Bana “Evet”çiler kaza yapıyor dedirtemezsiniz!

Her ülkenin trafiği, o ülkenin kalkınmışlığı ve demokrasisine dair ipuçları verir. Kolektif bilinçle ortak bir alanın nasıl kullanıldığı, o toplumun ortak bir geleceğe dair inancı olup olmadığını gösterir. Birkaç gün önce Türkiye’de yaşanan bir trafik kazası ise ülkedeki adalet anlayışı ve demokrasinin vaziyetini çok net biçimde ortaya koydu.

Yaygın medyamız, toplumun geniş kesimlerine hiçbir yansıması olmayan yüzde 11’lik hormonlu büyüme için çiftetelli atadursun, İstanbul’un göbeğinde magazin detaylarla geçiştirilen bir trafik skandalı yaşandı. Futboldaki başarılarından çok Çin’de top koşturduğu sırada eşine uyguladığı şiddet ve İstanbul’da halk otobüsü şoförüne saldırmasıyla tanıdığımız milli oyuncu Burak Yılmaz, bir gece kulübünden çıkarken kaza yaptı.

Kazadır, herkes yapabilir. Sevindirici olan, spor arabanın enkaza dönüşmesine rağmen hiç kimsenin burnunun kanamamış olması. Milli oyuncu, sabaha karşı 05.00’teki kazadan sonra polis ekibini çağırmak, aracı çektirmek yerine kaza yerinden kaçtı. Yaklaşık 14 saat sonra Sarıyer’de polise gidip ifade verdi.

Bu 14 saat içinde nelerin ayarlandığını, kimlerin devreye sokulduğunu bilemeyiz elbette. Ama bildiklerimiz yeterince mide bulandırıcı: Ne olay yerinde zabıt tutuldu, ne de alkol muayenesi yapıldı, ne de ehliyetine el kondu. Yılmaz, elini kolunu sallayarak gittiği karakoldan, “Olay yerini terk etmemem ve ifade vermem gerektiğini bilmiyordum” diyerek çıktı. Haa bir de, 206 liralık “kaza yerini terk etme cezası”na çarptırıldı. Bütçesi sarsılmamıştır umarım.

Kazaların oluş biçimi de, sonuçları da farklı. Ama bu açıdan karşılaştırmak yanlış olmaz. Yazar Emrah Serbes, karıştığı ölümlü kazadan bir gün sonra bile alkol muayenesinden geçirilmişti. Burak Yılmaz bu muayeneden muaf tutuldu? Fener tribünleri iktidarı eleştirince “Aman futbola siyaset bulaştırmayalım” diyen “şeytan” Rıdvan Dilmen’in referandumda evet çağrısına yanıt vermesinden dolayı mı? “Güçlü bir Türkiye için evet ben de varım” videosu çekip yayanlara kanun uygulanmıyor mu?

Elinizi vicdanınıza koyun. Bu kazayı “Evet”çi Burak Yılmaz değil de, “İşçi Partili Kemalettin” yapsaydı, medyamız da devletimiz de bu kadar hoşgörülü olur muydu?

*****

İhaleler hep aynı şirkete gidiyormuş: Bak şu konuşana!

bana-evet-ciler-kaza-yapiyor-dedirtemezsiniz-399481-1.CHP’nin, Zarrab’ın ABD’deki itiraflarını yakından takip etmesinin, üstüne üstlük Man Adası belgelerini açıklamasının bir cezası olacağı belliydi. Özellikle yüklü havaleler meselesinin kamuoyunda yankı bulması, iktidarın gazabını da büyüttü elbette. Büyükşehirleri parsel parsel dağıtanları görmezden gelenler, CHP’li belediyelere saldırmaya başladı.

Ataşehir Belediye Başkanı’nın görevden alınmasıyla yetinmeyecekleri açık. Yandaş medyada her gün bir başka CHP’li belediyenin “yolsuzluk ve usulsüzlük”leri manşetlere çıkarılıyor. Gerçekten iddialar adil bir şekilde ispatlanabilirse, adalet terazisinin herkese eşit çalışacağı varsayımıyla tüm yerel yönetimlerin denetlenmesinde bir sakınca yok.

Her gün bir başka CHP’li belediyeyi hedefe koyan Akşam gazetesinin dünkü 1. sayfasında tam bir “Ele verir talkını…” haberi vardı. Gazetenin iddiasına göre, Sarıyer Belediyesi’nde her ihale aynı şirkete gidiyordu. Hani, yayınlandığı yer itibariyle ağır şüpheyle yaklaşılması gereken bir iddia ama... Yine de gelin “velev ki” kabilinden değerlendirelim haberi.

Havuz dediğimizde tekzip gönderen “yavuz” medyasının sahiplerinin kim olduğunu biliyor muyuz? Peki bu medyayı finanse eden “Cengiz-Kolin-Kalyon” ortaklığının, Türkiye’nin son 10 yılında neredeyse bütün ihaleleri aldığını?

Milyarlarca dolarlık nükleer santral ihalesinden üçüncü havalimanına, Kuzey Marmara Otoyolu’ndan elektrik dağıtım şirketlerine, memleketin cennet köşelerinde açılan madenlerden yeni cezaevleri inşaatlarına tüm ihaleleri kim aldı?

Neredeyse hazinenin anahtarı teslim edilenlerin yanında CHP’li ilçe belediyesinin aynı şirkete ihale verdiği iddiasının lafı mı olur beyler? Hem böyle “İhaleler aynı şirkete” başlıkları atmayın, yavuz sahipleriniz alınganlık göstermesin sonra.

*****

Akit’in haberinde bir manşet gizli

bana-evet-ciler-kaza-yapiyor-dedirtemezsiniz-399482-1.CHP’li belediyelere yavuz medyası kadar Akit de saldırıyor son günlerde. Yalnız dünkü 1. sayfadaki haberin içinde çok başka bir haber gizliydi aslında.

Önce Akit’e göre haber olanı verelim. “İçişleri Bakanlığı’nın CHP’li Yalova Belediyesi’ndeki yolsuzlukları araştırmak üzere görevlendirdiği müfettişler, belediye görevlileriyle içkili restoranda âlem yaptı.”

Doğruysa hiç etik değil. Müfettişlerin, denetledikleri kurumun yetkilileriyle birlikte yemek yemesi yanlış.

Yalnız bir dakika. Bu haberden öğreniyoruz ki, İçişleri Bakanlığı’nın müfettişleri arasında hâlâ içki içen birileri var! Hem de CHP’li belediyeleri denetlemeye bunlar gönderiliyor. Malum Akit’te çıktığı için bin kere sorgulamak lazım. Ama doğruysa manşet, haberin içinde saklanmış.