Soruya yanıt aramadan önce birincisi Ajdar’a, ikincisi Devlet Bahçeli’ye ait olan şu iki güfteyi karşılaştırmamız gerekiyor. Şurup gibiyim şurup/Turp gibiyim turp turp/Ben ateş sen barut hmmmm/Öptüm seni şap şup/Şap şup/Şap şup/Şap şup/Ha şap/Ha şup/Çikita muz/Çikta muz/Çikta çikta çikta/Çik çik çik çikita/Çikita muz (Ajdar). Kaynayan kazan kapak tutmaz/Gazozuna oyun olmaz/Şayet oynamaya kalkarsan/Aklın başından gider/Laf dedi döndü […]

Soruya yanıt aramadan önce birincisi Ajdar’a, ikincisi Devlet Bahçeli’ye ait olan şu iki güfteyi karşılaştırmamız gerekiyor.

Şurup gibiyim şurup/Turp gibiyim turp turp/Ben ateş sen barut hmmmm/Öptüm seni şap şup/Şap şup/Şap şup/Şap şup/Ha şap/Ha şup/Çikita muz/Çikta muz/Çikta çikta çikta/Çik çik çik çikita/Çikita muz (Ajdar).

Kaynayan kazan kapak tutmaz/Gazozuna oyun olmaz/Şayet oynamaya kalkarsan/Aklın başından gider/Laf dedi döndü kasnak/Söz söyledi oldu eski çamlar bardak/Kapak resmi sevilerek alınan kitap gibisin/Dışın hoş gibi duruşun loş gibi/İçin bomboş (Devlet Bahçeli).

Devlet Bahçeli ile Ajdar’ın güfteleri kadar besteleri de büyük benzerlik taşıyor. Benzerlik bununla kalmıyor; bu ikisinin hitap ettikleri kitle ile sahnedeki tavırları da aynı. Bestelerini icra ederken ikisi de seyircilerini eğlendirirken kendileri acı çeken sanatçı gibi davranabiliyor. Bu da güftelerindeki cıvıklığı fark ettirmemeyi başarmalarını sağlıyor.

Şarkı söyleyeceği anons edilmese, yukarıdaki sözlerin Ajdar’dan çıkacağını tahmin etmeniz olanaksızdır. Aynı şekilde MHP’nin 40. kuruluş yıl dönümünü, 2009’daki sıfırları sildikten sonra ortaya çıkan sayı ve rakamları toplayarak (2+9=11, 11+29=40) bulan Devlet Bahçeli’yi de bu hesaplamayı yaptığı 2010 yılına kadar bulunduğu kulvarın ciddi şahsiyetlerinden biri sanmanız yanılgı sayılmazdı. Bahçeli, on yılda oldukça mesafe kaydetti ve böyle onlarca güfteye imza atmayı başardı!

Sahnede veya kürsüde, mikrofon kullanan ve kitleye hitap eden diğerleri gibi bu iki fenomen de anlamsızlığın anlam üzerinde baskı kurduğu yılların ürünü olarak ortaya çıktı. Devlet Bahçeli her ne kadar Ajdar’dan eski olsa da kendisini ve dilini anlamdan ayırması Ajdar’dan sonraya denk gelir. Bahçeligillerin hitap ettiği kitleyi Ajdarlar dönüştürdü. Bahçeli, temsil ettiği topluluğa sahip çıkma yerine, ister istemez kendini Ajdarlaştırmak zorunda kaldı.

Siyasetin belli bir noktasını işgal eden Bahçeli’nin, çevresini etkileyen yozlaşmaya direnmesi mümkün değildi. Kendisini koruyamamış birinin temsilcisi olduğu topluluğu etkilemesi zaten düşünülemez. MHP ve AKP gibi partiler popülist olmalarından ötürü toplumu değiştirmek yerine onun peşine düşmek zorundadırlar. Kaldı ki bunlar, piyasa ve kültürel dinamiklerin değiştirdiği toplumu yönetmekle yükümlüdürler.      

İster siyasetçi ister şarkıcı, ister edebiyatçı olsun popülist, sözünde mantığa ve estetiğe yer vermez. Mantık sözün doğru bilgiye dayanmasını, estetik ise güzelleştireceği şeyin gerçek olmasını şart koşar. Mantıksız birinin estetik kaygısı olamaz. Dolayısıyla Bahçeli’nin güftelerinde mantık, Ajdar’ınkinde estetik aramak mantıksızlık olur!

Hadi diyelim ki Bahçeli kendini koruyacak donanımdan yoksun olduğu için mantıksızlığın esiri oldu veya bile isteye mantığı düşünme yöntemi olarak kullanmıyor: Peki bize ne oluyor! Mesela ben; mantıksızlık eleştirisi yaparken onların mantıksızlığına düşünce muamelesi yapmış olmuyor muyum? Bu insanlar yokmuş, bu sözler söylenmemiş gibi yapamaz mıyız? Aslında yapabiliriz, ama yapamıyoruz! Peki neden…