Emek ve Demokrasi Koordinasyonu öncülüğünde Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda gerçekleşen Barış Mitingine akın eden binlerce yurttaş,7’den 70’e barış için haykırdı. AKP/Erdoğan iktidarının kurumsallaştırmaya çalıştığı OHAL rejimini protesto eden binler; birlikte, omuz omuza özgür bir ülke inşa etme sözü verdi.

Bakırköy'de Barış mitingi

ZEYNEP KURAY

Emek ve Demokrasi Koordinasyonun Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda düzenlediği Barış Mitingi'nde yürekler barış için birleşti. 7’den 70’e alana akın eden binlerce yurttaş, AKP/ Erdoğan rejimin faşist uygulamalarını protesto etti, özgürlük ve barış istedi. Mitinge, HDP Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Filiz Kerestecioğlu, Hüda Kaya, Ertuğrul Kürkçü, Erdal Ataş, KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Özlem Tolu, TTB İstanbul Genel Sekreteri Dr. Samet Mengüç, Devrimci Parti İl Başkanı Ali Emre Ecer, EHP Genel Sekreteri Emre Öztürk, EMEP MYK üyesi Levent Tüzel, ESP İstanbul İl Başkanı Fadime Çelebi, Alevi kurumları, Doğu Güneydoğu Dernekleri Federasyonu ile ADAM-DER yöneticilerinin yanı sıra çok sayıda demokratik kitle örgütü katıldı.

bakirkoy-de-baris-mitingi-348243-1.

POLİSLER HDP MİLLETVEKİLLİLERİN FOTOĞRAFLARINI YIRTTI

İncirli Dikilitaş‘ta toplanarak alana yürüyen kitle ile arama noktaları oluşturan polisler arasında zaman zaman gerginlikler yaşandı. Bu arama noktalarından birinde polisin HDP Milletvekillerine yönelik tahammülsüzlüğü dikkat çekti. Yurttaşların taşıdığı tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve HDP milletvekillerinin maskelerini alana sokmayan polis ile HDP’li kitle arasında arbede çıktı. HDP’li bir görevlinin polis tarafından darbedildiği arbedede polislerin aralarında HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve tutuklu milletvekillerinin fotoğraflarının yer aldığı maskeleri yırtıp yere atması dikkat çekti. HDP milletvekili Filiz Kerestecioğlu polislere tepki gösterdi. HDP’li görevlilerin araya girmesiyle gerginlik yatıştı.

Gerginlik sonrası alana akın eden binlerce yurttaş barış, özgürlük taleplerini dile getirdi. “Faşizme karşı omuz omuza”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek”, “Direne direne kazanacağız” sloganlarının atıldığı mitingde, İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu adına ortak açıklama Türkçe ve Kürtçe okundu. Açıklamayı Türkçe okuyan Özge Atman, savaşın insanlığa faturasının ölüm, sürgün, acı ve gözyaşı olduğunu vurgulayarak sözlerine başladı. 1 Eylül gününün, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra “bir daha bu fatura ödenmeyeceğiz” diyerek dünya barış günü ilan edildiğini hatırlatan Atman, bu söze rağmen ezilenlerin bugün savaş tehdidi altında yaşamak zorunda bırakıldığını söyledi.

‘TEK ADAMLIK REJİME İZİN VERMEYECEĞİZ’

Ortadoğu’da hüküm süren savaşa dikkat çeken Atman, "Petrolü, doğal gaz ve maddeleri, nüfuz alanlarını ele geçirmek veya haklarının özgürlük çığlığını boğmak için devletler silah fabrikalarını tam kapasite çalıştırılıyor; o silahlar ateşliyor, her yerde üs kuruluyor, kendi adına savaşacak çetelere milyon dolarları akıtıp sırtlarını sıvazlıyorlar” dedi.

Atman, Türkiye’de ise AKP/ Saray iktidarının hem komşularına hem de kendi yurttaşlarına da savaş açtığını belirtti. “Bir diktatörlük tesis edilirken, savaş ve çatışmayan, iç ve dış düşmanlarını çoğaltmayan hiçbir rejim yok” diyen Atman, 15 Temmuz darbe girişimini bir lütuf olarak gören hükümetin, hemen ilan ettiği OHAL sayesinde kurtulmak istediği her kesime ‘ terör’ etiketi yapıştırarak düşman ilan ettiğini kaydetti.

