Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

“Ağaç yaşken eğilir” diye boşuna söylememişler. Dille ilgili kimi bilgiler sonradan kolay öğrenilemiyor. Öğrenilse de uygulanamıyor. Bunun en çarpıcı örneğini, Türkçedeki “durum” ya da “ilgi” ekleriyle “bağlaç”ların yanlış kullanımında görüyoruz. Eğitim düzeyi yüksek çoğu insan bile hangi ekin ayrı, hangisinin bitişik yazılacağını ayırt edemiyor… Yanlış yazılan bağlaçlar Ayrı yazılmaları gerekirken özel adların sonuna eklenerek durum […]

“Ağaç yaşken eğilir” diye boşuna söylememişler. Dille ilgili kimi bilgiler sonradan kolay öğrenilemiyor. Öğrenilse de uygulanamıyor. Bunun en çarpıcı örneğini, Türkçedeki “durum” ya da “ilgi” ekleriyle “bağlaç”ların yanlış kullanımında görüyoruz. Eğitim düzeyi yüksek çoğu insan bile hangi ekin ayrı, hangisinin bitişik yazılacağını ayırt edemiyor…

Yanlış yazılan bağlaçlar

Ayrı yazılmaları gerekirken özel adların sonuna eklenerek durum ekine dönüştürülen “de / da” bağlacına örnekler: 

-“Zülfü Livaneli’nin daha önce hiçbir yerde anlatmadığı hayatından kesitler ve bestelerinin hikâyelerini seyirciyle paylaştığı konserde, Zeynep Halvaşi ve Teyfik Rodos’da Livaneli ile birlikte şarkıları seslendirdi. (…)  CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve eşi Ali Naki Kaftancıoğlu’da konseri izleyenler artasındaydı.” (“Livaneli’den Açıkhava’da konser” (BirGün, 2 Temmuz 2019, Kültür-Sanat sayfası)

-“Erdeğan’da ‘tedbir alırız’ diyerek Hafter güçlerini uyarıyordu.” (Mehmet Ali Güller, “Libya’da savaşıyor muyuz?”, Cumhuriyet, 8 Temmuz 2019)

Bunlar da durum eki oldukları için bitişik yazılmaları gerekirken ayrı yazılan “de”ler, “dalar:

-“Dünyanın her yerinde dolaşırken, ağzım bir karış açık opera binalarına özendiğim için, sokak festivallerindeki en uç oyunları izleyip ‘neden biz de yok?’ diye kendi kendime hayıflandığım için ben edepsizim!” (Işıl Özgentürk, “Ben Edepsizim!”, Cumhuriyet, 7 Temmuz 2019)

-“Linçlere göz yumulan bir ülkede sadece turistler değil o ülkenin vatandaşları da güven de değildir…” (“Kürt turistlere saldırıya tepki”, Cumhuriyet, 20 Temmuz 2019, s. 9)

Son olarak şunu da ekleyeyim: 13 Temmuz 2019 tarihli Cumhuriyet gazetesinin 4. sayfasında, S-400 füze savunma sisteminin ilk parçalarının Türkiye’ye gelişiyle ilgili bir “Haber / Analiz” var. Yazının üç sütuna çekilen başlığı şöyle: “Sıra yaptırımlar da mı?”

Görüldüğü gibi, “-da” durum eki bağlaç sanılıp ayrı yazılmış. Ama kusur yazarın değil, sayfa sorumlusunun. Çünkü yazıda böyle bir ifade geçmiyor. Başlıklarda ve spotlarda yapılan yanlışlıklar, doğal olarak daha çok göze batıyor. Yazı işlerinde çalışan arkadaşların bu konudaki duyarlıklarının en üst düzeyde olması gerekiyor. 

Tahliye olunmaz!

19 Temmuz 2019 tarihli Cumhuriyetin 10. sayfasından bir haber başlığı: “Hakan Atilla bugün tahliye oluyor”.

Aynı gazetenin ertesi günkü sayısının birinci sayfasında bu kez şu başlık yer almış: “Hakan Atilla tahliye oldu”.

Tutuklu bir insan tahliye olamaz, tahliye edilir! Çünkü “tahliye” işlemi, kendi dışındaki bir erkin kararına bağlıdır. Haber konusundan hareketle söylemek gerekirse, bu salıverme olayı, Hakan Atilla’nın kendi istenciyle değil, ABD makamlarının kararıyla gerçekleşiyor. O yüzden “tahliye oldu” sözü yanlıştır, “tahliye edildi” denmesi gerekir.

Her şey satılık!

Eğitimci dostumuz Zeki Sarıhan’ın bir yazısından öğrendim. Milli Eğitim Bakanlığı, okulların adlarını da satışa çıkarmış! Önce şaka sandım ama gerçekmiş. Parayı bastıran, istediği okula adını verebilecekmiş. Üstelik semtlere göre değişiyormuş satış bedeli! Yani lüks semtlerdeki okul adlarının fiyatı daha yüksekmiş! Kara paracılara, yandaş müteahhitlere gün doğdu! Hem havadan para kazanıp hem saygınlık kazanacaklar!
Evet, kimi çevrelerin “Atatürkçü” ve “büyük eğitimci” diye parlatıp yere göğe sığdıramadıkları Ziya Selçuk’un Bakanlığı döneminde oluyor bu işler!
Devletin kasasında para kalmayınca her gün yeni bir abukluk icat ediliyor!
Bu iktidar tarihe yalnızca kamu kaynaklarını kurutan savurganlığıyla değil, aynı zamanda maddi ve manevi değerlerimizi satışa çıkaran aymazlığı ile de geçecek!