Bankalarda virüse karşı alınan önlemler yetersiz. "Diken üstündeyiz" diyen emekçiler, acil işlemler için 'nöbetçi şube' uygulamasının başlatılmasını, diğer tüm çalışanlara ücretli izin verilmesini istiyor

Banka emekçileri diken üstünde

RIFAT KIRCI-MAHİR BAĞIŞ

Banka emekçileri hâlâ büyük risk altında. Virüs salgını nedeniyle ölüm ve vaka sayısı katlanarak artarken, çoğu bankanın şube ve genel müdürlüklerinde emekçiler her gün yüzlerce kişiyle temas kurarak çalışmayı sürdürüyor. Kronik hastalığı bulunanların idari izinli sayılması gibi önlemlere ve Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) çalışma saatlerine ilişkin düzenlemelerine bazı bankalarca riayet edilse de bu konuda uygulama birliği bulunmuyor. Maske, eldiven, dezenfektan gibi bazı hijyenik önlemlerin alınmış olması da sorunu çözmüyor.

Alınmayan önlemler banka emekçilerinin canına mal oluyor. Yapı Kredi Bankası Diyarbakır Şubesi’nin müdürü ile Akbank İstanbul Esentepe Şubesi’nin güvenlik görevlisi, geçtiğimiz günlerde Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi. Konuştuğumuz bankacılar, bu ölümlerin ardından kamuoyunda oluşan tepki sonucu önlemlerin, idari izin uygulamalarının bir nebze artırıldığını, bazı şubelerin kapatılmasının gündeme geldiğini söylüyor. Öte yandan borç erteleme işlemlerinin şubelerde yapılması, şubelere ekstra yük getirmiş durumda. Örneğin bir kamu bankası, borç erteleme işlemleri için hafta sonu da şubelerini açıyor.

Mersin’de özel bir bankada çalışanı şöyle diyor: “Yurttaşlara ‘Evde kal’ diyorlar ama açıklanan önlem paketleri, borç erteleme ya da KOBİ’lere verilecek destek kredileri, herkesin bankalara yığılmasına neden oluyor. Her gün onlarca insan geliyor. Biri öksürse, ‘Bir müşteri hapşırmıştı, ondan mı acaba’ diyoruz. Evde ailemize sarılamıyoruz. Kronik rahatsızlığı olanlara, yaşlılara bulaştırdık mı acaba düşüncesi hep aklımızda. Kimse bir başkasına zarar vermek istemez.”

İZİNLER DE ÖNLEMLER DE SON DERECE YETERSİZ

Konuştuğumuz banka emekçileri, özellikle şubelerde kullandırılan izinlerin yetersiz olduğu görüşünde. Örneğin fiziken 10 kişinin çalıştığı şubede sadece 1 kişiye izin veriliyor. Özellikle para alışverişinde bulunan, müşteri ile yakın temas kurmak zorunda kalan gişe emekçileri çok endişeli. Emekçiler, ATM ve internet bankacılığı gibi kanallardan kolayca yapılabilen işlemlerin bile halen şubelerde yapıldığından, bu durumun kalabalığa neden olduğundan yakınıyor.

Ankara’da bir kamu bankasında çalışan vezne emekçisi, özellikle emeklilerin ATM ya da internet bankacılığını kullanamadığını ve bankaya geldiğini anlatıyor. Salgın sonrası çalıştığı şubedeki müşteri sayısında ciddi bir değişiklik yaşanmadığını belirten emekçi, “Salgın öncesi bine yakın insan geliyordu, şimdi 500-700 arası insan geliyor” diye konuşuyor.

Vezne emekçisine göre, bankada virüse karşı alınan tedbirler son derece yetersiz: “Bankaya ikişer üçer kişi alıyoruz ama bu nedenle bankanın önünde yüzlerce metre kuyruk oluşuyor. Sadece raporlu ya da yeni doğum yapanlar için izin verildi, çoğumuz işe gitmek zorunda kalıyoruz. Üstelik personelin neredeyse tamamı kendi evine uzak şubelerde çalışıyor. Bu yüzden toplu taşıma kullanıyoruz, üç vesayetle gidip gelenler dahi var. Veznelerde cam kalkan bile yok, sosyal izolasyon diye bir şey yok. Veznede çalışıyorsanız eldiven de takamazsınız, çünkü parayı sayamazsınız. Özellikle meslektaşlarımızın ölüm haberlerini aldıktan sonra endişemiz daha da arttı. Hepimiz diken üstündeyiz, inanılmaz bir tedirginlik söz konusu.”

EVDEN ÇALIŞANA DA SATIŞ BASKISI

Bankacıların anlattığına göre, sıkıntılar bunlarla sınırlı değil. Evden çalışan müşteri temsilcilerine de yoğun satış baskısı yapılıyor. Banka ve Finans Emekçileri Dayanışması’ndan emekçiler, “Şu dönemde dahi çalışanların psikolojileri hiçe sayılıyor, mobbinge maruz kalıyoruz” diyor.