‘Selfie’ çekerken kendini vuran, uçuruma yuvarlanan, elektriğe çarpılan, kafasına yıldırım düşen, mükemmel ‘selfie’yi çekemeyince intihara kalkışan ‘selfiezede’ haberlerine de biraz göz gezdirin

Bak bana, gör beni,  sev beni

> ESRA TANRIBİLİR @irritablerains

Ülkenin karanlık gündemiyle derbeder olduğun yetmezmiş gibi hayatın zorluklarıyla sınandığın bir gün, aklında da yetiştirilmesi gereken işler...
Üzerine ordu gibi hücum eden kalabalığı yararak evine dönerken önünde yürüyen kadın aniden duruveriyor. Haliyle sen de ona çarpmamak için durmak zorunda kalıyorsun, arkandaki de sana çarpmamak için... Vahim sonuçlar doğurabilecek zincirleme bir yaya kazasının ucundan dönülüyor. Sen neler olduğunu anlamaya çalışırken, kadın, ucuna akıllı telefon yerleştirilmiş bir ‘selfie çubuğu’nu uzatıyor ve kendi fotoğrafını çekiyor; ne olur ne olmaz diye de farklı açılardan birkaç tane yedek. Bir sağdan bir soldan bir de tam karşı cepheden ama hepsi de otuz derece açıyla yukarıdan. İri gözler ve çıkık elmacık kemikleri için ideal poz... Ülke gündemine karşılık kadının kendi ‘selfie’ gündemi var!

Bir bak bakalım etrafına, bu anı dondurup ölümsüz kılmak için senin fark etmediğin ne görmüş olabilir? Güzel bir manzara? Tarihi bir bina? Hayır, orada durup fotoğraf çekmeyi gerektirecek tek bir mantıklı sebep yok! Sadece sıcaktan bunalmış kalabalığın araba kornalarına karışan uğultusu...

Tabii sırf ‘selfie’yi çekmekle bitmiyor bu iş. Daha bilumum sosyal paylaşım sitelerine ‘post’ edilecek, gelecek ‘like’lara göre de duygusal boşluklar doldurulacak.

Bütün bunlar hep Narkissos’un yüzünden. Hani, Echo’nun aşkına karşılık vermeyip suda gördüğü kendi yansımasına âşık olan avcı. O ilk narsist... Sanki onun laneti yetmezmiş gibi bir başkası da kalkmış, aynayı icat etmiş. Ressamlar da ona bakarak ‘selfie’nin atası kabul edilen otoportrelerini çizmeye başlamış; hem pratik yapıyorlarmış hem de bu eserleri yeni sipariş almak için kullanıyorlarmış. Rönesans usulü reklam ve pazarlama... 19. yüzyıl başında fotoğrafın, sonunda da sinemanın keşfedildiğini ve yıllar içinde nasıl geliştiklerini zaten biliyoruz.

Eski ustalardan çağdaş sanatçılara miras kalan otoportre tarz olarak sanat tarihçilerini meşgul etmekle kalmaz, insanın kendisiyle yüzleşmesi olarak görüldüğünden, farklı disiplinlerin de ilgisini çeker. Resimle ilgilenmeyenlerin bile, hem duygusal hem de fiziksel acılarını tablolarına kaydederek bu türün de en iyi örneklerini veren Frida Kahlo’ya aşina olması işte bu yüzdendir. “Otoportreler yapıyorum çünkü en iyi bildiğim kişi kendimim. Kendi gerçekliğimi çiziyorum,” diyen bu muhteşem kadının hayatı ve eserleri, ‘self’ olmanın yolunun ‘selfie’lerden geçtiğini zanneden kuşağımıza, belki de zorunlu ders olarak okutulmalı.

Güvenli selfie çekme rehberi
Teknolojik gelişmeler, dijital fotoğraf makinaları ve akıllı telefonları bir daha çıkmamak üzere hayatımıza soktu. Böylece otoportrenin sanattan fırlayıp kontrolden çıkması ve sosyal paylaşım sitelerinin yaygınlaşmasının yardımıyla ‘selfie’ye dönüşmesi de bizim neslimize kısmet oldu. Zaten Narkissos’tan beri kendi güzelliğinin narkozu altında olan insanlığın durumu bugünlerde biraz daha ciddi. Artık aşırı dozdan ölüyoruz. Abarttığımı düşünüyorsanız, emin olun bu konuda yalnız değilim. Rusya’da, artarak devam eden ‘selfie’ kaynaklı yaralanma ve ölüm olayları yüzünden yayımlanan ‘güvenli selfie çekme’ kitapçığını incelemenizi öneririm. ‘Selfie’ çekerken kendini vuran, uçuruma yuvarlanan, elektriğe çarpılan, kafasına yıldırım düşen, mükemmel ‘selfie’yi çekemeyince intihara kalkışan ‘selfiezede’ haberlerine de biraz göz gezdirin.

‘Selfie’ postalama alışkanlıkları ve bazı kişilik bozuklukları arasındaki ilişkiyi artık bilimsel araştırmalar da doğruluyor. Üstelik bu araştırmalara konu edilen tek patolojik rahatsızlık narsizm de değil, teşhircilik ve röntgencilik de ona eşlik ediyor. İstatistiklere göre ‘selfie’lerin %30’unu, 18-24 yaş arasındakiler çekiyormuş. Yani bu bulaşıcı hastalık, sanıldığının aksine, sadece gençleri değil, 7’den 70’e hepimizi etkiliyor.

Hollywood starlarının ünlü Oscar ‘selfie’sinden Nelson Mandela’nın cenazesindeki dünya liderlerinin münasebetsiz ‘selfie’sine, Papa ‘selfie’sinden cesaret ‘selfie’lerine, çıplak ‘selfie’lerden yatak odası ‘selfie’lerine kadar uzanan geniş bir yelpazede ürünlerimizi sergiliyoruz. Kıyamet koparken bile ‘selfie’ çekebilecek insanlar var.

Akıllı telefonlar sadece hayatımızı kolaylaştırmıyor aynı zamanda da yansımamızı gösteren birer su pınarı. Eğer onlara bakmaya devam edersek, Narcissus gibi içlerine düşüp boğulacağız. Üstelik öldüğümüz yerden nergisler de çıkmayacak. Kendimizden önce doğayı mahvettiğimizden çiçek olarak enkarne olmak da artık imkânsız. Henüz vakit varken, sen o telefondan biraz uzaklaş, birazcık daha... Ekho’nun dağların arasında yankılanan sesine kulak ver.