İktidara gelirken “hiç kimsenin hayat tarzına karışmayacağız” sözünü vermeleri gereği, herkesin her şeyine karışma kanunu çıkartan hükümet ekonomiyi de hale yola koyma hamlesini yaptı.

Milli eğitimi dini bir süzgeçten geçirmek için gerici cemaatlerin ileri gelenleriyle birer protokol imza töreninde konuşan yerli ve milli bir bakan, faiz çeşitleri hakkında şunları söyledi:

-İki çeşit faiz vardır. Birincisi doğrudan faiz olan faizdir. İkincisi ise bizim getirdiğimiz sistem içinde gönül rahatlığıyla istiflenebilecek helal faizdir.

İkinci gruba giren yöntemin adı da kâr payı faizleştirmesi sistemidir.

Son derece önemli bir gelişmenin ayrıntıları hakkında sayın bakan, yakınındaki basın mensuplarının gözlerinin içine bakıp gülümseyerek sordu:

-Anladınız mı?

Herkes –yani bütün basın mensupları- hiç bir şey anlamadıklarının anlaşılmaması için içten birer tebessümle yanıt verdiler. Bakan onların da kendisi gibi hiçbir şey anlamadıklarını anlamıştı. Ama anlamazlıktan geldi.

Yeni uygulama özetle şöyle olacaktı; eğer şöyle olmazsa, o zaman böyle olacaktı şeklinde iki ana güzergâhtan ilerlenecekti.

Ekonomi dar boğazlara girdiğinde, milletimizin yerli ve milli kaynaklarının devreye sokulması hakkındaki kanun hükmünde kararname yayınlanmasını beklemeden, insanların kendiliğinden bankalara koşabilmesi için özendirici önlemler alınacaktı.

Daha anlaşılmaz halde ifade etmek için somut örnekler üzerinden aktarmaya çalışırsak şu hususlara dikkat etmek gerekiyordu:

Öncelikle yapılacak işler var. Bunların başında da “Banka İmamı uygulaması” geliyor. Her banka merkez ve şubelerinde birer imam istihdam edecek. Banka imamlarının maaşları o bankada görev yapan üst düzey yöneticilerin maaşlarından az olmayacak.

İmamların paraya önem vermeleri, onların ekonomiye olan katkıları oranında dikkatle izlenecek, maaşlarına ilaveten yıl içinde iki, üç belki de dört kez helal ikramiye ödüllendirmesi uygulanacaktır.

Banka yönetimlerinin bu konuda asla söz sahibi olmamaları hususuna özen gösterilecektir. Banka İmamları Teşvik Dairesi her yıl mali yılbaşında, yıl ortasında ve yılsonunda yayınlayacağı genelgelerle Banka İmamlarının özlük haklarının korunmasını sağlayacaktır.

Peki, Banka İmamlarının finans kapital içindeki yerleri ne olacaktır?

Bakan bu konuyu ilişkin olarak da bakış açılarını özet örneklerle açıklamamayı şöyle uygun gördü:

Diyelim ki bir vatandaş yastık altında biriktirdiği birikimlerini helal faiz ile değerlendirmek istiyor. Hemen en yakındaki banka şubesine giderek Bankanın resmi imamıyla yüz yüze görüşebileceği gibi, ileri teknolojinin imkanlarından da istifade ederek imamın e-posta, facebook, SMS, instagram, WhatsApp, Tumblr hesaplarından sorularına cevap alabilecekler. Mesela bir vatandaş “Hocam” diyerek şöyle bir soru yöneltebilecek:

-Ben kredi kart borcumun en az ödemesi gereken bölümünü ödersem bankanın benden alacağı gecikme faizi bankaya haram olsun diyebilir miyim?

Banka imamı da konun uzmanı olarak yanıt verirken der ki:

-Saçmalama evladım, banka bu şakaya gelmez, adamın ayağından donunu bile alır. Faiz bankacılığın namusudur. Namussuzluk yapmamanı tavsiye ederim. Git borcunun tamamını öde de benim de asabımı bozma!

Herkesin asabının bozuk olduğu günlerden geçerken, geleceğin ülkesi üzerine sesli düşünmek amacıyla oluşturulan İmamlı Toplum Projeleri Sempozyumu tebliğleri içinden çekip alınan bu hazırlık bildirgesinin elbette gerçekle bir ilgisi yoktur.

Ama hiç belli olmaz. Bakarsınız bu da gündeme gelebilir. Çünkü şimdiye kadar “yok artık bu kadarı da olmaz” dediğimiz o kadar çok şey oldu ki… Bu niye olmasın:

-Banka İmamları Projesi