Herkesin hakkı değil mi mutlu olmak? Bu sorunun cevabını herkes biliyor aslında. Peki bu kadar gerçek varken neden bu eğitim sistemi bu kadar berbat!

Balık ağaca çıkabilir mi?

TİMUR AKKURT | timur@teknosafari.com
@timurakkurt

Sosyal medyada dönen bir film var. Kaynağını bilmiyorum ama anlattıkları şeyler gerçekten çok ilgi çekici. Beni film çok etkiledi, o yüzden bu hafta bu konuyu yazmak istedim. Belki sizin de yorumlarınızla güzel bir tartışmayı başlatmış olabiliriz.

Film özetle eğitim sistemini eleştiriyor. Hem de o kadar güzel örnekler ile bunu anlatıyor ki ağzınız açık izliyorsunuz. Mevzu bahis filmi www.teknosafari.com sitesine yükledim oradan izleyebilirsiniz. Eğitim sistemi yüzyıldır aynı. O zaman geliştirilen yöntemler ile hala çocuklarımızı eğitmeye onları geleceğe hazırlamaya çalışıyoruz. Bunu yaparken o kadar eski ve köhne yöntemleri kullanıyoruz ki genel resme baktığımızda onları geleceğe mi yoksa geçmişe mi hazırlıyoruz bu belli değil. Film özetle bu çerçevede.

Çok tartışılan bir konu var. 14 yaşında bir yeni nesil genç kızımız var. Bazen eşim Şenay’la bu konuda tartışıyoruz. Kafamız o kadar karışık ki... Mantığımız, yaşadıklarımız onun serbest kalması gerektiğini, şartlar kalmaması gerektiğini gösteriyor. Yazının buradan sonrası bizim evden çıkıyor ve genel ailelerin sıkıntılarını anlatıyor. Bu hepimizin problemi eminim. Şimdiki gençler kurallara fazla takılmayı sevmiyorlar. Daha serbest olmak, canları neyi nasıl yapmak isterse onu yapmak istiyor. Bunu hemen başına buyruk asi genç, yok o kadar değil tarafından bakarak değerlendirmeyin.

Gerçeklik yitiriliyor
Sorun çok daha büyük. Dersler neden bu kadar sıkıcı, neden sevmediğimiz konuları görmek zorundayız, ben daha çok spor yapmak istiyorum, ben daha çok oyun oynamak istiyorum, arkadaşlarımla zaman geçirmek istiyorum vs. uzar gider bu liste. Şimdi daha önce yazdığım bir konuya geliyoruz. ‘Kardeşim çocukları sosyalleşsin diye yan yana getiriyoruz, birbirlerinin yüzlerine bakmıyorlar, ellerinde telefon tablet takılıyorlar’ diyenler mutlaka çıkacaktır. Biraz haklısınız biraz da değil. Onlara göre sosyalleşmek biraz farklı. Bir şekilde gerçekten sosyalleştiklerini söyleyebiliriz. Tek sıkıntı gözlenmeleri gerektiği. Sebebi çok basit: aşırı dijitalleşen ve gerçeklerden uzaklaşan çocuklar var. Normal ilişkiyi ailesiyle bile yaşayamıyor. Burada eğitim sisteminin evlerden başlayarak düzeltilmesi büyük önem kazanıyor. Bizim amacımız onları yeni dünyaya en hazır şekilde sokmak. Zira bunu yapmazsak şimdiki orta üstü yaşlarda olanların yaşadığı zorlukları hayatları boyunca yaşamak zorunda kalacaklar. Adaptasyon!

Yöntemler belli
Yeni nesil eğitim sistemi için filmde de anlatılan en önemli ayrıntılardan biri ‘öğretmenlerimiz’. Onlar yeni dünya için en önemli faktör. “Bir doktor kadar maaş almalılar” deniyor filmde. Kesinlikle doğru. Doktorlar hayat kurtarıyor, öğretmenlerimiz çocuklarımızı bir ömür hayata hazırlıyor. Bunun için öğretmenlerimize dev yatırım yapılmak zorunda. Onların yaşam endişesi tamamen ortadan kaldırılmalı, mutlu bir şekilde çocuklarımızı zorlu dünyaya en iyi şekilde hazırlamaları sağlanmalı. Mevcut eğitim sistemimiz berbat durumda. Amerikalılar, İngilizler de çok iyi olmadıklarını söylüyorlar ki biz onların çok ama çok gerisindeyiz. Dünya üzerinde başarısı kanıtlanmış sistemler var. Bunlardan birincisi Finlandiya’nın uyguladığı eğitim sistemi. Asla ezber yok, okulda geçirilen süre mümkün olduğunca kısa, herşey sokakta deneyim kazanma, doğada zaman geçirme üzerine kurulu. Çocuklar okudukları için üzgün değil tam tersine eğlenerek, keyifli zaman geçirerek, somut şeyler yaparak eğitimlerini tamamlıyor ve üstün başarılar elde ediyorlar. Birşeyleri nasıl başarabileceği konusunda tecrübelenerek, uygulamalar yaparak bu süreci tamamlıyor ve uzun sıkıcı derslere maruz kalarak değil bambaşka bir şekilde yüksek kaliteli eğitimi alıyorlar. Sonuç ortada bunun daha sınanacak bir tarafı yok. Başarılı olmuş eğitim yöntemleri belli şimdi ben onları yazıp daha fazla sizi yormayayım. Bütün yöntemlerin ortak noktası çok daha dinamik, ezbere dayalı değil, keyif alarak yüksek konsantrasyon sağlanarak yapılan yöntemler. Bu arada bazı gerçekleri de görmezden gelmemek gerekiyor. Apple gibi bir devi yaratan Steve Jobs üniversiyeyi terk etmiş, kurallarla arası iyi değilmiş.

Sonuç olarak baktığımızda kurallar elbet gerekli bu çok uç bir örnek olabilir ama buradan çıkartmamız gereken asıl sonuç, çocuğumuzun eğilimleri ne? Hangi alanda daha başarılı olabilir? Bunun göstergeleri aslında çocukken görülebiliyor. Eğitim sistemini de eğilimlere göre belirlenerek doğru ortamda bu çocukların yetiştirilmesi temelinde değerlendirilebilir. Benim nasıl bir adam olacağım çocukluğumdan belliymiş mesela. Teknolojiye olan alakam, yaptıklarımı düşünüyorum da şimdi tam istediğim noktaya gelmişim. Bu bir şans, bu arada bunun da farkındayım. Kurumsal dünyadan pek çok tanıdığım var. Ne olacakları belliymiş ama şu an çok mutsuz bir şekilde aldıkları eğitim doğrultusunda mecburen mutsuz oldukları işlerde çalışmak durumundalar. Bu gerçekten çok üzücü bir durum. Düşünsenize bir kez geldiğiniz bu dünyada hayatınız boyunca ya sahte mutluluklarla hayatı idare ederek geçirmek zorunda kalıyorsunuz ya da çok mutlu keyifli bir şekilde bu şansı yaşıyorsunuz. Herkesin hakkı değil mi mutlu olmak? Bu sorunun cevabını herkes biliyor aslında. Peki bu kadar gerçek varken neden bu eğitim sistemi bu kadar berbat! Kim bunu ne zaman ve nasıl düzeltecek?

Balığın ağaca çıkmasını beklemeyelim, onun en güzel sularda nasıl yüzeceğine odaklanalım!