Türkiye tarihinin en kitlesel direnişlerinden olan Gezi Direnişi 4 yaşında. O süreçteki doğrudan demokrasi deneyimlerini ve karanlığa karşı bugün neler yapılması gerektiğini Gezi Direnişi’nin bileşenleri ile konuştuk

Baharın müjdesi büyüyen umutlar...

HAZIRLAYAN: CAN UĞUR

31 Mayıs Gezi Direnişi’nin kitleselleşmesi açısından en kritik günlerden biri. Bir grup yurttaşın Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilmesine karşı başlattığı nöbet kısa sürede memleketin eşitlikçi, özgürlükçü seslerinin buluştuğu, milyonların katıldığı bir direnişe dönüştü. 2013 yılında başlayan direniş, bugün hafızalarda tazeliğini korurken ortaya çıkardığı tablo itibariyle de siyasal ve sosyolojik açıdan yeni bir durum yarattı. Yine direnişin 4. yılında polis saldırıları nedeniyle yaşamını yitiren genç isimler Gezi’nin simgeleri haline gelmiş durumda.

Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Medeni Yıldırım Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan ve Berkin Elvan gibi isimler ‘Gezi’nin fidanları’ diye anılıyor. Öte yandan bu isimlerle ilgili davalar da devam ediyor. Ancak davalarda kamuoyunu tatmin eden ve adil bir yargılama diye adlandırılabilecek bir sürecin işletilmediği net biçimde görülüyor. Yargıdaki iktidar baskısı bu davalarda da kendisini hissettirirken alınan kararların birçoğunda iktidar destekli polis şiddeti görülmüyor. Söz konusu adaletsizlikler sadece davalarla da sınırlı değil. Çeşitli demokratik kitle örgütlerinin hazırladığı rapora göre 7 binden fazla yurttaşımız yaralanırken bu yaralanmalarla ilgili hukuksal incelemelerde ilerleme kaydedilmedi. Konunun hukuki boyutu böyle iken siyasal boyutu da en az hukuki boyutu kadar önemli bir yerde duruyor. Gezi Direnişi, Türkiye’deki siyasal konjonktür açısından da ciddi bir kırılma anlamına geldi. AKP cephesinde korku ve şaşkınlık iklimi yaratırken eşitlik ve özgürlük isteyen kesimler açısından da yeni bir politik atmosferin habercisiydi. Özellikle Gezi Direnişi sürecinde Gezi Parkı dahil olmak üzere birçok yerde ortaya çıkan hava; sonrasında oluşturulan forumlardaki doğrudan demokrasi deneyimleri hâlâ tartışılıyor. 4 yaşındaki direniş, emekleme çağının ardından emin adımlarla yürümeye başlamaya hazırlanırken toplumsal muhalefeti nasıl bir dönem bekliyor sorusunun birçok kesim tarafından yanıtı aranıyor. Hazırladığımız Gezi dosyasında demokratik kitle örgütü ve parti temsilcilerine bu ve benzeri soruları yönelttik, Gezi’nin simgesi haline gelen birçok fotoğraftan bir tanesi olan “marjinal 5’li” karesinin hikâyesini yazdık. 15’inde, polisin attığı gaz fişeğiyle aramızdan ayrılan umudun çocuğu Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan ve Gezi’deki polis saldırılarında bir gözünü kaybeden Volkan Kesanbilici ile geçen süreyi konuştuk.