Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, bilimsel çalışmalar için ayrılan ve yapılaşmaya izin verilmeyen sit alanlarında da, ‘kamu menfaati’ gerekçesiyle atıksu, içme suyu, doğal gaz, elektrik hatları ve iskele yapımına izin verileceği yönündeki haberlerle ilgili açıklama yaptı. Bakanlık düzenlemenin daha çevreci hale getirildiğini iddia etti.

Bakanlıktan sit alanları açıklaması: Rant söz konusu değilmiş...

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, "Zeytinliklerden sonra sit alanları da ranta açılıyor" haberlerine ilişkin açıklama yaptı.

Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 5 Mart'ta Resmi Gazete'de yayımlandığının anımsatıldığı açıklamada, şu ifadeler kullanıldı: "Yayımlanan yönetmelikte, haberde iddia edildiği gibi yeni bir düzenleme yapılmamış, tam aksine, korunan alanlarda halihazırda var olan faaliyetlerin bile büyüklük ve kapasiteleri hakkında sınırlayıcı düzenlemeler getirilmiştir. Her şeyden önce, haberin temel düşüncesini teşkil eden 'Nitelikli Doğal Koruma Alanlarının tanımının daha fazla yapılaşmaya izin verecek şeklinde değiştirildiği' iddiası tamamen asılsızdır. Tüm varlıklarını yalan ve iftiraya borçlu olan bir siyasi partinin temsilcisinin yaptığı diğer çarpıtma ise söz konusu haberde isimleri verilen alanların nitelikleriyle ilgilidir."

Patara, Kekova, Kelebekler Vadisi, Ihlara Vadisi, Salda Gölü ve Pamukkale bölgelerinin Özel Çevre Koruma Bölgeleri olduğun hatırlatılan açıklamada, şunlar kaydedildi: "Yayımlanan yönetmelik değişikliği ise doğal sit alanlarına ilişkin düzenlemeleri içermektedir. Asılsız iddiaların sahipleri, yönetmeliğin eski haliyle karşılaştırıldığında yapılan düzenlemelerin izinleri genişletmediğini, tam aksine daha çevreci hale getirdiğini; geçtiğimiz yıl milletimizi yasa boğan iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin başında gelen yangınlara karşı tedbirleri güçlendirdiğini milletimizden gizlemektedir. Her daim, doğa koruma ve çevre faaliyetlerini politik bir argüman olarak kullanma alışkanlıklarını sürdürenler bir defaya mahsus olarak konuya objektif bir gözle bakabilme özgüvenini gösterebilselerdi, kesin korunacak hassas alanlarla ilgili 'rant' amaçlı bir yapılaşmanın kesinlikle söz konusu olmadığını, tamamen çevre-doğa-insan ortak menfaatinin gözetildiğini apaçık göreceklerdi."

Açıklamada, şu bilgiler paylaşıldı: "Doğamızın ve milletimizin menfaatinin bir gereği olarak zorunluluk arz eden hallerde, yeni bir yol güzergahı açılmadan, mevcut yol güzergahı kullanılması koşuluyla, altyapı uygulamaları yapılmasına, ulusal güvenlik için zaruret arz eden tesislerin yapımına ve orman yangın yolu açılmasına imkan sağlayacak düzenlemeler yapılmıştır. Biz, bugüne kadar yaptığı doğa koruma çalışmalarıyla ülkemizin korunan alan büyüklüğünü, toplam yüzölçümümüzün yüzde 9,6'sından yüzde 11,9'una çıkaran bakanlık olarak her türlü mesnetsiz iddia ve siyasi manipülasyonla mücadele edecek, korunan alanlarımızın genişliğini, koruma kalitemizi ve bilimsel çalışmalarımızı artırmaya kararlılıkla devam edeceğiz.”

TALAN DÜZENLEMESİ

Korunan alanların tespit ve tescili ile bu alanlardaki uygulamaların belirlendiği yönetmelik, 16 Mart 2020 tarihinde çıkarılan Cumhurbaşkanı kararı ile daha önce de değiştirilmiş, korunan alanlarda madencilik, balıkçı barınakları ve turizm amaçlı yapılaşmanın önünü açan yeni düzenlemeler yapılmıştı. Ayrıca ilgili yönetmelikte 27 Ekim 2017 ve 19 Şubat 2013 tarihlerinde yapılan kimi değişikliklerle korunan alanların kullanıma açılması yönünde yeni uygulamalar getirilmişti.

İktidarın doğal koruma alanlarına ilişkin adım adım yürüttüğü bir plan olduğunu vurgulayan TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Cevahir Efe Akçelik, “İlk olarak, 16 Mart 2020'de bakanlık, koruma alanları olarak belirlenen kıyıların talanına ve bu alanların yapılaşmaya açılmasına olanak vermişti. Şimdi de gece yarısı, yine aynı yönetmelikte yapılan değişiklik ile Nitelikli Doğal Koruma Alanlarına hidroelektrik, rüzgâr ve güneş enerji santrallerinin yapımının da yolu açılmış oldu” demişti.