“Kalıcılaştırılmaya çalışılan OHAL hukukunu bertaraf edilmesi, ülkenin kaderinin tek kişinin ağzından çıkacak söze bağlı kalması, her türlü itirazın baskısıyla sindirmek demek” vurgusunu yapan Atman, buna izin vermeyeceklerini, düşmanlaştırma politikalarına, icat edilen düşmanlar sayesinde şovenizmin kışkırtmasına sessiz kalmayacaklarının altını çizdi. Atman, “Düşmanlarla çevrili bir ülkede değil içeride ve dışarıda barış ve huzur içinde yaşamak, özgür bir ülke inşa etmek için mücadeleye devam edeceğiz. Bu ülkenin emekçileri, halkları, kadınları ve gençleri olarak hiçbir faturayı can pahasına ödemeyeceğiz” dedi.

MÜFTÜOĞLU: İŞSİZLİK TEHDİDİYLE BİAT DAYATILIYOR

KHK'lerle ihraç edilen akademisyen Özgür Müftüoğlu, kısa bir konuşma yaptı. Hükümetin OHAL'e dayanak bir çok hukuksuzluğa imza attığını dile getiren Müftüoğlu, işsizlik tehdidiyle insanlara biat dayatıldığını kaydetti. Müftüoğlu, "KHK'lerle yüz binden fazla kamu emekçisi hukuksuz şekilde ihraç edildi. 50 kamu emekçinin intihara sürüklendi, yaşamını yitirdi" diye konuştu. Müftüoğlu, KESK ve DİSK'in işlevsizleştirilmeye çalışıldığını belirtti.

ERZAK: ÖZGÜRLÜĞÜN YOK EDİLDİĞİ YERDE HEPİMİZ TUTSAĞIZ !

Barış Bloku adına Prof. Dr. Ayşe Erzak ise yaptığı konuşmada, "Her türlü farklılığın ve direnişin görünmez kılınması, hatta yok edilmesi gereken bir isyan olarak algılanması, düzenlerinin 'cam ve çelikten' AVM görüntüsüne bir tehdit sayılması yabancımız değildir" dedi. AKP iktidarının emekçileri kurumsuz , örgütsüz bırakmak ve muhtaç bir kitleye dönüştürmek istediğini kaydeden Erzak, "AKP iktidarı yaşattığı çatışma ortamını ve körüklediği Suriye savaşını kendi cuntasını pekiştirmek, ülkede zoraki bir mutabakat ve rıza üretmek için kullanıyor. Halkın seçilmiş vekillerinin, gazetecilerin tutsak edildiği, siyasi faaliyetlerin suç sayıldığı, haber alma özgürlüğünün yok edildiği her yerde hepimiz tutsağız” diye konuştu.

DEMİRTAŞ’IN MESAJI OKUNDU

Mitingde alkışlar eşliğinde karşılanan HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın mitinge yolladığı mektubu okudu. Demirtaş'ın mektubunda şu ifadeler yer aldı:

"Değerli kardeşlerim, hepinizi Edirne Cezaevi'nden sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bugün İstanbul'da barış ve demokrasi mücadelesini büyütmek için bir araya geldiniz. Ülkemizde ve bölgemizdeki barış ihtiyacı her zamankinden daha güncel. Barış, bölge ve Türkiye halkları için her gün ısrarla gereken bir hedef.

Barış mücadelesi aslında imkan ve koşulların olmadığı zamanlarda önemli ve değerlidir. Bizler barış söyleminden asla ve asla taviz vermeyeceğiz. Ancak barışın gelebilmesinin biricik yolunun kurumsallaşan faşizme karşı omuz omuza direnme olduğunun da bıkmadan bütün Türkiye'ye anlatacağız. Bugün direniş faşizme karşı direniştir, savaş politikalarına karşı direniştir. Zulme, adaletsizliklere ve haksızlıklara karşı direniştir. Faşizmi kurumsallaştırmak isteyen iktidara karşı direnen demokrasi güçleri siyaseti savaş ekseninden çıkarabilir, barış ve demokrasi zeminine oturtabilir. Bu mücadele demokrasi ve siyasetin önde gelen amacıdır. Demokrasi ve barış mücadelesini faşizme ve her türlü adaletsizliğe karşı kararlı şekilde sürdüreceğiz. Demokrasi, adalet, barış, özgürlük ve eşitlik mücadelesi ortaklaştırmak bu gidişi durdurmak için önemli bir adım atmak demektir. Gelin demokrasi mücadelesini büyütelim, barışı hep birlikte kuralım. Yolumuz açık olsun. Mutlaka kazanacağız."

