bunu ‘delil yok’ diyerek reddediyor. Fida Film’in perde reklamcılığı pazarından çıkmasına neden olan Mars’ın perde reklamcılığı piyasasına girişi sonrası da Mars bu konuda şikâyet ediliyor. ‘Reklam bütçelerini kendisinde kullananlara indirim yapıyor’ iddiaları var ama Kurul bu şikâyeti de reddediyor. Piyasadaki sorunlar, Rekabet Kurumu’nun vereceği cezalar, alacağı tedbirlerle düzelecek türden değil. Devletin müdahale edip küçük aktörleri koruyan hukuk düzenlemesi yapması gerekiyor.”

∗∗∗

FİLMLER OYNATILMIYOR, AFİŞİ DAHİ ASILMIYOR

Bağımsız yapımcı Tarık Karakulak, “Türk sinemasında film dağıtımındaki tekelleşme, özellikle bağımsız sinemaya büyük zarar veriyor, bağımsız yapımlar sinema salonlarında kendine yer bulamıyor” dedi. Karakulak şöyle konuştu: “Sektördeki tekelleşmenin baş aktörleri olan iki büyük yabancı dağıtım firması, yalnızca iş birliği içinde oldukları yapım şirketleriyle çalışarak bağımsız yapımları sistemin dışına itiyor. Bu firmalar, film dağıtımının yanı sıra büyük bir sinema salonu ağına da sahip oldukları için sektörde mutlak bir güç elde etmiş durumda. Üstelik son yıllarda yapımcılık işine de girerek, sadece kendi yapımlarını ve iş birliği yaptıkları firmaların filmlerini dağıtıyorlar. Bağımsız sinemacılar alternatif dağıtım yolları denediğinde ise büyük bir engelle karşılaşıyor. Çünkü sektördeki büyük dağıtımcılar aynı zamanda birçok sinema salonunun da sahibi. Bu firmaların sahip olduğu sinema salonları, filmlere ya hiç yer vermiyor ya da verilen salonlarda filmler gösterime sokulmuyor.”

Karakulak, kendi filmi için açılan sinema salonlarını bizzat kontrol ettiğinde gösterimde olduğu belirtilen birçok filmin gerçekte hiç oynatılmamış, afişlerinin bile asılmamış olduğunu fark ettiğini vurguladı. Karakulak, buna rağmen yapımcılardan dijital kopya ücretlerinin temin edildiğini söyledi.

∗∗∗

TEKELLEŞME NASIL BAŞLADI?

Bugün gelinen tekelleşme sürecine giden yolun taşları ise şu şekilde döşendi: Sinema pazarının ilk aktörlerinden AFM Sinemacılık 1994’te AVM sinemacılığını başlattı, çoklu salon sahibi ilk firma oldu. 2007 itibariyle AFM Sinemacılık 177 salona sahipti. Mars Entertainment ise Esas Holding ve Actera Fonu tarafından kurulan bir şirket ve kurulduktan sonra ilk önemli hamlesini Tepe Cinemaxx grubunu satın alarak gerçekleştirdi. Bu iki şirketin birleştiği 2011'e gelindiğinde AFM 182 sinema salonuna, Mars ise 236 sinema salonuna sahipti. Birleşme tarihinde koltuk sayısında Mars ve AFM yüzde 50’nin altındaydı ancak gişe hasılatında pazar payı yüzde 51’in üzerindeydi. Birleşmenin kesinleştiği tarihten 3 yıl sonra Güney Koreli grup 800 milyon dolara Mars’ı satın aldı. Birleşme sırasında dağıtım şirketi olmayan Mars grubu birleşim sonrası dağıtım şirketi de kurdu. Bu dağıtım şirketiyle 2015'te dağıtım piyasasında ikinci şirket oldu.

∗∗∗

SİNEMADA KÜLTÜREL HEGEMONYA TEHLİKESİ

Güngör, bağımsız yapımcıların desteklenmesi ve tekelleşmenin önlenmesi için çözüm önerilerini şu şekilde sıraladı:

‘Popcorn savaşları’ denilen biletlerin promosyonlarla satılmasının yasaklanması hariç bilet fiyatına yönelik net düzenleme yok, destek de yok. Oysa çeşitlilik açısından devletin desteği ve regülasyonu gerekli.

Geleneksel yöntemlerle kopyalama yapan şirketler yüksek maliyetlerle film kopyalayıp dağıtıma sunuyorlar. Bu anlamda rekabeti sürdürmeleri çok zor. Devletin bu yapımcılara ve dağıtımcılara dijital dönüşüm desteği vermesi elzem. Zira bu aktörlerin dijital dönüşüm sağlayamamaları nedeniyle ciddi miktarda yapım seyirciyle ya hiç buluşamıyor ya da az buluşuyor. Farklı seslerin sinemaya yansıması engelleniyor. Bu ilerde kültürel hegemonyaya dönüşebilir.

Küçük ve bağımsız yapımcıların aldıkları teşvik ve destekler hem miktar hem faydalanma sayısı açısından düzenlenmeli. Örneğin 2005-2013 arası 240 milyon destek verilirken Netflix bir yılda yerli yapımlarla sinema piyasasına 583 milyon lira kazandırdı. Buna diğer çevrimiçi platformları da kattığımızda devlet desteğinin yok denecek kadar az olduğu söylenebilir.

∗∗∗

BAĞIMSIZ DAĞITIM AĞLARI GÜÇLENDİRİLMELİ

Bağımsız yapımcı Tülay Türken, film dağıtımı ve gösterimi konusundaki tekelleşmenin yerli sinemanın çeşitliliğine zarar verirken izleyicilerin farklı türde yapımlara ulaşmasını da engellediğini belirtti.

Türken şunları kaydetti: “Büyük dağıtımcılar, yalnızca gişe potansiyeli yüksek, genellikle birlikte çalıştıkları belirli yapımcıların filmlerini dağıtmaya öncelik veriyor. Bağımsız yapımcılar, bu dağıtım ağının dışında kaldıklarında alternatif yollar arıyorlar. Bu arayış da büyük dağıtımcıların sinema salonları üzerindeki hâkimiyeti nedeniyle etkili olamıyor. Alternatif dağıtımcılar aracılığıyla sinemalara ulaşmaya çalıştığımızda, bu kez de büyük dağıtımcıların kontrolündeki salonların kapalı kapılarıyla karşılaşıyoruz. Pek çok sinema salonu bu büyük firmaların elinde olduğundan, bağımsız yapımların gösterime girebileceği salon sayısı sınırlı. Daha da endişe verici olan ise sektördeki tekelin, daha fazla salon açılmış gibi göstererek sinema alanında rekabet varmış gibi sunması. Oysa açıldığı iddia edilen birçok salon bağımsız filmlere yer vermiyor ve sadece belirli yapımları programına alıyor.”

Türken, “Bağımsız yapımcılar için çözüm önerileri arasında devlet destekli bağımsız dağıtım ağlarının güçlendirilmesi, yerli yapımlar için destek uygulanması ve sinema salonlarının daha adil dağıtım politikası izlemesi var. Aksi halde, Türkiye’de sinema endüstrisi birkaç büyük şirketin çıkarlarına hizmet eden dar bir çerçevede sıkışmaya devam edecek” dedi.