Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Devlet Bahçeli, 2 Temmuz 2019 günkü Grup toplantısında yine esti savurdu! “Anadolu’nun fethi”nden girip Osaka’daki G-20 toplantısından çıktı! Ama “Sivas kıyımı”na hiç değinmedi; onu bilerek es geçti! 26 yıl önce Madımak’ta yakılarak öldürülen 35 canımız için Türkiye yas tutarken Bahçeli umursamadı bile! Çünkü onun derdi başkaydı! Uzun uzun “fetih ruhu”ndan söz etti. “Türk milletinin fetih […]

Devlet Bahçeli, 2 Temmuz 2019 günkü Grup toplantısında yine esti savurdu! “Anadolu’nun fethi”nden girip Osaka’daki G-20 toplantısından çıktı! Ama “Sivas kıyımı”na hiç değinmedi; onu bilerek es geçti!

26 yıl önce Madımak’ta yakılarak öldürülen 35 canımız için Türkiye yas tutarken Bahçeli umursamadı bile! Çünkü onun derdi başkaydı! Uzun uzun “fetih ruhu”ndan söz etti. “Türk milletinin fetih ruhu hiç kesintiye uğramamıştır” dedi. Sözü daha sonra “isim babası” olduğu “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne getirerek şöyle buyurdu:

“Türkiye, aradığı parlak yönetim sistemini bulmuş ve benimsemiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye Cumhuriyeti’nin devamıdır. Siyasi istikrarın teminatıdır. Ne yapsalar boştur, ne etseler nafiledir. Türkiye’nin geleceği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir.” 

Bahçeli coşmuştu o gün! Seçim yenilgisine karşın “Zillet İttifakı” söylemini sürdürüyor; düşmanlaştırıcı dilini yeni ve “veciz” sözcüklerle zenginleştiriyor; kendisi gibi düşünmeyenlere “müfteri, münafık, müptezel, bozguncu, şerefsiz, soysuz…” diyerek hakaretler yağdırıyordu.

“Beka”yı da unutmamıştı doğal olarak. “Milli bekamızı yedirmeyiz, yutturmayız, asla da çiğnetmeyiz!”  diye kükrüyor; Saray rejimine karşı çıkanların “parlamenter sistem çığırtkanlığı” yaptığını söylüyordu…      

AKP içinde baş kaldıranlar da gündemindeydi. Yeni parti kurma hazırlığındaki “AKP muhalifleri”ni Erdoğan’dan daha sert bir dille eleştirdi. Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nu ad vermeden topa tuttu! Ancak bir ara dili sürçtü; yeni parti girişimcilerinden söz ederken “AKP partili bazı yöneticiler” diye garip bir ifade kullandı. Belli ki konuşma metninde “AK Partili…” diye başlayan tümceyi prompterdan okurken böyle bir “canlı yayın kazası” yaşamıştı…    

Konuşma metninde şöyle bir tümce de vardı:

“İşte böylesi bir ahval ve şerait içinde tarihin omuzlarımıza yüklediği ve ertelenmesi halinde çok ciddi mahsur ve maliyetleri olacak vazifemizi tatbik ve temin için kollarımızı sıvadık.”

Kendisi nasıl söyledi bu sözcüğü bilmiyorum ama “mahsur”, kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş demektir. Bu tümcede olması gereken doğru sözcük ise “sakınca” anlamına gelen “mahzur”dur.

Hadi bunları geçelim. Ama geçemeyeceğimiz vurgu ve seslendirme yanlışları yapıyor Bahçeli.

Özgeçmişinde “İktisat Doktoru” yazıyor ama “ekonomi” sözcüğünü inatla “ekönomi” diye seslendiriyor! Dilinden düşürmediği “beka”yı da “bekââ” diye yanlış söylüyor. Ayrıca “vahim” diyemiyor, “vaahim” diye uzatıyor “a” sesini. MHP’li bir Grup Başkan Vekili’nin geçenlerde Meclis kürsüsünde demokrasiden söz ederken “demokraasi” demesi de çok konuşulmuştu…  

“Ulus” kavramının temel belirleyicilerinden biri “dil” değil midir? Milliyetçiliğe gelince mangalda kül bırakmayanlar, Türkçe konusunda neden bu denli özensiz davranabiliyor?

***

HAFTANIN NOTU

Her şey güzel olacaksa…

Ekrem İmamoğlu’nun seçim sürecindeki kimi söylemlerinden ben de rahatsızlık duymuştum. Ama karşısında gerici, işbirlikçi, halk düşmanı bir blok vardı. Ülkede demokratik bir ortamın yaratılabilmesi için her şeye karşın bu blokun yenilgiye uğratılması gerekiyordu. “Armudun sapı, üzümün çöpü…” mızmızlığı yapacak durumda değildik. Özellikle solcuların, sosyalistlerin İmamoğlu’na verdiği destek, onun partisinden ve kişiliğinden bağımsız olarak, AKP ve destekçisi MHP’yi geriletme amacına yönelikti…

Şimdi seçim bitmiş, Ekrem İmamoğlu, görülmemiş bir halk desteğiyle İstanbul Anakent Belediye Başkanlığı koltuğuna oturmuştur. Artık nabza göre şerbet verme, herkese şirin görünme çabalarının sona ermesi ve hızlı biçimde “halkçı belediyecilik” uygulamasına geçilmesi gerekiyor.

Bu yürüyüşe köstek olacaklara hoşgörü gösterirseniz, yerelde iktidar olamazsınız!