ÖNDER: BARIŞ VE DEMOKRASİ BİRBİRİNDEN AYRILAMAZ

Demirtaş'ın mektubunu okumasının ardından konuşmasına devam eden Önder, ölümünüm 33'üncü yıl döneminde Yılmaz Güney’i anarak, onun bıraktığı mücadele ve sanat mirasını yaşatacaklarını söyledi. HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın 11 aydır rehin tutulduğunu, özgürlüklerinin gasp edildiğini vurgulayan Önder, iki başkanın da fezlekelerinin mesnetsiz olduğunu vurgulayarak, "Kürtsen, halkların kardeşliğine inanıyorsan hukuk yok diyorlar" dedi. Barışın önemine değinen Önder, demokrasi, barış talep eden herkesin demokrasi demek zorunda olduğunu; barış ve demokrasinin birbirinden ayrılamayacağını vurguladı. Önder, barış ve demokrasi mücadelesinde bedel ödeyen tutsakları selamladı.

‘TANSU ÇİLLER BARIŞIN GELMEYECEĞİNİN FOTOĞRAFI !’

Devletin paranoya ve korkusundan siyasi soykırım operasyonu yaptığına dikkat çeken Önder, bu şekilde halkın direnmeye başlayacağını dile getirdi. Önder, Türkiye halkların çok büyük bir bedel ödemeden özgür günleri görmesini diledi. Binlerce failli meçhul cinayetin sorumlusu olan Tansu Çiller'in başkan yardımcılığına getirmesine yönelik haberlere de değinen Önder, Kenan Evren’i sonunu hatırlatarak, suçların bedelini ödemeden bu dünyadan gidemeyeceklerini kaydetti. Önder, "Sizden bütün bu hukuksuzlukların ve uğursuzlukların hesabını soracağız. Tansu Çiller'i yanına almasından perişanlığının ne boyutta olacağını görebiliriz. Barışın gelemeyeceğini bu fotoğraftan görebiliriz" ifadesini kullandı.

YILDIRIM'A TAVSİYE: SEN MECLİS'TEN ÇIKMA

Türkiye halklarının bu olanaklara karşı gözlerinin açık olduğunu kaydeden Önder, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin darbe akşamı darbecilere yemek hazırladığına dikkat çekti. Önder, bunun hala hesabının verilmediğini ve başkanın görevden alınmadığını belirten Önder, "Bunlardan darbe karşıtlığı bekleyeceklerse bunları bilerek beklesinler" dedi. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak'ın gelmiş geçmiş en iyi belediye başkanlarından olduğunu hatırlatan Önder, "Gültan Kışanak ise rehin alındı. Gültan Kışanak tutsak olacak Kadir Topbaş özgür olacak öyle mi? Sonra bize cemaatle mücadele ediyoruz diyeceksiniz" diye konuştu. Başbakan Binali Yıldırım'ın önümüzdeki seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmayı hayal ettiğini söyleyen Önder, bu sevdadan vazgeçmesini ve Meclis'ten çıkmaması tavsiyesinde bulundu.

TANRUKULU’NA DESTEK MESAJI

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun, Hakkari'de SİHA'yla katledilen köylüler için gerçekleri söylediği için linç edilmesine de tepki gösteren Önder, "Sezgin Tanrıkulu'nu selamlıyoruz. Tüm CHP'lilere de O'na sahip çıkmasını söylüyoruz" dedi. Bu zor günlerden çıkışın tek yolunun yan yana olmak olduğunu belirten Önder, dayanışma çağrısı yaptı ve ekledi: "Bir tek ferdimiz nefes aldığı müddetçe faşizme bu ülkeyi dar edeceğiz."