MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Gara katliamında sorumlu aranmasını eleştirerek “Ya devleti ya da Cumhurbaşkanımızı suçluyorlar” dedi. 20 yıl önceki Sezer-Ecevit tartışması sonrası baş gösteren krizi hatırlatan Bahçeli, “19 Şubat 2001 tarihli MGK Toplantısı’ndan sonra baş gösteren siyasal ve ekonomik sorunlar tekrar etmeyecektir” yorumunda bulundu. Bahçeli, o tarihte de koalisyon ortağıydı.

Bahçeli, 20 yıl önceye gitti: Tekrar etmeyecek

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKP’li Melih Bulu'nun Boğaziçi Üniversitesi'ne kayyum rektör olarak atanmasının ardından başlayan protestolar ve Irak’ın kuzeyindeki Gara’da PKK’nin alıkoyduğu 13 kişinin ölümüyle ilgili Twitter’dan yeni bir açıklama yaptı.

Muhalefeti ‘fitnecilikle’ eleştiren Bahçeli, “Nitekim dinimize göre fitne haramdır. Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed inananlara şöyle seslenmektedir: Fitne uykudadır. Uyandırana Allah lanet etsin. Hüküm açıktır, fitne ayak altındadır” ifadelerini kullandı.

Bahçeli, “Boğaziçi Üniversitesi’nde fitne sahne aldı” yorumunda bulunarak, “Zillet partileriyle terör elebaşları bu fitneyi körükledi. Türkiye’nin önü kesilmek istendi. Gençlerimiz öğrenci görünümlü teröristlerce istismar edildi. Huzurumuz kaçsın, birliğimiz kırılsın diye beklediler. Ve boşa beklediler!” dedi.

“YA DEVLETİ YA CUMHURBAŞKANIMIZI SUÇLUYORLAR”

Gara katliamında sorumlu aranmasını eleştiren Bahçeli, “Ya devleti ya da Cumhurbaşkanımızı suçluyorlar. Terörist Demirtaş’ın şifreli mesajlarla ve dolaylı anlatımlarla devleti suçlamasına çıt çıkarmıyorlar. Bilakis “Bak gördünüz mü, PKK’yı kınadı” diyebilecek kadar fitneye fişeklik yapıyorlar” yorumunu yaptı. Bahçeli, ifadelerini şöyle sürdürdü:

“CHP Genel Başkanı, PKK’nın reklamını yapmamak için adını anmamış! Bu garip ve garabet beyana kanacak çocuk, gülecek karga bile bulunamaz. Kılıçdaroğlu, PKK’nın yayın organları tarafından hazırlanmış sözde haber jeneriklerinde bırakanız reklamı, yıldız gibi parlıyor.

CHP Gara’da yakalandı! HDP zaten oradaydı. İP ise çevresinde gıyaben keşif yapıyordu. PKK’yı lanetlemek yerine Türkiye’yi isnat eden, hükümete fatura çıkaran menhus siyasi partilerin fitnenin beşinci kolu oldukları abartı veya afaki bir tespit değil, isabetli bir teşhistir.”

MUHALEFET PARTİLERİNE YÜKLENDİ

HDP’nin CHP’de “yuva yaptığını” öne süren Bahçeli, İYİ Parti’yi de hedef aldı. Bahçeli, ABD’nin Gara sonrası yaptığı açıklamaya da değinerek şunları kaydetti:

“PKK’nın kanlı demirbaş listesine kaydetmiştir. İP de uydulaşmış, HDP-PKK yörüngesinde dönüp durmaya başlamıştır. Kaldı ki ülkesine ve milletine bu kadar yabancılaşan partilerin durumu başkaca izah ve ifade edilemez.

Türkiye’de bunlar oluyorken, PKK’yı sözde kara gücü gibi kullanan, himayesinde tutan ABD’nin “eğer”li açıklamaları, teröristlere silah ve eğitim desteği vermesi iki ülke arasındaki nazik ilişkilere saplanmış zehirli bir mızrak gibidir. Sorun yalnızca bu kadar da değildir…”

“TÜRKİYE-ABD RAPORLARI MANİDAR”

Bahçeli, Türkiye-ABD ilişkilerine dair hazırlanan raporlardan söz ederek şunları dile getirdi:

“Son günlerde Demokrat Parti’ye yakınlığı ile bilinen, küresel bir düşünce kuruluşu olmayı amaçlayan Brooking Enstitüsü’nde peş peşe Türkiye-ABD ilişkilerini merkezine alan raporlar yayımlandı. Bu raporların zamanlaması son derece manidardır.

Özellikle geçtiğimiz ay sonunda Galip Dalay ve bu ay içinde de Nicholas Danforth tarafından yazılan makale veya raporlar dikkatle takip ve analiz edilmelidir.

CHP’nin Brooking Enstitüsü’yle irtibatı, Derviş-Kılıçdaroğlu bağlantıları, dahası CHP’nin ABD’nin yeni hükümetine düşünce kuruluşları vasıtasıyla muhbirlik yapıp yapmadığı milli vicdan tarafından sorgulanmaktadır. Yazılan karanlık senaryonun iç yüzü aydınlanmaya başlamıştır.”

2001 KRİZİNİ HATIRLATTI

Bahçeli son olarak, kendisinin de koalisyon ortağı olduğu 2001 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve dönemin Başbakanı Bülent Ecevit arasındaki gerilime işaret ederek mesajını şu ifadelerle noktaladı:

“Biz oyunu görüyoruz. Cumhur İttifakı’nın tarihi varlığının çok güçlü şekilde devamına inanıyoruz. Zalimlere karşı biriz, emperyalizme karşı tek yüreğiz. Biz Türkiye’yiz, Türk milletiyiz. Okyanus ötesinden ülkemize istikamet çizdirmeyiz, müdahale ettirmeyiz.

19 Şubat 2001 tarihli MGK Toplantısı’ndan sonra baş gösteren siyasal ve ekonomik sorunlar tekrar etmeyecektir. Merhum İsmail Cem’le yola çıkıp, sonra onu ilk durakta satan, Türkiye’yi karıştırıp ardından da kaçan Derviş’in maskesi çoktan düşmüştür.

Küresel güçlerin bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı vardır, Türk milletinin yapacakları görülecektir. Eğilmez başımızla, teslim olmaz irademizle, milli şuurumuzla, muazzam dayanışmamızla Emperyalizm’i ve fitne komiserlerini her cephede karşılamaya sonuna kadar hazırız.”