Sağlık Reformu… Sosyal Güvenlik Reformu. Öyle diyorlar.

Sağlık Reformu… Sosyal Güvenlik Reformu.
Öyle diyorlar.
“Reform” dediğin öyle ha deyince olmuyor, neticede.
Önce reform yapmaya kararlı bir siyasi irade… Sonra elinizde bir reform programı olacak.
Bu da yetmez…
Yapacağınız reforma cân-ı gönülden inanmış, gece gündüz dur durak bilmeyecek… “Kendim için bir şey istiyorsa namerdim” kıvamında bir de ekibiniz olmalı.
Ekip dediğiniz de bir lider, nâm-ı diğer bir “Prens” ister, malûm.
•••
Sosyal Güvenlik “Reformu”nun başındaki Prens Tuncay Teksöz’dü.
ODTÜ Ekonomi Bölümü’nü bitirdikten sonra Londra’daki City Üniversitesi’nde Aktüerya Bilimleri yüksek lisansı yapmış… Devlet Demiryolları’ndan Hazine Müsteşarlığı’na geçmişti.
Sonra, 2004’te, eski Sosyal Güvenlik Kurumu’nun… 2006 yılında da, bu kez, yeni Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) Başkanlığı’na atandı.
Ve fakat…
SGK Başkanlığı’na atanmasından… Ve yıllardır emek verdiği Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun kabul edilmesinden üç ay sonra… Eylül 2006’da Başkanlık’tan, Mart 2007’de memuriyetten istifa ediverdi.
Sonra da… Uluslararası ilaç tekeli Pfizer’ın Türkiye’deki Sağlık Politikaları Koordinatörlüğü’ne atandı.
(Bu arada SGK Başkanlığı görevinden ayrılmasının üzerinden üç yıl geçmeden SGK’yla ticaret yapan bir firmaya geçtiği için hakkında dava açıldı.)
•••
Tuncay Teksöz’ün Sağlık Bakanlığı’ndaki muadili, Sağlık “Reformu”nun Prensi yani… Müsteşar Yardımcısı Sabahattin Aydın’dı.
Tıp fakültesini İstanbul’da, üroloji ihtisasını Edirne’de bitirmiş… Doçentliği ve profesörlüğü Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde almış… Bir ara İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Sağlık İşleri Müdürlüğü yapmıştı.
Müsteşar yardımcısı olunca önce Ankara’ya, sonra İstanbul’a geldi.
Bir yandan Haseki Hastanesi’nde klinik şefliğini… Bir yandan Dünya Sağlık Örgütü’nün İcra Kurulu üyeliğini… Bir yandan da Sağlık “Reformu”nu yürüttü.
(Bir ara, eşinin ortak olduğu bilgi işlem şirketine Sağlık Bakanlığı’ndan trilyonluk işler verildiği haberiyle… Vatan’daydı sanırım, “Koltuğu karısına trilyonlar kazandırıyor” diye manşet oldu.)
Âdem-i merkeziyetçi Sağlık Reformu’nun âdem-i merkeziyetçi Prens Sabahattin’i de geçtiğimiz hafta istifa etti.
Hani şu Tekel’in İstanbul Unkapanı’ndaki  3 bin metrekarelik arsa üzerinde 5 katlı, 2 bin 500 metrekare kapalı alanlı binasını… İhalesiz ilansız, teklifsiz tekellüfsüz kırk dokuz yıllığına himayesine alan… İstanbul Medipol Üniversitesi’ne rektör oldu.
•••
Memleketin yıllardır kangren olmuş iki büyük sorununu çözecek… Vatandaşı hem sağlığına hem sosyal güvenliğine kavuşturacak iki büyük “Reform”.
Ve iki büyük reformcu… İki güzide Prens…
Şanını şöhretini, tarihe altın harflerle geçmeyi bir kenara bırak… Fakir fukaradan, garip gurebadan alınacak hayır dua yeter bütün günahlarını affettirmeye.
Kıldan ince kılıçtan keskince Sırat Köprüsü’nden transit geçip anında Cennet-i Âlâ’dasın… (Daha ne istersin?)
Gel gör ki…
Biri SGK’ya ilaç pazarlayan uluslararası bir tekele… Diğeri SGK’ya sağlık hizmeti pazarlayan bir özel üniversiteye atıverdi kapağı.
•••
Ne diyeyim şimdi ben?
“Sağlık ve Sosyal Güvenlik ‘Reform’ları öksüz kaldı… Yanarım yanarım, ona yanarım.” mı diyeyim?
“Yaptıkları faideli hizmetlerin mükâfatını şu fâni dünyada almışlar… Darısı diğerlerinin başına.” mı diyeyim?
“Bana Prens’ini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.” mi diyeyim?
“Bal tutan ‘Reformu’nu yalar.” mı diyeyim?
Yoksam…